Katar'da yaşayan Meşal, Anadolu Ajansı'na (AA) konuştu. İsrail'in Gazze'ye yönelik son saldırıları, taraflar arasında Kahire'de gerçekleştirilen ateşkes müzakereleri, Hamas'ın ateşkes şartları ile bölge ülkelerinin süreçteki rolü ve Gazze'deki silahlı direniş gibi çeşitli konularda önemli açıklamalarda bulunan Meşal, AA muhabirinin sorularına şu yanıtları verdi:
-İsrail Başbakanı Netanyahu, "Arap devletlerinin Hamas'ı yalnız bıraktığını" ileri sürdü, ne söylemek istersiniz?
Aziz Türkiye halkına selamlarımla başlamak isterim. Gazze, Kudüs, Batı Şeria ve dünyanın bir çok yerindeki çocukların katilinin başkalarıyla ilgili sözler sarfetmeye hakkı yoktur. İsrail 45 gündür Gazze'de çocukları öldürüyor, yerleşim alanları, camiler, UNRWA okulları ve hastaneleri bombalıyor, bu saldırılarda yaklaşık 10 bin kişi yaralandı, 2 bin kişi öldü. Bunların dörtte biri çocuk, dörtte biri kadın ve yaşlı. İşte gerçek holokost budur. Bu düşman onlarca sene önce Hitler'in yaptığının benzerini yapıyor. Bugün biz gerçek bir Nazizmle karşı karşıyayız. Netanyahu, Amerika'nın terörle mücadele söylemini kendine kılıf edinerek Gazze'ye saldırıyor. Ancak Siyonistlerin oyunu bozuldu, günden güne de kaybediyor. Bu kaybı azaltmak için elinden geleni yapıyor.
Siyonist hareketle aramızda cereyan eden şey bir savaştır. İsrail Gazze'ye saldırdı biz de kendimizi savunuyoruz. Topraklarımızı ve halkımızı savunma hakkımız var. İsraille aramızda imkan farkı olsa da kararlıyız ve galip gelecek olanlar bizleriz. Bizler bu toprakların asıl sahipleriyiz ve onlar ise bize saldıranlar. Siyonist düşman, dünyayı aldatmaya çalışıyor ki bunu daha önce çok yapmıştı. Ama artık bu aldatmacanın sona erme zamanı geldi.
- Bu sözleriniz, Netanyahu'nun "direnişin imkanlarını kırdıklarına" yönelik iddialarını yalanladığınız anlamına mı geliyor?
Tüm savaşlarda kayıp olur. Bizim de kayıp verdiğimiz doğru, çok can kaybı verdik. Netanyahu ise yaptıklarıyla övünmeye çalışıyor lakin yaptığı bir şey yok. Yapabildiği tek şey, çocukları öldürmek, evleri bombalamak, Gazze halkına yaptığı holokost. Önce kuşattılar, sonra aç bıraktılar, şimdi de Amerikan uçakları ve ölümcül silahlarla katlediyorlar. Askeri olarak kaybettiğimiz konusuna gelince, doğrudur kayıplarımız var ancak Kassam Tugaylarının da söylediği gibi bunlar sınırlı. Filistin direnişi tüm askeri kanatlarıyla İsrail'e karşı mücadele vermeye muktedirdir ve bu savaşta inşallah galip gelecektir.
- "Halklar bizimle birlikte"
-Netanyahu'nun, Hamas'ın Arap dostları tarafından terkedildiği yönündeki sözleriyle ilgili neler söyleyeceksiniz?
"Yenmiş Ekin" savaşını takip edenler, Hamas da dahil tüm direniş hareketlerinin İslam ve Arap dünyasından ne kadar geniş destek aldığını gördü. Bazı hükümetler ve devletlerin bizden yana tavır sergilemediğini inkar etmiyoruz ancak halklar bizimle birlikte. Hükümetler, yöneticiler ve Müslümanların çoğu gizli veya açıktan bize verdiği desteği ifade etti. Netanyahu ve İsrail'in yanında duranlar ise azınlıktır. Bunlara karşı yapabileceğimiz bir şey yok. Ümmet bizimle ve direnişin kazandığı başarılarla gurur duyuyor. Başka bir karede olmak isteyenleri Allah affetsin. Yalnız kalan Filistin direnişi değil onlardır.
-İzzeddin Kassam Tugayları, müzakerelere dönüş olmadığını açıkladı. Ancak bu açıklamada detay verilmedi. Mısır'da yeniden müzakere masasına oturulmayacak mı?
Detaylardan uzak olarak, lider kadrosunun pozisyonundan bahsedeyim. Bu Gazze'ye yönelik bir saldırıdır. Bizim bu saldırılara karşı kendimizi savunmamız gerekiyor. Bunu yaptıktan sonra, Filistin halkının taleplerini gerçekleştirmeliyiz. Gazze kuşatmasının kaldırılması başta olmak üzere, tutukluların serbest bırakılması ve sonrasında Filistin direnişinin tüm taleplerinin karşılanması gerekiyor. Bunlar Filistinlilerin talepleridir ve bizler bunu her ortamda ve müzakerede savunuruz. Bu tüm Filistinlilerinin talebidir, ister siyasi ister askeri alanda olsun bizim verdiğimiz savaş budur.
- "Milli birliği sağlamak için görüşmelerimizi yoğunlaştırdık"
-Katar Emiri Şeyh Temim, Mahmud Abbas'la gerçekleştireceğiniz üçlü toplantının ana gündem maddeleri nelerdir?
Sizin de bildiğiniz gibi Filistin hareketleri arasında bir uzlaşı, tavırlarda yakınlaşma var. Bu savaşta da bu açıkça ortaya çıktı. Uzlaşıyı arttırmak, milli birliği sağlamak için görüşmelerimizi yoğunlaştırdık. İnşallah toplantı sonrasında, herkesin arzu ettiği mesajı vereceğiz.
- Görüşeceğiniz başlıklar hakkında daha ayrıntılı bilgi verebilir misiniz?
Asıl konu, uzlaşıyı ve milli beraberliği güçlendirmek. Ulusal meselelerimizde, başlattığımız milli mutabakat prensipleri çerçevesinde işbirliğimizi artırmak istiyoruz.
- İsrail'in, "Filistin yönetimine darbe girişimi içerisinde olan Hamas'a bağlı hücrenin üyelerini göz altına aldığı" yönündeki suçlamalarını nasıl yorumluyorsunuz?
Bunlar yalan ve propagandadan öte bir şey değil. Filistin tarihinde 93 kişiden oluşan hücre görülmemiştir. Askeri olarak hücreler 4-5 kişiden oluşur. Bu 93 kişi ise son 9 ayda tutuklananların sayısının toplamıdır. Bu Batı Şeria'yı tahrik etmek ve milli mutabkata zarar vermek için başvurulan bir yalandır. Bazen bu kişilerin İsrail'e bazen de Filistin yönetimine karşı bir operasyon içinde olduklarını söylüyorlar. Bunlar gerçekle alakası olmayan yalan iddialardır. Filistin kamuoyu ise bu yalanlara kanmaz. Dünyayı ve insanlarımızı aldatamazlar. Biz ne yaptığımızı biliyoruz. Filistin safları içinde İsrail'le yürüttüğümüz bir savaş var. Görüş ayrılıkları bulunsa da, bunların diyalog, iletişim ve siyasi yollarla çözmeye çaba sarfediyoruz.
- "Füze atıldığı iddiası gerçek dışı bir bahane"
-Kahire'deki görüşmelere gelecek olursak. İsrail, heyetini görüşmelerden çektiğini ve Hamas'ın ateşkesi bozduğunu söyledi. Görüşmeler neden bitti? Bu füzeleri kim atıyor?
İsrail iki hataya düştü. İlk olarak, Mısır aracılığıyla gerçekleştirilen görüşmeleri tıkanma noktasına getirdi ve tüm siyasi girişimleri sabote etti. İkinci olarak, bitmesine saatler kala ateşkesi bozdu. Gazze'den İsrail'e füze atıldığını iddia ederek, uluslararası topluma ve Amerika yönetimine yalan söyledi. Bu ortaya atılmış gerçek dışı bir bahanedir. Aslında Gazze'ye saldırı düzenlemeyi planlıyordu. Bugün ortaya çıktığı gibi, bazı yöneticileri öldürebileceğini düşünüyordu. Kassam Tugaylarının Başkomutanı Muhammed Deyf Ebu Halid'i öldürmeye çalıştı. Ancak, başarısız oldu. İsrail yine tek bir şeyde başarılı oldu o da Deyf'in eşi ve çocuğu Ali'yi öldürmek oldu. Sivilleri, çocukları, kadınları, evleri sakinlerinin başına yıkmak, okulları, camileri, hastaneleri, kiliseleri bombalamak İsrail ordusunun meharetidir. Daha önce de ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ve BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun'un ateşkesin sağlandığını ilan etmesinin ardından saldırı düzenlemiş ve askerinin kaçırıldığını iddia etmişti ancak yalan söylediği daha sonra ortaya çıktı. İşte İsrail'in politikası budur; sadece öldürmekle kalmaz yalanlarıyla da herkesi kandırmaya çalışır.
- Müzakere sürecinde İsrail ve Hamas arasında anlaşmaya varıldığı ve imzaların atılacağı yönünde iddialar dile getirildi. Bu haberlerin gerçekliği nedir?
Siyasi müzakerelerde med cezirler yaşanır. Geçtiğimiz son iki hafta içinde, İsrail sahtekarlık, baskı ve şantaj yaptı, Filistin'in direnişin meyvesini toplamaması için çaba sarf etti fakat başarısız oldu. İsrail yönetimi, sahadaki başarısızlığı sonucu iç krizle boğuşuyor. Buradan iki şekilde kurtulmak istiyor. Bunu Filistin'deki sivil halkı öldürerek veya tünelleri bombalayarak, Gazze'nin altyapısını çökerterek başarıymış gibi yansıtmaya çalışıyor. İkinci olarak Filistin'in askeri alandaki direnişini siyasi kazanımlarla taçlandırmasına engel olmak istiyor. Ancak bu girişimler sonuçsuz kaldı. Direniş hareketleri savaş meydanında olduğu gibi siyasi platformlarda da başarı kazanacak. Tüm Filistinlilerin üzerinde anlaştığı taleplerimizden vazgeçmeyeceğiz. Bunların başında, Gazze'ye uygulanan ablukanın kaldırılması yer alıyor. İnşallah yakında işgal ve yerleşim birimleri inşası son bulacak ve Filistin halkı topraklarında barış içinde yaşayacak.
-"Taleplerimizi sağlayacak koşullar oluşmazsa müzakerelerin anlamı kalmaz"
- Mısır arabuluculuğunda yürütülen müzakerelere dönmeye hazır mısınız?
Diyalog, anlaşmaya uzanan araçtır. Dolaylı müzakereler, amaç değil araçtır. Bu bir eğlence veya amaçladığımız gaye değildir. Taleplerimize ulaşmamızı sağlayacak koşullar oluşmazsa müzakerede bulunmanın bir anlamı kalmaz. Bizim için gösterge, düşmanın Filistinlilerin taleplerine karşılık vereceğini görmek olacaktır.
- İsrail'in izlediği bu politikaya rağmen taleplerinizi yerine getireceğinden nasıl emin olacaksınız?
Savaş askeri ve siyasi alanda yürütülür. Bizler siyasi yönetim olarak, dolaylı müzakerelerin ne zaman bir sonuç doğuracağını ne zaman sonuçsuz kalacağını biliyoruz. Ancak siyasi alanda atılacak doğru adımlar sahadaki duruma bağlıdır.
- Son dönemde Mısır'la ilişkilerinizin yaşanan olaylardan etkilendiği görülüyor. Mısır'ın yürüttüğü arabuluculuk rolünün Hamas'la ilişkileri iyileştirdiğini söyleyebilir miyiz?
Daha önceden de belirttiğimiz gibi, bizler Mısır'ın veya herhangi bir Arap ülkesinin iç meselesine müdahil olmayız. Bölgedeki ve dünyadaki birçok partiyle ilişkilerimiz var ancak hiçbir iç meseleye müdahil olmayız. Mısır'ın teklifini reddetmemize rağmen, Mısır'ın rolünü reddetmedik, Filistin davasının çıkarı için tüm ümmetle iyi ilişkiler kurmak niyetindeyiz.
- "Direnişin silahsızlandırılması konusu kabul edilemez"
- Müzakerelerde direniş gruplarının silahsızlandrılması ve Refah Sınır Kapısı'nın açılması konusunun gündeme alındığı ne derece doğru?
İsrail ile yürüttüğümüz dolaylı müzakerelerde Refah sınır kapısı gündeme getirilmedi. Bu Mısır'la Filistin arasında olan bir meseledir. Biz bunu Mısır ve aramızda gündeme getirdik. Bu doğal bir şeydir. Refah sınır kapısının açılması gerekir. Biz tüm dünya ülkelerinde olduğu gibi sınır kapısının açılmasını istiyoruz. Bunu Gazze Batı Şeria'dan ayrıldığı için değil, kardeş ülkeler arasındaki sınır kapıları açık tutulması gerektiği için istiyoruz. Direnişin silahsızlandırılması konusu ise kesinlikle kabul edilemez.
- Teklif edildi mi?
İsrail talep etti. Müzakerelerde gündeme alınmasını reddettik. İsrail talep etti ve ancak biz bunun gündeme alınmasını bile kabul etmiyoruz.
- "Türk halkına ve yönetimine teşekkür ediyoruz"
- Türkiye'nin Filistin davası ve son yaşanan olaylar karşısındaki pozisyonunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Türkiye'nin pozisyonu hem hükümet hem halk bazında her zaman farklı olmuştur. Türkiye'nin Filistin halkı için yaptığı cömert fedakarlıklar var. Bu fedakarlıklar, Filistin halkı ve tüm Arap Müslüman devletler tarafından takdir ediliyor. Mavi Marmara'daki dokuz şehidi unutmadık. Türkiye gerek devlet erkanı, yetkilileri, halkı ve basın yayın organlarıyla iz bırakan işler yapıyor ve biz bunu takdir ediyoruz. Son yaşanan savaşta Türkiye, seçimlerle meşgul olmasına rağmen, siyasi, manevi ve toplumsal desteğini esirgemedi. Savaş sırasında ve ateşkes zamanlarında özel olarak insani yardımlarıyla yanımızda oldu. Son cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanan Sayın Başbakan Erdoğan Bey'le görüştüm ve kendisini tebrik ettim. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu Bey'le görüştüm, yoğun bir görüşme ve işbirliğimiz oldu. Türkiye'nin pozisyonunu önemsiyoruz ve Türk halkına ve yönetimine teşekkür ediyoruz.
- İsrail'in sürekli olarak Hamas'ı desteklemekle suçladığı Katarla ilişkilerinizi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Katar ve Hamas arasındaki ilişki geçmişe dayanıyor. Hamas'ın Arap ve İslam dünyası devletleriyle geniş ilişki ağı var. Hiç kimse de bundan gocunmuyor. Katar halkı ve yönetiminin resmi pozisyonunu ve Katar yönetiminin Filistin davasına sunduğu desteği takdir ediyoruz. Ancak Katar sadece Hamas'ı değil, Filistin halkının genelini destekliyor. Bir önceki Emir, şimdiki Emir'in, Gazze'ye gerçekleştirdikleri ziyaretler, Gazze'nin yeniden imarında üstlendikleri rol, Filistin'den yana tavır sergilemeleri, Filistin güçleri için burada bir çok toplantıya evsahipliği yapmaları ve 2008-2009'daki son savaşta düzenlenen Gazze zirvesi Katar için tarihi bir onurdur. Katar'a tüm bunlar için ancak teşekkür edilebilir. İsrail'in bu yöndeki ithamları ise Katar için bir gurur vesilesidir ve Katar'ın pozisyonundaki doğruluğun göstergesidir.
-Gazze'de UNIFIL benzeri bir gücü kabul eder misiniz?
Uluslararası güçler ancak bağımsız devletler arasındaki çatışmalarda işe yarayabilir. Ancak Filistin halkı gibi işgal altında yaşayan bir toplumda düşmanını altetmek, yerleşim, işgal ve saldırılarının durdurulması gerekiyorsa, durdurulacak taraf İsrail olmalıdır. Batı Şeria ve Gazze'deki Filistin halkı, zaten işgal altında ve uluslararası toplumun yardımına ihtiyacı var. Bu yüzden, Filistin halkı uluslararası toplumun yanında durduğunu, caninin elini bu eylemlerden alıkoyduğunu görmek istiyor.
- "Direniş devam edecek"
- Son gelişmeler ışığında uzun dönem devam edecek bir savaşa hazır mısınız?
Bizim stratejimiz savaşı devam ettirmek değil. Savaşlar, devletler arasında olur. Bizler direniş hareketleriyiz. Filistin direniş grupları vatanlarını bağımsızlığa kavuşturması için mücadele eden direniş hareketleridir. İsrail ise baskı, saldırı, hapis, ölüm, evleri yıkma, savaş uçakları, topçu saldırıları, seyreltilmiş uranyum kullanarak bizim üzerimizde devletler arasında cereyan eden savaş şekillerini deniyor. Bizim ise kendimizi savunmaktan başka şeyimiz yok. Fakat Filistin halkı mütevazi imkanlarıyla ve savaş meydanındaki kararlığıyla çok şey kazandı. Bizden tüm bu savaşı durdurmamızı istiyorlar. Bugüne kadar kararlılığımızı koruduk ve inşallah galip geleceğiz. Kendimizi ve zihinlerimizi işgale karşı direniş savaşına hazırladık. Bize savaş açılırsa, kendimizi savunacağız. En doğru tabirle, vatanı müdafaa savaşı veriyoruz. Bizler bağımsız oluşumlar değiliz. İşgal altında bir halkız ve işgalci bir ülkeyle savaşıyoruz.
- O halde uzun sürecek bir savaşa girmeye hazırsınız?
Bu soruya Filistin tarihine bakılarak cevap verebiliriz. Halkımız 1948'den bu yana İsrail'e karşı mücadele ediyor. Öncesinde de İngiltere mandasına karşı mücadele etmişti. Filistin halkı yüz yıldan bu yana kendini ve toprağını korumak için savaşıyor. Yüz yıldır savaşanlar bir kaç ay ya da bir kaç sene de yorulmaz.
- İran'la ilişkileriniz nasıl, İran'ın size füze sağladığı iddiası doğru mudur?
Geçmişte, İran'ın bizi desteklediği şüphesiz biliniyor. Ancak, herkesin de bildiği gibi son yıllarda, ilişkide farklı bir boyuta geçtik. İlişkimiz kesilmedi ancak durumu değişti. Bu istisnai durumda, Filistin direniş hareketi kendi kendine silahlanmanın yollarını aradı. Genel eğilim, Gazze içinde üretim yapmak ve İran kaynaklarına bağımlı kalmamaktı. İran bizi geçmişte finansal ve askeri olarak destekledi. Geçmişteki desteklerini takdir ediyoruz, bizi destekleyenleri unutmayız.
-Suriye krizine ilişkin Hamas'ın duruşu nedir?
Yeni bir gelişme yok. Suriye'nin iç işlerine karışmıyoruz. Bizim Suriye'ye müdahil olduğumuz yönünde haberler çıktı ancak bunlar doğru değil. Krize dahil olmadan pozisyonumuzu açıkladık. Biz talep edildiğinde görüşümüzü belirtiriz, daha fazlası değil. Bizler siyasi, ahlaki ve ilkesel açıdan halkların taleplerinden yanayız. Ne Suriye, ne Mısır ne de Irak'ta herhangi bir krize taraf olmayız. Biz daima halklardan ve hürriyetten yanayız.
-Son yaşanan gelişmelerden sonra bölgenin durumunu nasıl görüyorsunuz?
Bölge şüphesiz ki hareket eden kumlar gibi. Sancıların, zorlukların, yaşandığı dönüşümler var. Med cezirler yaşanıyor. Arap ve İslam dünyasındaki stratejik dönüşümler, kendi rengini bulup, vaad dolu bir geleceğe yönelmeye çalışıyor. İçeride ve dışarıda karşılaşılan engeller kafa karışıklığına neden olabilir ama bu trenin gidişini engelleyemez. Ulusların bu dönüşümünün kanın artık akmadığı, barış içinde ve Filistin davasının köşetaşı olarak kaldığı yeni bir döneme açılmasını temenni ediyoruz.
- "Hizbullah'tan destek talep etmedik"
- Hizbullah'tan kuzey cephesine destek vermesi için talepte bulundunuz mu? Savaş devam ederse işbirliği yapar mısınız?
Bu söylentinin doğruluğu yok. Biz böyle birşey talep etmedik. Bu bizim İsrail saldırılarına karşı kendimizi savunduğumuz ilk savaş değil. Bu, altı seneden daha kısa bir zaman içinde İsrail'in Gazze'ye saldırdığı üçüncü savaş. Biz Allah-u Teala ve kendimize güveniyoruz. Biz tüm ümmetin içinde bulunduğu durumu biliyoruz. Herkesin kendine özel bir durumu var. Devletler ve ümmet içindeki hareketlerle iletişimimize gelince, Hizbullah da dahil ayrılığa düştüğümüz ya da ittifak ettiğimiz konular gruplar mevcut.
- "Filistin meselesi, Arap dünyasının bilincinde ilk sıradadır"
-Filistin davasının Arap dünyasının en temel meselesi olarak kaldığını düşünüyor musunuz?
Filistin meselesi, Arap dünyasının ortak bilincinde birinci sıradadır öyle kalmaya da devam edecek. Ümmetin kendi iç meseleleriyle meşgul oluşu, onu merkezdeki davasından uzaklaştırmaz. Bunun ispatı da, İsrail'in Gazze'ye saldırdığı her defasında dünya halklarının kendi iç meselelerini unutup Filistin davasına yönelmesi ve gerçek duygularını ortaya çıkarmalıdır. Bazı siyasi grupların veya medyanın, dünyevi amaçları olabilir ancak bunların sayısı sınırlıdır. Bunlar Filistin'i akıl ve vicdanlarında yaşatan Arap ve İslam ümmetinin kollektif duruşunu temsil etmiyor. Son savaşta, ümmetin gurur ve takdir ile daha önce görülmemiş şekilde Filistin direnişini desteklemesi bunun en büyük delilidir.
-Arap dünyasının resmi tavrı hakkında ne dersiniz?
Arap dünyasının Filistin meselesi konusunda tavrı biririnden farklı, direnişi destekleyen de var, direnen, azıyla yetinen, büyük destek veren ya da sırtını dönen de var. Bizi destekleyenleri Allah mükafatlandırsın. Bundan geri duranı da Allah affetsin.
- Mısır, mevcut görüşmelerde İsrail tarafının yanında mı yer aldı?
Bu konuda konuşmaya gerek yok.
- Son olarak Gazze halkına, İsraillilere ve Tük halkına söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Gazze halkına, "Davanızda haklısınız ve Allah'ın izniyle galip geleceksiniz. Gazze ümmetin övünç kaynağı ve baştacıdır. Gazze'de, İsrail işgaline karşı gösterilen direniş, ılımlı ve merkezci düşünce yapısı ve tüm dünyaya açık siyasi akıl arasında denge kurulması örnek alınacak bir model ortaya koydu" diyorum.
İsrail halkına gelince, "Liderleriniz sizi tehlikeye atıyor. Kaba kuvvet tarihi gerçekleri değiştirmez, saldırganları hak sahibi yapmaz ve hak sahibi olanları mağlup edemez. Filistin halkı hakkına ve topraklarına sahip çıkmakta ve ambargonun kaldırılması için mücadele vermektedir. Öncelikli isteği de işgalin ve yerleşim birimleri inşasının sona ermesidir. İsrail bunu idrak edemezse boşa zaman harcamış ve kendi kendini kandırmış olacak."
Türk halkına ise selamımızı ve minnetimizi gönderiyoruz. "Filistin yönetimi ve halkı, Türk halkını unutmaz. Sizleri takdir ediyor ve teşekkürlerimizi sunuyoruz. Allah-u Teala, Gazze halkına yardım edenlerin, Filistin direnişinin yanında yer alanların sevaplarını boşa çıkarmayacaktır. Hakkın yanında yer alanlara Allah yardım edecektir. Filistin davasının yanında yer alanlar bedel ödese bile hak ettiklerini fazlasıyla alacaktır."