Bahçeli, yaptığı yazılı açıklamada, Anayasanın birinci maddesinin "devlet şeklinin cumhuriyet", üçüncü maddesinin ise "cumhuriyetin nitelikleri arasında sosyal hukuk devlet prensibinin" bulunduğunu ifade ettiğini belirtti.
En net tanımıyla Türkiye Cumhuriyeti'nin hukuk devleti olduğunu vurgulayan Bahçeli, "Bu değişmez ilke, demokrasinin kurul, kurum ve kurallarıyla etkin işlemesinin de teminatıdır" ifadesini kullandı.
Bahçeli, hukuk devleti anlayışının, demokrasinin varlık güvencesi, kişisel hak ve hürriyetlerin koruyucu zırhı olduğunu kaydetti.
Anayasanın altıncı maddesinin, Türk milletinin, egemenliğini, anayasanın koyduğu esaslara göre ve yetkili organlar eliyle kullanacağını hüküm altına aldığına işaret eden Bahçeli, aynı maddeye göre, egemenliğin kullanılmasının hiçbir surette, hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamayacağını bildirdi.
Bahçeli, bunun yanı sıra aynı maddenin, "hiçbir kimse veya organın kaynağını Anayasadan almayan bir devlet yetkisini kullanamayacağını" belirttiğini vurguladı.
Buna göre, iktidarın tüm siyasi ve idari tasarruflarının temelinde Anayasanın yer aldığını ifade eden Bahçeli, şunları kaydetti:
"Anayasada karşılığı bulunmayan, Anayasaya alenen aykırılığı tartışma götürmez bir gerçek olan fiil, karar, icraat, tavır, davranış ve uygulamanın meşruiyetinin sakat olması bir yana suç teşkil edeceği de kuşkusuzdur.
Başbakan ve bakanlardan oluşan hükümet, devletin en üst yönetim kuruluşu olarak otoritesini ve yaptırım gücünü Anayasa ve yasalardan almaktadır. Hükümet gerek işleyiş gerekse de hükmü şahsiyet yönünden hukuka bağlı olmak, faaliyetlerini hukukla sınırlandırmak durumundadır. Bu ihtiyari bir durum olmayıp zorunluluk arz etmektedir. Aksi bir uygulama ise yasa ve anayasayı çiğnemek anlamına gelecektir."
Her şart altında hükümetin, hukukun çizdiği sınırlar dahilinde ve hukuka uygun hareket etmek mecburiyetinde bulunduğunu vurgulayan Bahçeli, "Hukuk kaidelerindeki oynamalar, esnemeler, aşınmalar ve tahribatlar demokrasiyi budayacak, polis devletinin önünü açacaktır" değerlendirmesinde bulundu.
-"Durum çok vahim, çok kritiktir"
Hukuk devletinden verilen ödünlerin, demokrasinin içini boşaltacağını, temsil ve katılımı işlevsiz kılacağını belirten Bahçeli, "Türkiye, hukuksuzluğun kol gezdiği, hukuk devletinin sürekli ağır yaralar aldığı bir süreç ve dönemden geçmektedir" görüşünü savundu.
AK Parti hükümetinin Anayasa ve yasaları rafa kaldırdığını iddia eden Bahçeli, şöyle devam etti:
"Seçilmiş Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, pervasızca anayasayı ihlal etmekte, suç işlemektedir. Yüksek Seçim Kurulunun cumhurbaşkanı seçiminin kesin sonuçlarını açıkladığı tarih 15 Ağustos'tan beri resmen Cumhurbaşkanı olan Erdoğan, Anayasanın 101. maddesine aykırı hareket etmektedir.
Söz konusu madde açık ve anlaşılabilir içeriğe sahiptir. Anayasanın 101. maddesinin son fıkrasına göre, cumhurbaşkanı seçilenin, varsa partisiyle ilişiği kesilecek ve TBMM üyeliği sona erecektir. Artık Erdoğan, 12. Cumhurbaşkanı'dır. 15 Ağustos'tan sonra siyasi faaliyetlere katılması, başbakanlık, parti genel başkanlığı ve milletvekilliği görevlerini uhdesinde taşıması Anayasaya göre imkansız olacaktır. Ancak Erdoğan hala görevlerinden ayrılmayarak, adeta meydan okur gibi parti ve hükümet işleriyle ilgilenmekte, AKP'ye Genel Başkan atamaktadır."
Anayasanın 104. maddesinin cumhurbaşkanının görev ve yetkilerini sıraladığına dikkati çeken Bahçeli, bu çerçevede sayılan görevlerin yanında cumhurbaşkanının devletin başı olduğu, bu sıfatla Türkiye Cumhuriyeti ve Türk milletinin birliğini temsil edeceği, Anayasanın uygulanmasını, devlet organlarının düzenli ve uyumlu çalışmasını gözeteceğinin net olduğunu belirtti.
Cumhurbaşkanının aynı zamanda Anayasanın uygulanmasını gözetmekle sorumlu olduğunu kaydeden Bahçeli, "Fakat Erdoğan halihazırda taşıdığı yüksek görevin ruh, disiplin ve liyakatinden çok uzak olup Anayasayı takmamaktadır. Bu kanunsuzluğun hukuk devletini katlettiği, demokrasiyi zehirlediği meydandadır. Türkiye'de hukuk, bizatihi seçilmiş cumhurbaşkanı ve yandaşları tarafından boğazlanmaktadır. Durum çok vahim, çok kritiktir" iddiasında bulundu.
-"Bu yakın tehlikenin önüne bugünden geçmekle görevliler"
"Anayasa Mahkemesi başta olmak üzere, adalet kurumları yaşanan anayasa felaketine sessiz ve tepkisiz kalmamalıdır" görüşünü savunan Bahçeli, açıklamasında "Her fırsatta konuşan ve değişik meseleler hakkında fikirlerini paylaşan Anayasa Mahkemesi Başkanının suskun ve durgun vaziyette gelişmeleri seyretmesi da anlaşılır gibi değildir" görüşünü aktardı.
Hukuksal boşluğun büyümesi, Anayasanın tamamen geri plana düşmesi durumunda Türkiye'nin toplumsal dirliği, milli birlik ve beraberliğinin çok ciddi düzeyde sarsıntı geçireceğini belirten Bahçeli, "Sorumluluk mevkisinde olan herkes bu yakın tehlikenin önüne bugünden geçmekle görevlidir" görüşünü bildirdi.
-"Hiçbir yetkisi olmadığı halde AKP'yi çekip çeviriyor"
"Öte yandan Erdoğan, başarısız, yetersiz, aciz ve maceracı Dışişleri Bakanını AKP'nin başına konuşlandırarak BOP'un Türkiye cuntasını tam olarak kurmuştur" iddiasında bulunan Bahçeli, şunları kaydetti:
"Anlaşılmaktadır ki BOP'un Türkiye şubesi halen açık ve faaldir. Küresel plan ve projelerin bölgesel düzlemde takip ve temininde tüm gücüyle efor ve enerji sarf eden Dışişleri Bakanının Başbakan olması ülkemiz adına travmadır. 1 Mayıs 2009'dan itibaren Dışişleri Bakanlığı görevini ifa eden Davutoğlu'nun siyasi mazisi felaket, fantezi ve hüsranla anılmaktadır.
Türkiye'yi BOP katarına eklemleyenlerden birisi olan bu şahsiyetin, milli dinamiklerin hilafına hareket etmesi, Türk devletinin imkan, iddia ve yaptırımlarını hiçe sayması sicilinin en karanlık noktalarıdır. Erdoğan hiçbir yetkisi olmadığı halde AKP'yi çekip çevirmekte, kendisinden sonraki siyasi düzen ve tablo için telaşla dizayn yapmaktadır. Ve bu maksatla AKP'ye uzaktan kumanda Genel Başkan yerleştirerek gelecekle ilgili niyetlerini de ele vermektedir. Recep Tayyip Erdoğan, Türk milletinin vermediği bir yetkiyi hukuk anarşisiyle Ahmet Davutoğlu'na lütfetmiş, olağanüstü kongrenin iradesini beklemeden ve çirkince dayatmalarla AKP'ye bostan korkuluğu dikmiştir. Egemenlik Anayasaya tamamen zıt olacak şekilde bir şahsın ve etrafında öbekleşen zümrenin eline geçmiştir."
"AKP'deki oligarşik yapılanmanın Türk milletinin, Türk demokrasisinin ve Türk hukuk sisteminin hayrına olmayacağı kesindir" ifadelerini kullanan Bahçeli, "MHP, yaşanan anayasa cinayetlerine en üst düzeyden tepki vermeyi sürdürecektir. Hiç kimse, milli iradeden ve hukuktan daha büyük değildir. Seçilmiş Cumhurbaşkanı, inat ve ısrarla devam ettirdiği Anayasayı tanımayan tutumuna son vermezse, sonuçlarına elbette katlanacaktır" değerlendirmesinde bulundu.
MHP'nin gelişmeleri çok yakından takip ederek mücadelesini şevk ve heyecanla yürüteceğini belirten Bahçeli, açıklamasını "Bilinsin ki Türkiye, Recep Tayyip Erdoğan'ın mülkü ve keyfi olarak kullanacağı miras malı değildir. Bu ülkede eksik de olsa hukuk vardır, kurallar vardır, teamül ve devlet gelenekleri hala ayaktadır" şeklinde tamamladı.