AA muhabirinin derlediği bilgiye göre, Bulgaristan ilk olarak 2012 yılında Avrupa Komisyonu'na "pastırma manda, pastırma sığır ve pastırma domuz" adıyla pastırmayı tescil ettirmek için başvurdu.
Dışişleri Bakanlığı ve büyükelçiliklerin karşılıklı istişareleri sonucu Bulgaristan, bu başvuruyu geri çekti.
2014 yılının mart ayında ise Bulgaristan aynı komisyona "Kayserovan Vrat Trakiya" adı altında pastırmayı tescil ettirme girişiminde bulundu.
Bulgaristan'ın yaptığı başvurunun iptali için Kayseri Ticaret Odası (KTO), Avrupa Komisyonu'na, 14 Ağustos'ta KTO'nun 2001 yılında aldığı pastırma coğrafi işaret belgesi, 'Kayseri' kelimesinin etimolojik raporu, 'pastırma' kelimesinin etimolojik raporu, pastırma ile ilgili Türk Standartları Enstitüsü'nün standartları ve Kayseri'de pastırma üretimi yapan üretici ve satıcıların listesinin yer aldığı geniş çaplı bir rapor sundu.
Kayseri'de yılda yaklaşık 3 bin ton üretimi yapılan pastırmanın 13 yıldan bu yana coğrafi işaret belgesi bulunuyor.
- "Pastırmanın anavatanı Kayseri'dir"
Kayseri Ticaret Borsası (KTB) Başkanı Şaban Ünlü, yaptığı açıklamada, Kayseri denilince ilk akla pastırmanın geldiğini söyledi.
Pastırmanın ilk kez Orta Asya'da yaşayan Türklerce ortaya çıkarıldığını anlatan Ünlü, şöyle konuştu:
"17. yüzyılda yaşamış olan Evliya Çelebi, 'Seyahatname' adlı eserinde Kayseri'yi 'Has beyaz ekmeği, lavaşı, katmerli böreği, ve kadit namı ile şöhret bulan kimyonlu sığır pastırması, güzel kokulu et sucuğu başka bir yerde yoktur' diye anlatmıştır. Buradan anladığımız 17. yüzyıldan bu yana Kayseri'de pastırma yapılmaktadır ve şöhreti bilinmektedir. Kayseri'nin lezzetini yakalayan bir pastırma yoktur. Bunun sebebi de pastırma üretiminin yapıldığı Karpuzatan bölgesinin kendisine has rüzgarı, nitratlı suyu ve gece gündüz arasındaki sıcaklık farkıdır."
KTO'nun, Bulgaristan'ın pastırma tescili alma çalışmalarına karşı verdiği mücadeleyi desteklediklerini vurgulayan Ünlü, "Sadece Bulgaristan değil, ülkemizdeki başka bir şehir bile pastırmada bu lezzeti yakalayamamıştır. Pastırmanın anavatanı Kayseri'dir, başka bir ülke bu tada rakip olamaz" ifadelerini kullandı.
KTO Başkanı Mahmut Hiçyılmaz da, haklı davalarında hukuki mücadeleye yılmadan devam edeceklerini dile getirdi.
Türkiye'nin maddi ve manevi bir çok değerine yabancıların sahip çıkmaya çalıştığını ifade eden Hiçyılmaz, "Bunu da bizim zamanında es geçtiğimiz hukuki boşlukları kullanarak yapmaya çalışıyorlar. Maalesef Bulgaristan sert kayaya çarptı" dedi.
Kazancılar Çarşısı'ndaki dükkanında pastırma satışı yapan Bayram Sarı da Kayseri'nin pastırmasıyla meşhur olduğunu belirterek, "Kayseri'nin dışında Türkiye'deki başka bir kentte bile bu lezzeti bulamazsınız. Atalarımızdan gelen bir tat bu. Bulgaristan'ın pastırmasıyla meşhur olduğunu daha önce de hiç duymadık. Pastırma Kayseri'nin tadıdır öyle de kalacaktır" diye konuştu.
- "Önce tarihlerimize bakalım"
20 yıldır pastırma satışı yapan Bekir Çatalbaş da Bulgaristan'ın iddiasının gerçekle uzaktan yakından ilgisi bulunmadığını anımsatarak, şunları kaydetti:
"Önce bir tarihlerimize bakalım. Pastırmanın tarihi, Orta Asya'da yaşayan Hun ve Oğuz Türklerine kadar ulaşıyor. Yola veya savaşa giden Türkler, aç kalmamak için yanlarına tuzlanmış sığır etleri alırlardı. Bu etleri atın eğerine bağlayarak, bacaklarının arasına iyice sıkıştırırlardı. Uzun süren yolculuk esnasında baskı sonucunda pastırma dediğimiz ürün meydana gelmiştir. Kayseri pastırması tartışılmayacak bir lezzet. Dünya çapında da özellikle yazın buraya gelen gurbetçilerimiz tarafından tanıtılıyor ve biliniyor. Muhakkak Bulgaristan'ın başka ünlü lezzetleri vardır ama bu pastırma olamaz."
Hollanda'da yaşayan ve tatil için Kayseri'ye gelen Önder Armutlu ise yıllardır Kayseri'den çok miktarda pastırma alıp Hollanda'ya götürdüğünü belirtti.
Armutlu, "Bu lezzeti artık Alman da biliyor, Hollandalı da biliyor. Yurt dışında da Kayseri pastırması biliniyor, Bulgaristan'ın pastırması bilinmiyor, bu lezzet Kayseri'ye özgü öyle de kalmalı" dedi.