Dolar

34,8748

Euro

36,7125

Altın

3.040,66

Bist

10.115,82

HSYK Paralel kıskacından kurtuluyor mu?

12 Ekim'deki HSYK seçimleri Türkiye açısından büyük önem arz ediyor.

11 Yıl Önce Güncellendi

2014-09-03 09:36:25

HSYK Paralel kıskacından kurtuluyor mu?


Önümüzde HSYK seçimleri var ve yakın zamana kadar Sayın Cumhurbaşkanı’nın burada ideolojik bir kamplaşmaya gidildiğinin, önüne geçilmesi gerektiğinin ve çeşitli grupların tek bir adayla hükümete karşı hareket edeceğini iddia ediliyor.

HSYK seçimleri Türk Hukuk sistemi açısından özellikle bu süreçte önemli. İki önemli hukukçuya HSYK seçimlerinin nasıl olacağı sorusunu yönelttik. Prof. Ersan Şen "HSYK'nın içinde hiçbir yapının olmaması gerektiğini söylerken Reşat Petek ise HSYK içindeki paralel örgütün 12 Ekim'deki seçimleri kaybedeceğini ifade etti.


Prof. Dr. Ersan Şen:

Bir defa, dediğim bir nokta açığa çıktı. 2010 yılında yapılan anayasa değişikliği sonrası da HSYK bakımından pek hayırlı olmadı. Yani anayasayı, kanunu değiştirmek, iyileştirmek yalnız başına yeterli değilmiş. Mesele insan. Dolayısı ile burada Hakim ve Savcılar, yeni kurul üyelerini seçecekler. Yapmaları gereken, benim önerim, hukukçu olarak öneride bulunabilirim, bu seçimde oy kullanacak değilim, 2010 yılından sonra oluşturulan HSYK’nın yapısını önlerine koyacaklar, gözlerini kapatacaklar bir anlamda ve düşünecekler.


BU HSYK HUKUKA NE KAZANDIRDI?

HSYK olarak anayasada öngörülen yetkileri isabetli, doğru, hakkı ile kullanıp kullanmadıklarını bir hesap edecekler, ona göre yargı bağımsızlığını, tarafsızlığını, devleti, milleti, adaleti gözeten, kendi özlük haklarını gözetip koruyan HSYK’nın yeni üyelerini seçecekler. Yani önce defter kitap hesaplarını yapacaklar. Bu HSYK 2010 yılından 2014'e kadar ne getirdi? Hukuka aykırılıkların bertaraf edilmesi, özel yetkili ağır ceza mahkemeleri döneminde ortaya çıkan arızaların takibi, hakim ve savcılarla ilgili denetlemelerin ne kadar eşit yapılabildiği, hak eden hakim ve savcıların hakikaten istedikleri yerlere gelip gelmemede ne yaptıklarının önce hakim ve savcılar bir hesabını yapmalı ve ona göre yeni üyelerini seçmeli HSYK. Çünkü ortada 2 sorun var. 1. Sorun, (hükümet demiyorum) tr de yaşayan bir grup diyor ki burada bir paralel yapılanma var.


"BU DEVLET DIŞI BİR YAPILANMADIR"

Ben bunu hukukçu olarak kullanamam ama iddiayı söylüyorum size bu paralel yapılanma devlet dışı bir yapılanmadır. Her yerde vardır. Bunların yargı içinden de temizlenmesi lazım. Başka türlü biz yargı bağımsızlığını tarafsızlığını sağlayamayız. Eşit, iyi, dürüst yargılama olmaz. Ben de bu iddiayı ortaya koyanlara diyorum ki, kimse bunları ortaya çıkarmaz bu devletin işidir. Devletin karşısında devletten ayrı devletin üstünde devletin yanında ayrı yapı olmaz. Hiçbir hukuk devleti buna müsaade etmez.


Reşat Petek:

Önümüzde son derece önemli bir seçim var. Bu seçimde de zaten kamuoyuna da yansıyan ciddi bir mücadelenin olduğu ortaya çıktı. Şimdi mevcut HSYK üyelerinden kamuoyunda paralel yapıya destek verdiği yönünde kanaatler oluşan birkaç üye bağımsız adayız diye ortaya çıktı. Onlar bağımsız deseler de el altından bu paralel örgüt içinde isimleri geçiyor herkesin destekleyeceklerini beyan ediyorlar.


"PARALEL ÖRGÜTÜN KENDİNİ GİZLEME YÖNTEMİ VAR"

Öte yandan yine bu paralel örgütün çalışma prensiplerinde kendini gizleme bir metot olarak yani yetkili yere gelinceye kadar bunu kullanma prensip edindiği için şimdi YARSAV içinde de kendisini paralel örgüte karşı olduğunu beyan eden fakat ciddi ilişkilerinin olduğu anlaşılan adaylar olduğu ifade ediliyor. Bu da bir taraftan bağımsız adaylarla seçime doğrudan girmekle birlikte diğer taraftan da yar-sav işbirliğiyle de böyle bir aday konusu gündemde. Bütün bunların karşısında tabi bu çalışmalar ne için? 12 Ekimdeki seçimlerde HSYK da daha fazla üye çıkarıp oradaki çoğunluğu elde etme çabası.


"3. DAİRENİN YAPTIKLARI ORTADADIR"

3. Daire önüne gelen hakim ve savcılarla ilgili görevleri sırasında işledikleri iddia olunan suçlarla ilgili şikayetleri soruşturan teftiş kuruluna görev veren incelettiren ve ilk inceleme kararını veren makam. Fakat önünde 17 25 Aralık olaylarıyla ilgili şikayet edilen hakim ve savcıların dosyalarını karara bağlamadığı, sümen altı ettiği ama bunun yanında 22 Temmuzda bu paralel örgütlenmeyle ilgili yapılan soruşturmaları yapan ve onunla ilgili kararları veren hakim hakkında derhal inceleme başlattığı bütün kamuoyunca duyuruldu. Şimdi burada ne oluyor düşünün, aşağı yukarı 10 ay önceden şikayet konusu olmuş bir olay hakkında müspet menfi karar vermeden dosya bekletilirken bir ay önceki bir soruşturmaya konu hakim ve savcılar hakkında derhal inceleme başlatılması burada objektif ve tarafsız bir görev yapılmadığı kanaatini algısını oluşturuyor. Bu da tabii güveni azaltıyor. Şimdi diğer taraftan da dediğimiz gibi HSYK dediğimiz kurul hakimlerden oluşuyor bunların hangisinin nasıl göreve geldiği yasalarca belli şimdi 12 Ekim'de de 10 üyesi ilk derece mahkeme tarafından seçimle tayin belirlenecek. Yani yaklaşık 13600 hakim ve savcı oy kullanacak ve 10 üyeyi belirleyecek. İşte bu 10 üyenin hukuk dışında adalet dışında başka bir prensibe göre hareket etmeyen anayasa ve kanunlar dışında, örgütsel, mezhebi veya ideolojik kaygılarla karar vermeyecek bunları seçildikten sonra tamamen dışarıda bırakıp hukuka göre hareket edecek tarafsız bağımsız güvenilir üyelerden oluşması gerekiyor ki hem yargıya olan güven yeniden tazelensin hem de görevlerini hiçbir baskı altında kalmadan kanunlara ve vicdanlara göre davrandığında hakim ve savcılar bir müeyyideyle karşılaşmayacakları garantisi ve teminatı altında (hakimlik ve savcılık teminat budur) bu teminatla da asli görevlerini yapabilsinler.


BU İNSANLAR TALİMATLARA BOYUN EĞMEZ

Bunun yanında tabii ki hakim ve savcıların büyük ekseriyeti anayasaya kanunlara hukukun üstünlüğüne bağlı kendi özel yaşamları tercihleri felsefi kanaatleri inanışları hep o kökenleri mesleğin icrasına karıştırmadan görevlerini yapan büyük çoğunlukta hakim ve savcılarımızın olduğunu söyleyebiliriz. Yani şimdi şöyle bir durum var 12 Eylül 2010 seçimlerinde ortaya çıkan ve bugün görevde olan HSYK üyeleri yaklaşık 6000 dolayında oy aldıkları için sanki bu 6000 oyu veren hakim ve savcılar bu paralel örgüte destek veren kesim gibi algılanıp propaganda edilmek suretiyle de bu seçimlerde kendilerine oy verilmesini aksi takdirde zaten seçimi kazandıkları takdirde oy vermeyenler üzerinde de gereken işlemi yapacakları tehdidinde bulundukları bazı hakim ve savcılar tarafından ifade ediliyor. Bu son derece çirkin, hukukçuya yakışmayacak ancak örgütlü grupların yapabileceği bir durum ama hakim ve savcılar kolaylıkla bir yere sevk edilecek, talimatlara boyun eğecek insanlar değil.


12 EKİM'DE BU YAPI KAYBEDECEK

Onlar da biliyor ki 2010 yılı seçimlerinde kandırıldıklarını en azından bir kısım üyeler tarafından takiye yapılmak suretiyle gizlendiklerini ama icraatlarında ise çok farklı işler yaptıklarının farkında varmıştır. Bu nedenle de yargıda itiraz çoğunluğu olarak oluşturulan gerçekten 2010 referandumunda arızalanan tabloyu pratiğe geçirmek için çoğulcu katılımcı hukukun üstünlüğünü prensip edinen ve hakim savcılar arasında onların özel hayatları inanışları etnik kökenlerine göre değil meslekteki ehliyet ve liyakatlerine göre karar verilecek bir ekip oluşturalım diyerek böyle bir yargı platformu liste çıkardı. Kamuoyuna pazar günü yaptıkları toplantıda da bağlı olacakları etik ilkeleri ortaya koyarak birlikte imzaladılar. Gördüğüm kadarıyla bu yargı camiasında ciddi bir yankı yaptı ve özellikle orada muhafazakar kesimden, milliyetçi, solcu farklı mezheplerden de adaylardan oluşan karma bir liste çıkmış olması. Burada seçildikleri takdirde HSYK üyelerinin kişisel tercihlerini değil anayasa ve kanunlar ve bahsettiğimiz ilkeleri uygulayacaklarına dair bir teminat olarak görüyorlar. Bu nedenle 12 ekim seçimlerinde de korkutuldu veya tehdit edildi gibi tehditlere boyun eğip de , büyük çoğunlukla paralel örgütün adaylarının seçileceği bir tablo görünmüyor. Şu anda büyük çoğunluğun Yargı’da Birlik Platformuna destek vereceği en azından yargı camiasında kulislerde çok rahat ifade ediliyor. Bunun da rahatlığı hissediliyor. O bakımdan hem çok önemli hem de şöyle ifade edeyim bir olumsuz tablo çıkmışsa hukukun ve yargının sonu gibi değerlendirilmesi de adeta bir baskı unsuru olarak kullanılıyor. Çünkü devlet sadece HSYK dan ibaret değil. Diyelim ki orada baştan itibaren ifade ettiğimiz anayasa ve kanunlar dışında örgütsel hiyerarşi içinde hareket edecek bir ekip oluştuğunun devlet farkına varırsa Türkiye de devletin yasama yürütme organı var, demokrasi var. Bu mekanizmalar içinde o zaman da buna çare aranır. Benim kanaatim olarak 12 Ekim seçimleri HSYK nın da hakikaten demokratik biçimde çoğulcu bir yapıya ve ilkeli hareket edecek bir yapıya kavuşacağı ümidindeyim.


Haber Ara