Osmanlı İmparatorluğu hanedanının kıyafetlerini diken Karakapıcı ailesinin son ferdi Şanlıurfa'da yaşayan Sezai Karakapıcı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ailesinin 6 kuşaktır terzilik yaptığını ve soylarının Fatih Sultan Mehmed dönemine dayandığını söyledi.
Terzilik alanında sarayın güvenini kazanan Karakapıcı ailesinin yaklaşık 400 yıl önce öşür toplamak için İstanbul'dan Şanlıurfa'ya yerleştiğini belirten Karakapıcı, dedelerinin Şanlıurfa'da topladıkları vergiyi saraya gönderdiğini anlattı.
Bu yıllarda ailenin bir kısmının İstanbul'da bir kısmının Üsküp'te kaldığını dile getiren Karakapıcı, "Beylerbeyi Sarayı'nın arkasında ailemize ait 100 dönümlük arazimizin tapuları evimizin en güzel yerinde saklanmaktadır" dedi.
Çocuk yaşlarda terzilik öğrendiği ustası ve babası İsmail Karakapıcı'ya Halep'te dönemin paşası tarafından hediye edilen makası kullandığını kaydeden Karakapıcı, Şanlıurfa'daki Gümrük Han'da baba dede yadigarı mesleğini zevkle ve şerefiyle sürdürmeye devam ettiğini aktardı.
Manto, pardösü, takım elbise, ceket, yelek dikimlerinde hala tarihi emanet makası kullandığını belirten 60 yıllık terzi Karakapıcı, şöyle devam etti:
"En fazla bir haftada tek provayla kıyafet dikiyorum. Mesleği yapmama vesile olan atalarım Fatih Sultan Mehmed, Kanuni Sultan Süleyman, Abdülhamid Han, Abdülmecid Han'a kıyafet dikme onuruna erişmiş. Ben de hemşehrimiz olan moda tasarımcısı Faruk Saraç'ın babası Müslüm beye ve ailesi fertlerine çok sayıda kıyafetler diktim. İstanbul'a kıyafet konusundaki yenilikleri takip etmek için sık sık gelirim. Modayı takip etmeme rağmen bu dönemdeki hazır konfeksiyon ürünü giyim tarzını ve bu önemli mesleğin geldiği noktayı beğenmiyorum. Çünkü yeni kıyafetlerde emek değil, makinelerin seri üretimi söz konusu. Bazı meslektaşlarımın müşterilerine ve ustalarına karşı en büyük eksikleri saygılı olmamaları. Bizim zamanımızda çıraklar ustalarının gözüne terbiyeden dolayı bakamazlardı.
Babamın terzilik yapmaya başladığı andan şu ana kadar tüm müşterilerimizin beden ölçüleri ve ne aldıklarının tek tek notları dükkandaki defterimizde kayıtlıdır. O kayıtlara göre bazı ailelerin ölçülerini almadan siparişle hala kıyafetler dikiyorum. O ailenin bütün fertlerinin boy, kilo ölçüleri, ailenin diğer fertlerinin ölçüleri hakkında büyük ip uçları veriyor. Buna göre kıyafetlerimi tasarlarım ve bu özel mesleği keyifle yerine getiriyorum."
- "Sarayın son terzisi olmak hem çok onurlu verici hem de çok üzücü"
Babası İsmail Karakapıcı'nın yanında terzilik geleneğini sürdürmek için 12 yaşında çırak olarak işe başlayan Sezai Karakapıcı, kendisinden sonra aile fertlerinden kimsenin terzilik yapmayacağını ifade ederek, buna çok üzüldüğünü söyledi.
Karakapıcı, "Bu değerli meslek maalesef benimle beraber son bulacak. Sarayın son terzisi olmak hem çok onur verici hem de çok üzücü. Çırak olarak başladığım ve 60 yıl sürdürdüğüm mesleğimde öğrendiklerimi, tecrübelerimi bizden sonraki nesile aktaramayacağım için çok üzgünüm. Maalesef yeni nesil, bu sabır ve güven gerektiren mesleği yapmaktan kaçıyor" şeklinde konuştu.
Tasarımları Merve İlbak Tahmaz tarafından yapılan ekimde düzenlenecek "Sarayın Terzisi-Osmanlı" defilesinde sunulacak 30 parça kıyafetin konsept danışmanlığını ve dikimini üstlendiğini belirten Sezai Karakapıcı, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Osmanlı İmparatorluğu'nun bütün izlerini hem taşıyor hem benimsiyorum. Halen nereli olduğumu soranlara gururlanarak 'Osmanlıyım' derim. Çünkü ben Osmanlı kültürü ile yaşayan ve o kültürle ölmek isteyen bir aileye mensubum. Şanlıurfa'dan İstanbul'a ziyarete geldiğim zaman torunlarım ve çocuklarıma sarayları, türbeleri ve camileri gezdirip, Osmanlı kültürünü anlatmaya çalışıyorum. Dedelerimiz şanlı atalarımıza hizmet etme şerefinde bulunmuşlardır. Ben de kültürümüzün ana mimarı olan Osmanlı adına 'Sarayın Terzisi-Osmanlı' defilesi için bugüne kadar tecrübe edindiğim tüm bilgileri aktaracağım. Ben dikim olarak Osmanlı'nın giyim tarzını benimsemiş bir terziyim. Umarım bu projede, bir nebze de olsa atalarımıza hizmet etme ve bunları sergileme şansına sahip olurum."