Harun Kodalak: Yeni vesayet mevcut HSYK'dır
Ankara Cumhuriyet Başsavcı Vekili Harun Kodalak, HSYK üyesi olduğu halde, paralel yapının kendisini bile fiziki takibe aldığını belirtti.
11 Yıl Önce Güncellendi
2014-09-05 11:37:00
Türkiye, iki önemli seçimi geride bıraktı. Bir yıl önce dershanelerin dönüştürülmesi ile başlayan süreçte hükümete açıktan savaş açan ve yargı eliyle darbe girişiminde bulunan paralel yapının tüm çabalarına rağmen 30 Mart yerel seçimleri ve 10 Ağustos Cumhurbaşkanlığı seçimleri demokratik olgunluk içinde neticelendi. Türkiye'nin en az bu iki seçim kadar önemsediği üçüncü seçim ise, 12 Ekim'de gerçekleşecek olan HSYK seçimleri. 12 Ekim seçimlerine hazırlanan Yargıda Birlik Platformu (YBP) kurucularından, HSYK yedek üyesi ve Ankara Cumhuriyet Başsavcı Vekili Harun Kodalak farklı dünya görüşlerine sahip yargı üyelerinden oluşan YBP'nin yargının yaşadığı kuşatmayı, paralel yapının yargıda egemen kıldığı 'korku imparatorluğu'nu, sorunları, çözüm yollarını ve önceliklerini anlattı.
TÜM YARGI CAMİASI BUNDAN RAHATSIZ
Yargıda Birlik Platformu'nun kuruluşu nasıl oldu?
Yargıda Birlik Platformu, bir ihtiyaçtan doğdu. Platformu kurarken amacımız yargıda tüm kesimleri kapsayan bir birlikteliği oluşturmaktı. Son dört yılda HSYK'nın tasarruflarını incelediğimizde sadece belli bir cemaate mensup hakim ve savcıların bir yerlere geldiğini, bu yapı içinde olmayan tüm hakim ve savcıların ise net bir şekilde dışlandığını tespit ettik. Bunun tespitini yapmak zor değil. Özel Yetkili Mahkemelere, komisyon başkanlıklarına, başsavcılıklara yapılan atamalar ortada. Tüm yargı camiası bu yapılanlardan, ayrımcılıktan son derece rahatsız olduğu için bu platform spontane olarak ortaya çıkmıştır.
TÜM KESİMDEN İNSANLAR VAR
Platform üyeleri hangi kesimden kişilerden oluşuyor? Hükümetle ilişkiniz ne düzeyde?
Bizim platformumuzda her dünya görüşüne mensup meslektaşımız bulunmaktadır. Mütedeyyin, sosyal demokrat, Alevi arkadaşlarımız bulunuyor. Toplumu yansıtan tüm kesimlerden mensuplarımız var. Şunu da belirtmek gerekir; çalışmalarımız kesinlikle hükümetin kendi eliyle bırakıp, terk ettiği yargıya karşı gücünü geri alma operasyonu değildir.
AMAÇ MİLLETİN HSYK'SINI OLUŞTURMAKTI
2010 referandumuyla birlikte HSYK'nın yapısı değişti. Ne amaçlanıyordu, ne oldu?
2010 senesinde yapılan Anayasa değişikliği sonrasında ilk defa kürsü hâkim ve savcıları da kendi içlerinden oylarıyla HSYK'ya temsilci seçme hakkı elde ettiler. Buna istinaden 2010 yılında HSYK seçimi yapıldı. Aslında anayasayı değiştiren iradenin amacı; çoğulcu, hiç kimsenin değil, sadece milletin HSYK'sını oluşturmaktı.
Önceden nasıl bir yapıya sahipti HSYK?
2010 öncesi HSYK yapısında Adalet Bakanlığı'nın çok büyük bir etkisi vardı. Tayinler terfiler, atamalar, kararnameler bunların hepsi Adalet Bakanı'nın elinden geçiyordu. Mevcut iktidar o dönemde HSYK'yı yeni mevzuat ile epeyce bağımsız hale getirdi.
YARGI PARALEL YAPI'NIN HEGEMONYASINA GİRDİ
Kimden bağımsız hale getirdi?
Kendisinden, yürütmeden, yani hükümetten. Düzenlemeyle birlikte bakanın ve müsteşarın eskisi kadar etkisi bulunmuyor. Hükümetin niyeti, HSYK değişikliği ile yargıyı bağımsız hale getirmekti. Ancak kendine karşı yargı bağımsız hale gelmiş olsa da, adına 'paralel yapı' denilen bir yapılanmanın veya cemaatin hegemonyasına girdi.
Siz yargıdaki paralel yapılanmayı ilk ne zaman fark ettiniz?
Ben bu durumu çok erken fark ettim. 2005'te Ankara'ya geldiğimde bu yapıyı fark etmiştim. Nitekim bu örgütlenmenin yanlış ve tehlikeli olduğu hususunu da yüksek sesle her platformda dile getiriyordum.
SEÇİMİN YAPILDIĞI GÜN HSYK'NIN BİTTİĞİ GÜNDÜR
HSYK'daki hegemonya kendisini nasıl gösterdi?
2010 HSYK seçimlerinden birkaç ay sonra Yargıtay'a 160 üye seçildi. Bugünkü, HSYK'nın bittiği gün, o seçimin yapıldığı gündür. O seçimlerde Anayasa değişikliğinin amaçlarından hiç birisinin gerçekleşmediğini gördük. HSYK daha ilk icraatında çoğulculuğu göstermedi. Bu üyelerin 130-140 tanesi cemaatin mensuplarından seçilmiştir. Yargıtay seçiminde paralel yapı kendilerinden olmayan herkesi dışlayan bir yapı oluşturdu. Bu yapı, solcuları, Alevileri ve kendilerinden olmayan dindar kesimi dışladı.
Aklınıza gelir miydi bu yapının günün birinde yargıyı enstrüman olarak kullanıp bir darbe girişiminde bulunacağı?
Üniversite yıllarından itibaren bu yapıyı bilirim. Ancak o yıllarda bu yapının devleti ele geçirmek, devletin meşru iktidarına kumpas kurup darbe teşebbüsünde bulunmak nevinde çok kötü niyetlerinin olduğunu bilmiyorduk.
HABER AĞLARI ÇOK GÜÇLÜ
Nasıl oluşturuyorlar bu korkuyu?
Yargıtay'ı dizayn edip kritik yerleri ele geçirdiler. Aynı şekilde sayısal olarak Danıştay'da da çoğunluğu elde ettiler. Özel Yetkili Mahkemelere, çok kritik yerlerdeki başsavcılıklara, başsavcı vekilliklerine ve komisyon başkanlıklarına, önemli mahkemelere kendilerinden olan hakim ve savcıları atadılar. Paralel Yapı'nın çok güçlü bir haber ağı var. Her adliyede, mahkemede elemanları var ve en ücra adliyedeki bir konuşma bile HSYK'ya gidiyor. Bununla da kalmıyor o kişiye telefon açılıp yaptığı konuşmanın hesabı soruluyor. Korku imparatorluğunu böyle oluşturuyorlar. Ellerindeki en büyük Demokles kılıcı ise teftişler.
İMZASIZ İHBARLARLA SORUŞTURMA AÇILDI
Bunu açar mısınız; teftişler ne tür bir baskı aracı haline dönüşebilir? Sicil bozma denilen olay mı bahsettiğiniz?
Genelde üstü çizilecek hakim ve savcılar hakkında önce isimsiz imzasız şikayetler gelir. Doğru veya yalan, gelen bu ihbarların ardından hemen müfettişler soruşturmaya geçerler. Bu soruşturmalar neticesinde de cezalar veriliyor. Bir disiplin cezası almış hakim savcının meslekte geleceği kalmamış demektir. Hakim ve savcıların geleceği bu soruşturmalarla şekillenir. Kimse bu konuda yapılanların etkisinin gücünden ötürü Paralel Yapı'ya sesini çıkaramadı. Ama ben ve arkadaşlarım yıllardır bu konuları dile getiriyoruz.
Sizinle ya da sizin gibi bu yapıyı çok erken fark eden arkadaşlarınızla uğraşmadılar mı peki?
Tabii şikayetler oldu. HSYK üyesi olduğum halde benim hakkımda da şikayetler oldu. Daha fenasını söyleyebilirim; bana fiziki takip yaptılar. 2012 senesinin Haziran ayında beni takip eden kişiyi kendim yakaladım. Beni takip ettiğini de inkar edemedi.
Aday olmadığınız halde platform adayları için çalışıyorsunuz. Niçin?
Bu seçim çok ciddi bir mesele ve sadece samimiyetle çalışmak gerekiyor. Biz de bu doğrultuda çalışıyoruz. HSYK seçimleri en az cumhurbaşkanlığı seçimleri kadar önemli bir seçimdir. Biz kaybedersek, millet kaybedecek, bunun bilincindeyiz.
12 BİN 500 HAKİM VE SAVCININ GERÇEK TEMSİLCİSİ BİZİZ
Hakim ve savcıların temel problemleri neler?
Biz platform olarak dört beş aydır tüm Türkiye'de çalışma yürütüyoruz. Binlerce hâkim ve savcıyla yüz yüze görüştük. Bu çalışmanın neticesine göre en başta özlük haklarının iyileştirilmesi geliyor. Öte yandan son dört yılda HSYK'nın malum yapısına mensup müfettişlerine yaptırdığı soruşturmalar sonrası verilen haksız cezalara dönük af getirilmesi ana gündemimiz. Genç meslektaşlarımızın askerlik sıkıntısı, idari hâkim ve savcılarımızdan hukuk fakültesi mezunu olmayanlardan meslekte on yılını tamamlamış olanlara hukuk fakültesine kayıt olma hakkı gibi konular öncelikli olarak çalışacağımız alanlar. Bu taleplerimizi başbakanla yaptığımız görüşmede de kendilerine ilettik ve olumlu tepki aldık.
Bu çalışmalara nasıl tepki aldınız?
12.500 hakim ve savcının gerçek temsilcisi biziz. Farklı dünya görüşüne mensup meslektaşlarımızı temsil ediyoruz. Çalışmalarımız esnasında platformumuza ve adaylarımıza çok büyük bir teveccüh gösterildi.
YENİ VESAYETİ MEVCUT HSYK DİZAYN EDİYOR
Neden bu kadar önemli HSYK seçimleri?
Mevcut iktidarın yaptığı en büyük hizmetlerden birisi, askeri vesayeti bitirmektir. 28 Şubat döneminde askeri vesayet vardı. Asker eliyle seçilmiş iktidarlara ayar verilirdi. Vesayet makamları o mercilerdi. Hükümetin ve milli iradenin gücüyle o vesayetler kaldırıldı. 2010'dan sonra milli iradenin üzerinde başka bir vesayet oluştu. O vesayetin oluştuğu yer yargı kurumları oldu. Bu vesayeti dizayn eden mekanizma en son oluşturulan HSYK'dır.
OPERASYON MERKEZİNE DÖNÜŞTÜ
Vesayetin merkezi artık yargı mıdır?
Artık vesayet, yargı erkinin eline geçmiştir. 17 Aralık'ta da gördük ki, mevcut siyasal iktidara ve milli iradeye karşı anti demokratik yollarla operasyon yapma merkezi artık yargı olmuştur. Yargının bugünkü yapısı itibariyle milli iradeye operasyon yapma gücü vardır. Bunu hep birlikte yaşadık. 2 savcı, üç polis, bir de hakimle seçilmiş iktidara karşı darbe girişiminde bulundular. Meşru iktidarlara karşı yargı kurumları vesayet olarak tehdit oluşturabilmektedir. Bunun için de HSYK seçimleri çok büyük bir öneme sahiptir.
AÇIK BİR DARBE GİRİŞİMİDİR
'Yargı eliyle darbe girişiminde bulunuldu' tespitinizi biraz açar mısınız?
Daha soruşturma bitmeden 'dönemin Başbakanı' ifadesi kullanılarak bir fezleke yazılmış. Bu çok açık bir şekilde darbe girişimidir. Önceden bir soruşturma mekanizmasını kullanarak siyasal iktidarı devirmeyi planlamışlar ve Başbakan'ın devrileceğine kesin gözüyle bakılıp buna uygun fezleke yazmışlar. Her şeyin önceden hazırlanan bir darbe girişimi olduğu yazılı belgelerle apaçık ortadadır. Bu yargı eliyle bir darbe girişimidir.
YARGIDA KORKU İMPARATORLUĞU KURDULAR
Halen görev yapmakta olan hakim ve savcılarda, paralel yapıya yönelik bir endişe var mı?
Bazı meslektaşlarımız hala bu yapıyı çok güçlü zannedip 'ya onlar kazanırsa' diye düşünebiliyor. Bize yönelimleri olduğu halde toplantılarımıza katılamayıp bunu bize özel yollarla ileten çok sayıda arkadaşımız oldu.
Neden çekiniyorlar?
Paralel Yapı, dört yıldır yargı teşkilatı üzerine müthiş bir korku imparatorluğu kurdu. Yargıyı dizayn ederek bu korkuyu oluşturuyorlar.
Röportaj: Nil Gülsüm- Yeni Şafak
SON VİDEO HABER
Haber Ara