AA muhabirinin sektör temsilcilerinden derlediği bilgilere göre elektrik piyasasında 2013 yılında başlayan serbestleşme süreci kapsamında belli bir limitin üzerinde enerji kullanan abonelere sağlanan haklar, enerji piyasasını hareketlendirdi. EPDK'nın 2014 yılı için 4 bin 500 kilovatsaat olarak belirlediği serbest tüketici limitine göre aylık faturası 133 liranın üzerinde olan aboneler, istediği perakende şirketiyle sözleşme imzalayabiliyor.
EPDK'dan perakende satış için lisans alan 170'e yakın firmadan aktif olarak faaliyet gösteren 40'a yakını, indirimli enerji verme ve zam yapmama taahhütleriyle abone kazanmaya çalışıyor. Genelde santral sahibi elektrik üreticisi şirketlere bağlı çalışan firmalar, hızla abone kazanmaya çalışıyor.
Bursa'daki doğalgaz santralinde elektrik üretimi yapan gruba bağlı olarak çalışan bir perakende firmasının genel müdür yardımcısı Arif Akşam, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 10 yıldır devam eden serbestleşme sürecinde şu ana kadar limit içinde yer alan 2,5 milyon aboneden 1,1 milyonunun perakendecisini değiştirdiğini, diğer abonelerin önemli bölümünün henüz böyle bir olanaktan haberinin olmadığını ifade etti.
Abonelere ulaşmak için yoğun çaba sarf ettiklerini, şirket olarak bir yılda 10 bin müşteriye ulaştıklarını 5 bine yakınını kazanmayı başardıklarını anlatan Akşam, abonelerine yaklaşık yüzde 8 daha düşük fatura ödeme imkanı sunduklarını savundu.
Akşam, EPDK'nın gelecek yıl aylık faturası 75 lira ve üzerinde olan abonelere de perakende şirketini seçme hakkı getirmesinin beklendiğini belirterek, "Sektördeki firmalar aslında bu senaryoya hazırlık yapıyor. Çünkü serbest tüketici limiti 75 lira olursa 25 milyon abone bu pasta içine girecek" dedi.
- Müşteri getir para kazan
Büyük sermaye gruplarının faaliyet gösterdiği sektörde ilginç pazarlama yöntemleri de dikkati çekiyor. Bazı firmalar alışveriş merkezlerinde tanıtıcı broşürler dağıtırken enerji sektörü içinde yer almayan bazı pazarlama şirketleri de Türkiye'de genelde kozmetik sektörüyle tanınan "çok katlı pazarlama" yöntemini elektrik piyasasında kullanmaya başladı.
Aboneye sisteme girmeye ikna ettiği yeni abonelerin faturalarından gelir elde imkanı vadeden bu yöntemi kullanan bir şirketin yöneticisi olan Gürler Atıcı, dünyada elektrik ve telekom sektöründe sistemin yoğun olarak kullanıldığını savundu.
Elektrik faturası üzerindeki karlılık oranının çok düşük olduğunu, bunun klasik bayi sistemiyle çalışmasının rantabl olmadığını öne süren Atıcı, çok katlı pazarlama sayesinde abonenin enerji maliyetlerini düşürürken para kazanma imkanına da kavuştuğunu iddia etti.
Şirket olarak önde gelen bir perakende elektrik şirketiyle anlaşma yaptıklarını, bu firma adına satış gerçekleştirdiklerini anlatan Atıcı, abonelerine 2 ay bedava elektrik ve 24 ay zam yapmama sözü verdiklerini, sisteme giren abonelere herhangi bir taahhüt şartı getirmediklerini, abonelerin istedikleri zaman cezai yaptırıma uğramadan sistemden ayrılabildiklerini savundu.
Sistemde bayi olmak isteyen kişilerin ise belli bir bedeli yatırarak eğitimlere katıldığını anlatan Atıcı, her bayinin sisteme kattığı abonelerin elektrik faturası bedelleri üzerinden belli bir oranda kazanç elde ettiğini, ağını güçlü tutan her abonenin büyük paralar kazanma fırsatını yakaladığını iddia etti.
Sistemin yasalara uygun olduğunu, kamuoyunda "saadet zinciri" olarak bilinen piramit pazarlama yöntemleriyle alakası olmadığını söyleyen Atıcı, "Bu, 58 yıldır tüm dünyada kullanılan bir yöntem. Piramit sistemlerinden çok farklı bir sistem. Biz hizmet üreten, fatura ve vergi veren şirketleriz. Dünyada saygın bir çok firma bu yöntemi yoğun olarak kullanıyor. Elektrik piyasasında serbest tüketici limitinin gelecekte sıfırlanmasıyla bu sistemi herkes daha iyi tanıyacak. 35 milyon elektrik abonesine tek tek sözleşme yapacak güçte bir holding yok. Oysa bu sistemde halen 5 bin kişilik bir pazarlama ağımız var" dedi.
- İngiltere örneği dikkati çekici
Enerji gibi sektörlere yönelik rekabet ve regülasyon danışmanlığı hizmeti veren bir firmanın ortağı olan Dr. Fevzi Toksoy ise elektrikte serbestleşmenin her zaman tüketicinin daha ucuz elektrik kullanacağı anlamına gelmediğini söyledi.
Rekabet düzeyinin ve sektör yapısının Türkiye'ye kıyasla daha ileride olduğu ülkelerde dahi serbestleşme sonrası tüketicilerin fiyatların azalmadığından ve hatta maliyetlere oranla fazlaca arttığından şikayet ettikleri bir çok durumun yaşandığına dikkati çeken Toksoy, "Örneğin şu anda İngiltere'de de elektrik ve gaz sektöründe tam da bu konuyla ilgili, yani serbestleşme sonrası Big Six olarak adlandırılan 6 enerji şirketinin, maliyetlerin artmasıyla açıklanamayacak bir fiyat artışına gittikleri iddiasıyla soruşturma devam etmektedir" dedi.
Türkiye'deki serbestleşme sürecinde tüketicinin bilinçlendirilmesinin çok önemli olduğunu, telekom ve bankacılık sektörlerindeki gibi fiyat karşılaştırmalarının yapıldığı internet sitelerinin kurulması gerektiğini anlatan Toksoy, EPDK'nın bu süreçte aktif rol alması gerektiğini söyledi.
- Yaşlılar ve engelliler
Türkiye'de yaygınlaşan çok katlı pazarlama yöntemlerinin elektrik piyasasında kullanıldığında mevcut abonelere sisteme taşıdıkları abonelerin elektrik faturaları üzerinden gelir elde etme imkanı sağladığına dikkati çeken Toksoy ancak sistemin kötüye kullanılmasının birçok sakınca ortaya çıkarabileceğine işaret etti.
Toksoy, şöyle konuştu:
"Bu durum, yeni aboneler bulmaya çalışan sistemin mevcut abonelerinin, yeni abone adaylarına doğru olmayan, yanıltıcı beyanlarda bulunarak ve özellikle yaşlılar, engelliler gibi korumasız kişileri hedef alarak satış yapması olarak ortaya çıkabilmektedir. Bu tip bir tutumun saldırgan ve ısrarcı davranması da ayrıca ciddi mağduriyetlere sebebiyet verebilmektedir."
Serbestleşen sistemde tüketicinin şirketlerin mali yapısını takip etmesi gerektiğini ve "bu elektrik nasıl üretiliyor ve bana nasıl ulaşıyor ?" sorularını sorması gerektiğini ifade eden Toksoy, EPDK'nın çeşitli yaptırımlarla piyasayı regüle edebileceğini dile getirdi.
- Neye imza attığınızın farkında olun
Serbestleşmeye karşı çıkan Elektrik Mühendisleri Odası ise sistemin tüketici aleyhine sonuçlar doğuracağını savunuyor.
EMO İzmir Şubesi Başkanı Mahir Ulutaş, 2003 yılından bu yana devam eden serbestleşme sürecinin ucuzluk değil pahalılık getirdiğini belirterek, "Önümüzdeki 2-3 yıl içinde bu tezimizin haklı olduğu görülecek" dedi.
Tüketicinin perakende şirketlerinin mali yapısına dikkat etmesi, tüketiciye sağlamayı öngördüğü avantajı gerçekten verip veremeyeceğinin değerlendirilmesi gerektiğini anlatan Ulutaş, "Tüketici, neye imza attığının farkında olmalı. Yüzde 3-5 avantaj sağlamak uğruna çeşitli yaptırımlara uğrama gibi durumlar söz konusu olabilir. Dolayısıyla cafcaflı reklam kampanyalarına aldanmayıp sözleşmeyi bir avukata kontrol ettirmeleri gerekiyor. Örneğin vaad edilen indirimler ancak sadece birim enerji bedeline uygulanabilir. Bu tüketicinin o oranda daha az fatura ödeyeceği anlamına gelmez" diye konuştu.