Bir afet anında kesintisiz görev yapabilme olanağı sunacak Bölgesel Deprem ve Tsunami İzleme-Değerlendirme Merkezi (BDTIDM) düzenlenen törenle açıldı.
Törende konuşan Erdik, Kandilli Rasathanesi'nin belirlediği yıllık deprem sayısının yaklaşık 25, 26 bin civarında, 1999 depreminde bu sayının 3,4 bin civarında olduğunu aktardı.
Erdik, en önemli çalışmalarından birinin Marmara ve İstanbul'da yapıldığını kaydederek şunları söyledi:
"Biliyorsunuz burada büyük bir fay hattı var. Bu fayda deprem beklentisi içindeyiz. Bunun için de İstanbul'un hazır olması lazım. Bugün size şunu açıklıkla söyleyebilirim. İstanbul ve Marmara'daki depremle ilgili bilgi birikimleri, dünyadaki her bir kentten çok daha iyidir. Belki bizimle biraz yarışabilecek Tokyo vardır. Bunun dışında İstanbulla bilgi birikimi açısından baş edebilecek başka bir ülke veya şehir olduğunu sanmıyorum."
Erdik, bu kapsamda Marmara Bölgesi'nde çalıştıklarını kaydederek, "İstanbul'daki en önemli çalışmalarımızdan bir tanesi de tüm Marmara için düşündüğümüz erken uyarı sistemidir. Bunu kullanan en önemli kurumlarımızdan bir tanesi İGDAŞ'tır" dedi.
- "5 cami ve 1 müzeyi izliyoruz"
Tüm Türkiye'de olası bir depremden sonra yerine koyulamayacak 2 unsur bulunduğunu belirten Erdik, "Bunlar can kaybı ile tarihi ve kültürel mirasımız. Tarihi ve kültürel mirasımızı da aynen canlarımız gibi muhafaza etmek durumundayız. Bu nedenle 5 camimize ve bir müzemize deprem kayıt izleme cihazları yerleştirilmiştir. Burada değil deprem en küçük bir çatlaktan bile haberimiz olur" dedi.
Erdik, aynı zamanda İstanbul'daki Boğaziçi ve Fatih Sultan Mehmet köprülerini de izlediklerine işaret ederek, bunların yanında yüksek binaları, 128 kanallı bir sistemle donatılarak Marmaray'ı da izlediklerini aktardı.
Yüksek Hızlı Tren hattı için de erken uyarı projesini tamamladıklarını kaydeden Erdik, "YHT için deprem çok önemli. Deprem sırasında YHT yavaşlamazsa raydan çıkabilir" diye konuştu.
- Deprem ve tsunami izleme merkezi
Erdik, "Merkezin esas görevlerinden biri Doğu Akdeniz bölgesinde meydana gelecek olan tsunami olayları hakkında bölge ülkelerine erken ve doğru bilgi sağlamak, erken uyarı sinyali vermektir" dedi.
Ama aynı zamanda deprem algılama sistemini de tüm bölgeye yaydıklarını kaydeden Erdik, "Bu açıdan gerek komşu ülkelerde gerekse ülkemizde olan depremler hakkında en doğru ve hızlı ve bilgiyi anında vermeye çalışıyoruz" diye konuştu.
Erdik, deprem ve tsunami izleme merkezinin teknolojiyle donatıldığını ifade ederek, merkezin yaklaşık 1000 istasyondan canlı olarak bilgi toplayıp, değerlendirebilecek kapasiteye sahip olduğunu anlattı.
Aynı zamanda binanın yeşil bina olarak tasarlandığını dile getiren Erdik, "Kendi otonom elektrik sistemi var. Deprem sonrasında devamlı faaliyeti olacak. Binanın altında deprem yalıtım sistemi vardır. Yani bir deprem sırasında deprem hareketleri binaya ulaşmayacaktır. Zemin sallanacak fakat bina sabit duracaktır. Bu da burada çalışan teknisyen arkadaşlarımızın ve cihazların emniyetli bir şekilde görevlerine devam etmesini sağlayacaktır" diye konuştu.
- "Türkiye'nin geçmişinde tsunami var"
Erdik, tsunaminin önemli konulardan biri olduğunu, Türkiye'nin özellikle son 2 bin yıldan bu yana büyük tsunami olaylarına maruz kaldığını ifade ederek, şöyle devam etti:
"Hatta 1509 depreminde İstanbul'da meydana gelen tsunaminin surları bile aştığı söylenir. Tsunamiler daha çok deprem sonrasında meydana gelecek heyelanlardan kaynaklanıyor. Ama bugün bölgenin önemli tsunami kaynakları özellikle Girit'in güneyindeki dalma batma zonudur. Buradan kaynaklanacak bir tsunami Türkiye'nin Gökova Körfezi'ni, Kıbrıs'ı, Lübnan'ı ve Libya'yı etkileyecek durumdadır. Bizim görevimiz aslında büyük deprem oluşumlarını denizde takip edip, arkasından gerekli durumlarda tsunami sinyallerini, ihbarlarını ve bilgilerini sağlamaktır."
- "İstanbul'da deprem ihtimali yüksek"
Erdik, bir gazetecinin "Bazı deprem uzmanları İstanbul için bir senaryodan bahsediyor. Bir dakika sürecek 7.6 şiddetinde bir deprem. Bu tür bir olasılık var mı?" sorusuna, "Tabii hepimiz istiyoruz öyle bir deprem olmamasını ama İstanbul'da depremin ihtimali yüksek. Yüksek ihtimal dediğim yıllık ihtimali yüzde 2,3 mertebesindedir. Bu ihtimalde deprem tehlikesine maruz iki diğer kent Tokyo ve San Francisco'dur. Deprem için herhangi bir zaman vermemiz söz konusu değil. Sadece ihtimallerle konuşuyoruz. Böyle bir deprem olduğu zaman İstanbul'daki binalardan yaklaşık 30 binin ağır hasar göreceğini ve yıkılacağını tahmin ediyoruz. Can kaybı da buna benzer ölçülerde olacaktır maalesef" yanıtını verdi.
- "Depremin olacağını gaz çıksa da çıkmasa da biliyoruz"
Bir başka gazetecinin "Marmara Denizi'nde gaz çıkışı oluyor. Özellikle metan gazı. Bu olumlu mu, olumsuz mu bir şeydir? Metan gazı çıkışı ne kadar seviye sonra bir deprem habercisi olabilir?" sorusu üzerine de Erdik, Marmara Denizi'nde gaz çıkışının yıllardır bilinen bir şey olduğunu ve bölgede 1999 depreminden sonra yoğun olarak gözlendiğini aktardı.
Erdik, deniz dibindeki gaz çıkışlarını devamlı takip ettiklerini belirterek, şunları kaydetti:
"Bilinmeyen, yeni bir şey değildir. Olumlu veya olumsuz yani. Orada gaz çıkışı olduğunu biliyoruz. Gaz çıkışı oluyor diye deprem olacak şeklinde bir şey söylemeye lüzum yok. Depremin olacağını gaz çıksa da çıkmasa da biliyoruz zaten. İstanbul'daki deprem ihtimalini artıran veya eksilten bir şey değildir, bir gaz çıkışıdır. İstanbul'daki deprem ihtimalini biz metan gazı çıkışına bağlı olarak vermiyoruz. İstanbul'daki deprem ihtimali yıllık yüzde 2, 3 mertebesindedir. Gaz çıkışı az da olsa, çokta olsa bu ihtimali etkilemiyor."
- "İstatistiki olarak deprem sayılarında bir artış yoktur"
Yer hareketlerinin çok arttığının söylendiğine işaret edilmesi üzerine Erdik, bugün İstanbul'da Marmara civarındaki cihaz donanımının dünyanın her yerinin üstünde olduğunu söyledi.
Erdik, cihaz donanımı artırıldığında da ister istemez çok küçük depremlerin yakalandığını vurgulayarak, "Medyanın duyarlılığı çok arttı. Artık çok küçük depremler bile medyada haber olabiliyor, o da sanal bir yargı yaratıyor, 'deprem arttı' şeklinde. İstatistiki olarak deprem sayılarında bir artış yoktur yıllar bazında" dedi.
Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Gülay Barbarosoğlu da, "17 Ağustos'tan bu yana Türkiye'nin bağrına ateş düşmüştür. Bir felaketle karşı karşıya geldik ancak ülkemizden kilometrelerce uzakta bir ülkede, 2004 aralık ayında Endonezya'nın Sumatra adasında açıkta olan bir depremin yarattığı tsunami ile yüz binlerce insan hayatını kaybetti" diye konuştu.
Türkiye'nin de o tarihten itibaren tsunami gerçeği ile tanıştığını aktaran Barbarosoğlu, "Bugün açılışını yaptığımız merkezin içinde iki kelime var. Deprem ve tsunami. Bu nedenle tsunami ve deprem izleme merkezi bir Türkiye projesidir" dedi.
Açılışta, Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Ulusal Deprem İzleme Merkezi (UDİM) Müdürü Doğan Kalafat da Girit'in güneyinde meydana gelen bir depremin nasıl tsunami oluşturduğunu simülasyon eşliğinde gösterdi.
Törende, konuşmaların ardından kurdele kesilerek merkezin açılışı yapıldı.
Bölgesel Deprem ve Tsunami İzleme-Değerlendirme Merkezi yeni operasyon binası ile deprem esnasında yangın, elektrik güvenliği, internet erişimi ve bölgesel haberleşme konusunda kesintisiz ve yüksek kapasiteye sahip olarak tasarlandı. Her türlü risk düşünülerek dizayn edilen bina bir afet anında kesintisiz görev yapabilme olanağı sunacak.