Alkış, derneğin Gaziantep Şubesi'nde düzenlediği basın toplantısında, Suriyelilerin ülkelerindeki iç savaştan kaçarak, canlarını kurtarabilmek amacıyla Türkiye'ye sığındıklarını anımsattı.
Hiç kimsenin yaşadığı toprakları, evini, barkını, işini, çoluk çocuğunu, akrabalarını terk ederek, bir başka yerde sefalet içinde yaşamayı kendi isteğiyle seçemeyeceğini vurgulayan Alkış, "Suriyeliler sığındıkları Gaziantep gibi yerleşim merkezlerinde barınacak bir yer bulmakta büyük sıkıntı çekmişler, uygun olup olmamasına bakmaksızın bulabildikleri yerlere yerleşmek zorunda kalmışlardır. Yeterli konut bulunmadığından garaj, dükkan, bodrum, ambar, çatı arası gibi yerlere sığınmışlardır. Bunları bulamayıp sokakta, parkta kalanlar da olmuştur" diye konuştu.
Alkış, bir zamanlar Gaziantep'in Halep'in ilçesi olduğunu, iki tarafta yaşayanların aynı halkın, aynı kültürün, aynı dinin ve aynı devletin mensupları olduğunu ifade ederek şöyle devam etti:
"Kimsenin birbirine karşı bencillik, kıskançlık, düşmanlık, tahammülsüzlük göstermeye hakkı yoktur. Herkes birbirini sevmek, birbirine yardım etmekle yükümlüdür. Her toplumda iyiler olduğu gibi kötü işler yapanlar, suç işleyenler de vardır. Nasıl ki; içimizdeki suçlular yüzünden bizler cezalandırılmıyorsak, Suriyelilerin içindeki suçlular yüzünden de onların hepsini cezalandırma hakkına kimse sahip değildir. Suriye yönetiminin zulmettiği, öldürdüğü, evlerini başlarına yıktığı, yoksulluğa ve sefalete mahkum ettiği insanlara bir darbe de biz vurmamalıyız. Zalim Beşşar Esed'in suç ortağı olmamalı, Türkiye'yi de Suriye'ye çevirmek isteyenlere alet olmamalıyız."
Dernek olarak hukukçu, ilahiyatçı, sosyolog, psikolog ve eğitimcilerin de içinde yer aldığı bir ekiple sorunların tespiti ve çözüm önerilerinde bulunmak amacıyla Gaziantep'teki Suriyelilerle ilgili kapsamlı bir çalışma başlattıklarını anlatan Alkış, çalışmayı tamamlanmasının ardından kamuoyuyla paylaşacaklarını sözlerine ekledi.
Basın açıklamasına, aralarından Ensar Vakfı ve bazı sivil toplum kuruluşları da destek verdi.