Atamaların ardından yapılan ortak basın toplantısında konuşan Van Rompuy, "Her iki isim de AB Konseyi'nin tam desteğini aldı" dedi.
Van Rompuy, Mogherini'nin de "AB'nin yeni yüzü" olacağını ifade etti.
Birleşmiş bir Avrupa'nın önemine inanan bir ülkeden geldiğini söyleyen Tusk ise "AB'nin akıllı bir alternatifi yok" dedi.
Mogherini de kendisine gösterilen güvenden dolayı AB liderlerine teşekkür ederken, üstesinden gelinmesi gereken zorlukların devasa olduğunu belirtti. Mogherini, "Tüm AB ülkelerinin ve vatandaşlarının çıkarı doğrultusunda çalışacağım" diye konuştu.
Mogherini, özellikle siyaset alanında tecrübesiz olduğu gerekçesiyle eleştiriliyordu. Baltık ülkeleri ise İtalya'nın Ukrayna krizi bağlamında Rusya'ya yönelik politikasını yeterince sert bulmadıkları için Mogherini'ye sıcak bakmıyordu. İtirazların düşmesi ve ikna çalışmalarından olumlu sonuç alınması üzerine Mogherini'nin ismi son günlerde tekrar öne çıkmıştı.
Tusk da başlangıçta göreve sıcak bakmadığını hissettirse de Almanya'nın desteğinin etkisi ve AB içi dengeler sayesinde tekrar "en şanslı aday" konumuna gelmişti. İngilizcesinin zayıf olmasıyla eleştirilen Tusk, "Merak etmeyin üç ayda yüzde 100 hazır olacağım" dedi.
Tusk'un görevine 1 Aralık'ta başlaması ve 2,5 yıl görevde kalması öngörülüyor. Aynı zamanda AB Komisyonu Başkan Yardımcısı da olacak olan Mogherini'nin ise Avrupa Parlamentosu'nun onay vermesi halinde, Jean Claude Juncker yönetimindeki yeni AB Komisyonu ile birlikte 1 Kasım'da görevine başlayıp 5 yıl boyunca görevde kalması öngörülüyor.