Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Başbakan Yardımcısı Arınç, Bursa'da: (1)

Başbakan Yardımcısı Arınç, Bursa'da: (1)

11 Yıl Önce Güncellendi

2014-08-31 14:50:45

Başbakan Yardımcısı Arınç, Bursa'da: (1)
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, "Cumhurbaşkanlığı seçiminde büyük bir başarı kazanmış olmamız sebebiyle hepimizin hissiyatı şudur, 'Bursa olarak çok mutluyuz, çok sevinçliyiz, gururluyuz' kelimesinden kaçmaya çalışıyorum ama hepimiz iftihar ediyoruz. Güzel bir sonuç aldık. Bursa, buna büyük bir katkıda bulundu, teşkilatlarımız başarılı oldu" dedi.

Arınç, partisinin İl Başkanlığınca Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen 34'üncü İl Danışma Kurulu Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, cumhurbaşkanı seçiminden önce yasama çalışmaları için geceli gündüzlü Mecliste bulunmak zorunda kaldıklarını söyledi.

Plan ve Bütçe Komisyonunun 40 gün kadar geceli gündüzlü muhalefet tarafından meşgul edildiğine dikkati çeken Arınç, şunları belirtti:

"Çok üzüldük. Olağanüstü engelleme çabası vardı, zaman zaman hakaretler, kavgalar yapılıyordu. Oysa getirdiğimiz kanundan (Torba Kanun Tasarısı) 76 milyon insanın tamamı, toplumun bütün kesimleri istifade edecekti. 'Yeter ki bu çıkmasın, milletvekilleri seçim çalışmasına katılmasın, Ankara'ya hapsolsun' diyerek bizi Mecliste maalesef meşgul ettiler. Ben zaman zaman geldim ama ben de şüphesiz bu çalışmaların içindeydim. Dolayısıyla cumhurbaşkanlığı seçimimizin bütün faaliyetlerini sizler yaptınız. Cumhurbaşkanlığı seçiminde büyük bir başarı kazanmış olmamız sebebiyle hepimizin hissiyatı şudur, 'Bursa olarak çok mutluyuz, çok sevinçliyiz, gururluyuz' kelimesinden kaçmaya çalışıyorum ama hepimiz iftihar ediyoruz. Güzel bir sonuç aldık. Bursa buna büyük bir katkıda bulundu, teşkilatlarımız başarılı oldu.

12 yıl ülkemizi büyük başarıyla yöneten Sayın Başbakanımız halkın doğrudan oylarıyla ilk defa cumhurun başkanı oldu. Bu büyük sevinci şüphesiz paylaşmak, bugün tekrar o başarıyı hatırlamak ve bundan sonrası için de yeni yürüyüşümüze yeni Genel Başkanımız ve Başbakanımız'la büyük azim ve kararlılıkla devam edeceğimizi göstermek istedik."

- "Unutmayın, Türk tarihinde ağustos, zaferler ayıdır. "

Arınç, dün 30 Ağustos Zaferi'nin sevincini yaşadıklarını anımsatarak, işgal edilmiş Anadolu'dan büyük zaferle bağımsızlığına tekrar kavuşmuş Türkiye'nin en büyük başarıları olduğunu anlattı.

Cumhurbaşkanı seçimiyle Büyük Zafer'in aynı ay içinde cereyan etmesinin çok önemli bir gelişme olduğuna dikkati çeken Arınç, şunları kaydetti:

"Unutmayın, Türk tarihinde ağustos, zaferler ayıdır. Çok şükür, Türkiye'de büyük zaferlere imza atmış kahraman milletin, ordunun ve adeta askeriyle, siviyle, kadınıyla, erkeğiyle istiklaline kavuşmak için canla başla hayatını vermek suretiyle, hayatından ayrılan milyonlarca insanın yazdığı destanı her sene kendi gözlerimizle görüyoruz. 30 Ağustos Zaferi, Türkiye'de şüphesiz çok önemli gelişmelerin de içinde yaşandığı günümüz oldu. Bildiğiniz gibi 27'sinde yapılan büyük kongremizi takiben 28'inde cumhurbaşkanlığı devir teslim töreni yapıldı, 29'unda yeni hükümetimiz kuruldu. 30'unda da Cumhurbaşkanımız bütün törenlere hem cumhurun başkanı hem de başkomutanımız olarak katıldı. Akşam da bir resepsiyonla büyük bir topluluğun iştirakiyle kabul resmi verdiler. Çok şükür, Allah bugünleri milletimize gösterdi. Çok şükür, biz bu başarıların içinde, haddim olmayarak ama milyonlarca insandan birisi olarak da katkımız bulunduğu için hepimiz kendimizi çok bahtiyar sayabiliriz.

Bu başarıların dışında kalmış insanlar varsa, kıskançlıkları veya hasetlikleri sebebiyle olduğunu düşünüyorum. Aslında bu işlerde kaybeden yoktur, herkes kazandı. Ülkemiz, milletimiz kazandı. İnşallah 2023'lere, 2053'lere, 2071'lere giderken buna benzer çok büyük başarıları, zaferleri kazanacağımıza inanıyorum. Bu zaferlerle inşallah Bursa'nın her defasında takdiri, alkışı hakkıyla alacağına da yürekten inanıyorum."

Cumhurbaşkanı seçimi için 7 yıl beklediklerini belirten Arınç, 2007'de Meclis başkanı olduğu dönemde bütün siyasi engelleri aştıklarını ama hiç akla gelmeyen hokkabazlıkla seçimin mümkün olmadığını hatırlattı.

"367 diye bir şey uydurdular" ifadesini kullanan Arınç, şunları dile getirdi:

"Anayasa Mahkemesi, bunu kabul etti ve biz cumhurbaşkanını seçemedik. AK Parti, kendine yakışanı yaptı. İki cesur karar aldı. Bir tanesi seçimleri kasımda yapacaktık, temmuza aldık. 3 ay öncesine getirdik. İkincisi, artık bu Meclisten 180 milletvekili bir şekilde içeriye girmezse cumhurbaşkanını seçmek mümkün olmayacaktı. Azınlığın çoğunluğa tahakkümünü görecektik ve geçmişteki cumhurbaşkanlarının büyük bir kısmına benzeyen vesayet sistemi içinde hiç olmaması gerekenleri mecburen seçecektik. Buna tahammül edemezdik. Anayasa'yı değiştirdik ve bundan sonra cumhurbaşkanını halkın seçmesini kabul ettik ama 3-4 ay sonra referandumda ancak oylayabildik. Ekim 2007'de yapılan referandum, halkımızın yüzde 69,5 oyuyla kabul edildi. Hamdolsun, artık 7 sene sonra cumhurbaşkanımızı, şu kadar milyon seçmen sandık başına gitmek suretiyle kendi ellerimizle seçtik. Bu, Türkiye'de önemli bir dönüm noktasıdır. Önemli bir milat, başlangıç noktasıdır çünkü 12'nci cumhurbaşkanı ancak halk tarafından seçilmiş, ondan önceki 11 cumhurbaşkanı bazen yukarıdan jetler uçurarak, bazen karadan tanklar yürüterek, bazen de tur üstüne tur atılmasına rağmen seçim olmayınca, 'eh şu bari olsun' pazarlıklarıyla seçilebilmişti.

Hamdolsun, şimdi artık göğsünü gere gere aday olan, 3 aday içinden halkımız yüzde 52 ile Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ı Türkiye Cumhuriyeti'nin halk oyuyla seçilmiş ilk cumhurbaşkanı seçti, kabul etti. Bundan dolayı milletimize şükran borcumuz var."

Arınç, 12 parti tarafından desteklendiği ifade edilen Ekmeleddin İhsanoğlu'nun yüzde 38'in biraz üzerinde oy aldığını anımsatarak, HDP adayı Selahattin Demirtaş'ın da yüzde 9'lar civarında oy topladığını belirtti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 21 milyonun üzerinde oy aldığına işaret eden Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Diğerleri 14 ve 6 milyon civarında oy almışlardır. Elbette, çok şükür 21 milyon oyla iddiamızı devam ettiriyoruz. Yurt dışında ilk defa oy kullanılacaktı. Bu oy kullanmalarda maalesef Yüksek Seçim Kurulu, hatalı kararlar aldı. Bu sebeple yurt dışında oy kullanımında istediğimiz hedefe ulaşamadık. Bu, bizim kabahatimiz değil. Stutgart'daki birisine Berlin'de oy kullanmak için gün verirseniz, aradaki mesafe, günün uygun olup olmaması, belli saatte orada olma mecburiyeti insanları zorlayabilirdi. Dolayısıyla 2 milyon 800 bin civarında sandık seçmen listesinde ismi bulunanlardan 500 bine yakını oy kullanabilmiştir. Bunlardan da Sayın Başbakanımız yüzde 62 oy almıştır. Eğer 2 milyon 800 bin seçmenin en azından 2 milyon 500 bin oyu kullanılmış olsaydı, aynı oy oranı daha da artacak, belki 1,5 puan daha yurt dışından gelmiş olacaktı.

Yurt içinde de bildiğiniz gibi katılım yüzde 77 civarında kaldı. Bu, çok yüksek bir rakam. Hele hele Avrupa ölçeğinde yüzde 40'ların bile bulunmadığı seçimlere bakılırsa Türkiye'deki yüzde 77, dışarıyı da düşünürseniz yüzde 74,5 civarındaki katılımın az olmadığını söyleyebiliriz ama listelere baktığınız zaman sonuç itibarıyla 14 milyon seçmen oyunu kullanamadı. Bu, her partiden olabilir. Mevsim, iş, tatil, turizm, başka sebeplerle de olabilir. 10 sebep sayabilirim."

- "Ekmeleddin İhsanoğlu'nun şu an nerede olduğunu bilemiyorum, sesi pek çıkmıyor"

Arınç, AK Parti'lilerin, adaylarının yüzde 100 kazanacağı düşüncesiyle sandığa gitmemiş olabileceklerini anlatarak, CHP'Li ve MHP'lilerin de başka şeyler düşünmüş olabileceklerini aktardı.

Sonuçta 14 milyon seçmenin sandık başına gitmediğini, bunun dışında yüzde 75'e yakın oy kullanım oranının Türkiye için büyük bir rakam olduğuna dikkati çekerek, şunları ifade etti:

"Arkadaşlar, siyasette çok yıllarım geçti, muhalefetteyken de iddiamız olurdu, iktidardayken de iddiamızın olması lazım. Başbakanımız hangi seçime girerse kendisine şunu sorarlardı, netice itibarıyla ne bekliyorsunuz? Başbakanımız derdi ki 'birinci olamazsam istifa ederim, partim bu seçimlerde birinci olamazsa ayrılırım.' Diğer partilerin genel başkanlarına sorarlardı, 'siz ne diyorsunuz' diye. Onlar duymazdan gelirdi. Her seçimde bu iddiasını tekrarladı. Bunda da çok ciddiydi Başbakanımız. Siyaset, iddia işidir. Ben başaramazsam giderim. Biz böyle geldik ve böyle 9 seçim kazandık. 30 Mart seçimlerine çok iddialı giren muhalefet partilerine bir hedef koymuştum. CHP'ye 'yüzde 30 alamazsan, MHP'ye yüzde 20 alamazsan gider misin' diye sormuştum. Bursa'da da bunu birkaç defa tekrarladım. Ne gariptir, duymazdan geldiler. Halbuki ne kadar küçük hedefler koydum onlara. Yüzde 20 ya, yüzde 20. Bir parti 20 senedir bulunur da yüzde 20'yi aşacağı iddiası olmaz mı? Bir parti ki 'beni Atatürk kurdu, cumhuriyeti ben ilan ettim, bu devlet benim eserim' diyecek ama yüzde 30 hedefini konuşamayacak. Yazık, söyleyemediler. CHP yüzde 27'lerde kaldı. MHP yüzde 20'lere yaklaşamadı çok aşağılarda kaldı."

"Peki bu seçimlerde, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde hedefleri ne olmalıydı?" diye soran Arınç, şunları anlattı:

"Bana seçime yaklaşılan günlerde arkadaşlarım sordu, 'ne bekliyorsun' diye. Ben de dedim ki 'bunu konuşmanın zamanı geçti, herkes dediğim tahminini yazsın, bana kağıtlarınızı verin, ben de yazacağım, seçimden sonra açalım.' Seçimden sonra açtık, 'ben yüzde 52' demiştim, Ekmeleddin, Ekamettin ya da bir başka isim, 'ona yüzde 40' demiştim, Demirtaş'a 8 demiştim. Çok şükür, yüzde 100 olmasa bile biraz yaklaştık ama şunu unutmayın, Ekmeleddin İhsanoğlu'nun şu an nerede olduğunu bilemiyorum, sesi pek çıkmıyor, o tarihlerde büyük bir iddiası vardı, 'birinci turda yüzde 60 alacağım' diyordu. Duymuştunuz değil mi? Duymuş ve gülmüştünüz değil mi? Ben bayramda buraya gelmiştim, rakam vermemiştim. Bizden sonra MHP'de de bir bayramlaşma olmuş. Ankara'dan gelen bir profesör varmış, Sayın Bahçeli'nin de çok yakın danışmanıymış, ben de ismini ilk defa duydum, zatıalilerini ilk defa o sözlerinden sonra tanıdım. Buyurmuşlar ki 'yüzde 60 oy alacağız.' Buradan bir dostuma telefon ettim, dedim ki 'o adamı tanımıyorum ama kendisine yetişebilirseniz şunu sorun, şimdi yüzde 60 dedin seçimlerden önce, peki seçimlerden sonra da gelecek misin Bursa'ya? Geldiğinde sana bu sözünü hatırlattıklarında vereceğin bir cevap olacak mı?' Arkadaşlar adı profesör de olsa, makamı ne olursa olsun, bir siyasetçi halkı tanımıyorsa, nabzını tutmuyorsa, siyasi gelişmelerden bihaber ise Anadolu'nun bağıra bağıra ne söylediğini işitmiyorsa, kendi hayal dünyasında yaşıyorsa veya 'kendi partililerini ben ne söylersem yapar kardeşim' diyerek sürü zannediyorsa, o insanlar kaybetmeye mahkumdur.

(Sürecek)

Haber Ara