Irak hükümetinin ilk hedefi IŞİD
Irak'ta etnik ve mezhepsel temelli kurulan yeni hükümetin temel görevi ülkede IŞİD'i etkisiz hale getirip güvenliği sağlamak. Yeni hükümet ABD ve Batı'nın tam desteğini almış görünüyor.
11 Yıl Önce Güncellendi
2014-09-10 15:51:16
Irak’ta aylar süren anlaşmazlıkların ardından yeni kurulan kabine güvenoyu aldı. İçişleri ve Savunma Bakanları dışında tüm bakanlıklar etnik ve mezhepsel yapılanmaya göre dağıtıldı. Kritik bazı bakanlıklar el değiştirdi.
Saddam Hüseyin'in devrilmesinden bu yana Dışişleri Bakanlığını elinde tutan Kürtler, bu koltuğu Şii politikacı İbrahim Caferi'ye bıraktı. 2005-2006 yıllarında başbakanlık yapan Caferi yıllar sonra Irak hükümetine döndü. Kritik bakanlıklardan Petrol Bakanlığı'na ise Şii, eski cumhurbaşkanı yardımcısı Adil Abdül Mehdi getirildi. Önemli Sünni siyasetçilerden Salih Mutlak ile Kürt siyasetinin kilit isimlerinden eski Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari Başbakan Yardımcısı oldular.
Yeni kabinede bakanlık sayısını artıran Şiiler mevcut bakanlıkların yaklaşık yarısını elde etti. Bu bakanlıkların arasında Yüksek Eğitim, Ulaştırma, İnsan Hakları, Adalet, Su Kaynakları, Gençlik ve Spor, Şehircilik, İletişim ve Çalışma bakanlıkları da bulunuyor. Elektrik, Eğitim, Planlama, Sanayi Çeve, Ziraat ve Ticaret Bakanlıkları ise Sünnilere verildi. Maliye, Bilim ve Teknoloji ve Kültür Bakanlıkları ise Kürtlerin oldu. Savunma ve İçişleri bakanlıklarında ise görüşmeler sürüyor. İbadi, iki bakanlığın başına geçecek kişilerin belirlenmesi için bir hafta süre istedi.
Kürtler 2010 kabinesinin gerisine mi düştü?
Görüşmeler sonucunda oluşturulan kabinenin en tartışmalı konularından birisi Kürtlere verilen bakanlıkların sayısı. Saddam rejiminin devrilmesinden bu yana büyük önem taşıyan Dışişleri Bakanlığı koltuğuna Kürtler yerine ilk kez bir Şii oturacak. Buna karşılık Maliye Bakanlığı'nın Kürtlere verilmesi ise önemli bir avantaj olarak görülüyor.
Kürtler 2010'daki kabineye kıyasla bakanlık sayısı düşerken buna karşılık Kürt yönetimi yeni kabineye şartlı destek verdiklerini ve 3 ay içinde talepleri karşılanmazsa hükümetten çekileceklerini açıkladı.
Stratejik Düşünce Enstitüsü (SDE) Dış Politika ve Uluslararası İlişkiler Koordinatörü Mehmet Şahin’e göre Kürtlerin kabine içerisinde yer almasını sağlayan birkaç sebep var: “Bunlardan biri IŞİD’e karşı olan mücadelede merkezi hükümetin güçlerinden faydalanmak. İkinci konu ise Kürt Yönetimi, ele geçirdiği tartışmalı bölgeleri elinde tutmak istiyor. Ortak düşmana karşı bir araya gelerek bu yerleri ellerinde tutabilir miyim çabasındalar.”
Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi (ORSAM) uzmanlarından Bilgay Duman ise Kürtlerin 2010’daki kabineye kıyasla geri düşüyor gibi görünmesine karşın önemli avantajlar elde ettiğini düşünüyor.
Duman, “Kürtler petrol gelirlerinin paylaşımı, IKBY’nin ve peşmergelerin bütçesi konularında avantajlı konuma gelmiş görünüyorlar. Maliye Bakanlığı’nın Sünnilerden alınıp Kürtlere verilmiş olması çok önemli. Diğer taraftan Petrol Bakanlığı’nın değişmiş olması da büyük öneme sahip. Hüseyin Şehristani özellikle Kürtlere yönelik petrol gelirlerinin paylaşılması konusunda ciddi bir karşı duruş sergiliyordu. Daha ılımlı olan ve müzakere edilebilir noktadaki ve 2003 sonraısnda Kürtlerle yakın ilişkilere sahip olan Adil Abdul Mehdi’nin bu pozisyona gelmiş olması Kürtler açısından önemli bir avantaj” diyor.
Sünniler açısından yeni kabine
Irak’ın İbadi başkanlığındaki yeni kabinesinde Sünniler de önemli pozisyonlar elde etti. Sünni siyasetçi Salih Mutlak Başbakan Yardımcısı oldu. Bunun dışında Sünniler Elektrik, Sanayi, Çevre ve Ziraat gibi bakanlıkları da elde ettiler.
Eski Sünni Meclis Başkanı Usame Nuceyfi de Cumhurbaşkanı yardımcısı oldu.
Şahin’e göre yeni kabine Sünnileri siyasal sisteme dâhil etmek için yeterli değil. Şahin şu ifadeleri kullanıyor:
“Sünniler eğer memnun olsaydı IŞİD’e alan açmazlardı. Sünnilere en az Kürtler kadar kendilerinin yönetebileceği bir alan sağlanmadan buradan IŞİD’i atmak da Sünnileri siyasal sistemin içine çekmek de zor olacaktır. Geniş Sünni kesimlerin ikna edilmeleri gerekiyor ”
Duman ise, Sünnilerin yeni kabineden tatmin olmasalar bile önemli bakanlıkları elde ettikleri kanaatinde. Duman, bunun dışında IŞİD’in etkili olduğu Selahaddin ve Anbar'ın eski valilerine bakanlık görevlerinin verilmesinin IŞİD’le mücadelede bir avantaj sağlamaya yönelik olduğunu belirtiyor.
ORSAM Uzmanı Duman’a göre, Sünnilerin siyasi sürece katılmaları bakımından bir diğer hassas konu ise Şii Bedr örgütü lideri Hadi Ameri’nin İçişleri Bakanlığı için düşünülen isimlerden biri olması. Duman’a göre, “Bu durum Sünnileri daha fazla kızdırabilir. Boş bırakılan iki bakanlık için bulunacak isimler bu yüzden kritik bir önem taşıyor.”
İbadi Maliki’nin devamı olacak mı?
Irak’ın yeni Başbakanı Haydar İbadi’nin, Cumhurbaşkanı Fuad Mahsum tarafından hükümeti kurmakla görevlendirildikten sonra ortaya çıkan temel sorulardan biri Maliki’nin politikalarını sürdürüp sürdürmeyeceği.
Mehmet Şimşek, Haydar İbadi’nin Maliki refleksleriyle devam etme olasılığı olduğu kanaatinde. Şimşek, İbadi’nin Sünnileri yanına almaması ve Maliki gibi ‘terörizmle mücadele’ söylemini sürdürmesi durumunda bölgedeki Sünnileri IŞİD’in arkasında saf tutumaya iteceğini ve kaybedeceğini belirtiyor.
ORSAM'dan Bilgay Duman ise, "Haydar İbadi’nin Maliki’den farklı olması bekleniyor. Ancak Haydar İbadi de Dava Partisi’nden Maliki’den sonra gelen ikinci adamdı. Dolayısıyla Maliki’den sonra çok fazla bir şeyi değiştireceği beklenmiyor. Ancak nispeten daha ılımlı kişilerin Dışişleri ve Petrol Bakanı olmasından dolayı İbadi’nin Maliki politikalarını devam ettirmesi kendisinin sonu olur. Hem ülkesindeki hem de uluslararası desteğini kaybeder” diyor.
IŞİD’le mücadele kabinesi
Irak’ta 30 Nisan’da yapılan seçimlerin ardından yeni hükümetin kurulması süreci IŞİD’in 10 Haziran’da Irak’ın ikinci büyük kenti Musul’u ele geçirmesi ve daha sonra Irak’ın kuzeyi ve batısında çok geniş topraklara doğru ilerleyişini sürdürmesi sonrası çıkmaza sürüklenmişti.
Bu süreçte Eski Başbakan Maliki ülkenin birçok kesimi tarafından ayrımcılık ve mezhepçilikle suçlandı. Kürt Yönetimi ile Maliki arasında da petrol gelirlerinin paylaşımı ve bütçe meselesinden dolayı gerilen ilişkiler Kürtlerin bağımsızlık referandumu açıklamalarının ardından kopma noktasına geldi. Ancak IŞİD’in Kürt bölgelerine ilerlemesinin ardından iki yönetim ‘ortak düşman’ çerçevesinde birlikte hareket etti. Bu sebeplerden dolayı yeni kabine bazı kesimler tarafından ‘IŞİD’le mücadele kabinesi’ olarak adlandırıldı.
SDE Uzmanı Şimşek, yeni kabineyi oluşturan tek sebebin IŞİD’le mücadele olmadığını, kabinenin oluşmasının Maliki’nin yanlış politikalarının bir sonucu olduğunu söylüyor.
Şimşek, “Buna rağmen IŞİD’e karşı birlikte mücadele etme ihtimali ortaya çıksa da tartışmalı bölgeler ve petrol satışı meselelerinde birlikte hareket edecekler mi? Sorun IŞİD’den önceki durumdan daha da karmaşık hale geldi” diyor.
Duman ise, kabineyi tam olarak ‘IŞİD’le mücadele kabinesi’ olarak adlandırmanın mümkün olmadığı görüşünde. Duman’a göre, Savunma ve İçişleri gibi en önemli bakanlıkların açıklanmaması IŞİD’le mücadeleye zarar verebilir. Ancak Duman, Anbar ve Selahaddin eyaletlerinin eski valilerine verilen bakanlıkların bölgedeki Sünnileri siyasete çekme çabası olabileceğinin altını çiziyor.
Maliki’nin etkinliği devam eder mi?
Maliki, Cumhurbaşkanı Fuad Mahsum'un kendisini değil de Haydar İbadi'yi hükümeti kurmakla görevlendirmesi sonrası Bağdat'taki Yeşil Bölge de dâhil birçok devlet kurumunu ve İbadi'nin evini askeri kuşatmaya almıştı.
Ancak İran ve ABD tarafından desteklenmeyince Maliki, siyasi hayatının devam etmesi ve yargılanma muafiyeti karşılığında İbadi'nin hükümetini kabul edeceğini açıkladı. Maliki, Cumhurbaşkanı Yardımcılığı koltuğuna oturarak her ikisini de elde etmiş oldu. Mecliste 92 milletvekili bulunan Kanun Devleti Koalisyonu’nun lideri olan Maliki’nin Irak yönetiminde etkinliğini devam ettirip ettiremeyeceği ise bir başka tartışma konusu.
Şimşek, başbakan olmadıktan sonra Maliki’yi kimsenin dinlemeyeceğini belirterek, bu süreçte Maliki’ye bazı ‘siyasi rüşvetler’ verilmiş ve oyunu bozmaması istenmiş olabileceğini söylüyor. Şimşek, “Maliki’ye siyasi garanti verilmediği zaman siyasi gücünü kullanarak bir istikrarsızlık unsuru oluşturabilir ve ‘bakın işte ben gittim istikrar gelmedi’ mesajı vermek isteyebilirdi” diyor.
Duman, Maliki’nin aldığı görevin siyasi sürecin dışında kalmamasını gösterdiğini ancak cumhurbaşkanı yardımcılığının aktif bir görev olmadığını belirtiyor.
ORSAN Uzmanı’na göre, “Maliki’nin etki kurabileceği 92 milletvekilinin Maliki’nin etkisini bir süre daha devam ettirebilir, ancak uzun vadede Irak siyasetinde etkili bir pozisyon alması oldukça zor görünüyor.”
Al Jazeera
SON VİDEO HABER
Haber Ara