Birlikten yapılan açıklamada, üst üste yaşanan kazalar nedeniyle kentlerde yolcu taşımacılığı yapan otobüs ulaşım sisteminin kamuoyunda haklı olarak sorgulandığı ancak bu süreçte ortaya konan iddia, görüş, savunma ve suçlamaların kent içi otobüs ulaşım sistemiyle ilgili gerçeklerin yeterince bilinmediğini gösterdiği aktarıldı.
En büyük otobüs filosunun bulunduğu İstanbul'da, sorun ve kazaların ön plana çıktığı, kent içi otobüs ulaşım sistemindeki rekabet, yanlış, uygulama farklılıklarının yarattığı bu tablonun kazaların oluşumundaki gerçek sorumlu olduğu aktarılan açıklamada, kentlerdeki mevcut otobüs ulaşım sistemi oluşumunun kurumsal bir yapıdan uzak, tamamen bireysel işletmeciliğe yönelik yürütüldüğü anlatıldı.
Türkiye genelinde 20 bin özel halk otobüsünün, her gün İstanbul'da 1,5 milyon, Türkiye'de 8 milyon kentliye ulaşım hizmeti sunduğu bildirilen açıklamada, belediyelerin kent içi ulaşımda toplu taşıma hizmetini kendi işletmeleriyle yerine getirdiği gibi özel kişi ve kuruluşlara ihale, sözleşme, yönetmelik ve yönerge gibi düzenlemeler çerçevesinde de yaptırdığı belirtildi.
Açıklamada, özel halk otobüslerinin bütünleşik tarife ve elektronik bilet uygulamalarına adapte olarak sistemin parçası olmayı tercih ettiği, özel sektör esnekliğiyle bankacılık ve otomotiv alanlarında işbirliği sağlandığı, yaratılan dolaylı ve doğrudan istihdamla da ekonominin önemli bir bileşeni olarak her türlü vergi mükellefiyeti ve SGK yükümlülüklerinin yerine getirildiği iletildi.
Toplu taşıma hizmeti karşılığı sağlanan kazancın bir bölümünün kent yönetimlerine bırakıldığı bilgisi verilen açıklamada, yatırım maliyeti olarak bakıldığında, özel halk otobüsü filosunun değerinin 5 milyar lira olarak gözüktüğü kaydedildi.
TÖHOB tarafından 81 il merkezinde yapılan araştırmaya göre, belediye otobüs işletmesi filosunun 7 bin 337, belediyelerin denetiminde hizmet veren özel halk otobüsü filosunun 12 bin 39 olduğu belirtilen açıklamada, şu bilgilere yer verildi:
"Türkiye kentlerinde 20 bin özel halk otobüsü ile yıllık 3 milyar yolcu taşınmakta, günlük 1,5 milyon kilometre, yıllık 540 milyon kilometre yol kat edilmektedir. Özel halk otobüsü yolculuklarının yüzde 20'si ücretsiz, yüzde 45'i indirimli, yüzde 35'i tam ücretle gerçekleşmektedir.
Özel halk otobüsü işletmeciliğinde ücretsiz yolculukların oranının yüzde 20'lere çıkması ile gelir gider dengesi ciddi anlamda zedelenmiştir. İşletmeciliğin kaliteli, konforlu ve güvenli bir şekilde sürdürülebilmesi için yolcu taşıma tarifesinin gerçek maliyetlere göre belirlenmesi gerekmektedir. Ancak merkezi ve yerel yönetimin sosyal politikaları nedeniyle bu mümkün olamamaktadır. Dolayısıyla kaliteli, konforlu, güvenli bir taşımacılık hizmeti beklenen özel halk otobüsü işletmeciliği gerçekleşen yatırımın karşılığı geliri sağlamakta zorlanmaktadır. Bu da sektörün gelişimi yolunda engel oluşturmaktadır."
- "Aynı hatlarda araçlar birbirinin üzerine binmiştir"
Açıklamada, özel halk otobüsü işletmeciliğinin karşılaştığı sorunlar, kaliteli, konforlu, güvenli bir otobüs ulaşım sisteminin tesisi amacıyla belirlenen hedeflerin değişik dönemlerde merkezi ve yerel yönetim makamlarına iletildiği belirtildi.
Bu konuların 15 Şubat'ta İstanbul'daki bir toplantıda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a iletildiği hatırlatılan açıklamada, ancak 2-3 ay süren idari ve mali iyileştirme çabalarının bürokrasi engeliyle karşılaştığı ve çözüm gerçekleşmediği kaydedildi.
Açıklamada, şu değerlendirmelere yer verildi:
"Otobüs satın almadaki güçlükler, bilet gelirlerinin düşük, işletme maliyetlerinin yüksek olması nedeniyle belediyeler, otobüs işletmeciliği hizmetini özel halk otobüsü modeliyle özel sektörün üzerine bırakmış, bu amaçla yapılan ihalelerle de gelir sağlama hedefini ön plana çıkarmışlardır. İstanbul'da da benzeri uygulama gerçekleşmiş, 2 bin 159 özel halk otobüsü filosunun yanı sıra 937 otobüslük İstanbul Otobüs İşletmeleri AŞ devreye sokulmuştur. Kamuoyuna da bu uygulama İETT ve özel halk otobüsü sistemindeki olumsuzlukların giderilmesi olarak sunulmuştur. Bu ortamda İETT, özel halk otobüsü ve Otobüs AŞ araçları aynı sistemde farklı otoriteler olarak hizmet sunmaya başlamıştır. Sefer aralıkları doğal olarak 5 dakikaya inmiş ve aynı hatlarda araçlar birbirinin üzerine binmiştir. Göreceli sağlanan ferahlık aslında bir tıkanıklığın ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bütün bu sıralananlar bir özel halk otobüsünde 4 yolcunun yanarak hayatını kaybetmiş olmasının, arka arkaya gerçekleşen çeşitli kazalarda yaralananların bahanesi veya savunması olarak değerlendirilmemelidir. Dikkat edilirse son aylardaki otobüs kazalarında özel halk otobüsleri de model olarak öne sürülen Otobüs AŞ araçları da belediye otobüsleri de söz konusudur. Kazaya karışan otobüslerin arasında eski ve yeni model otobüsler de bulunmaktadır. Bu gerçekten hareket edildiğinde sorun şoför-sürücü davranışlarında ve otobüsün teknik özelliklerinde düğümlenmektedir."
- "Kent içi ulaşım sistemleri rehabilite edilmeli"
Kent içi ulaşım sistemlerinin rehabilite edilmesinin önemine işaret edilen açıklamada, Karayolu Trafik Kanunu ile genel düzen, Karayolu Taşıma Kanunu ile yük ve yolcu taşımacılığının yasal zemine kavuştuğu ancak kentlerde ulaşımın düzenlenmesine yardımcı olacak Kent içi Ulaşım Kanunu'nun olmadığı belirtildi.
Açıklamada, "Belediyelerin taşeronu konumundaki özel halk otobüsünün yasal tanımı ve kimliği yoktur. Bunu sağlama yolundaki çaba ve girişimler merkezi yönetim tarafından sonuçsuz bırakılmaktadır. Kazalar sonrasında da pek çok kişi ve kuruluş çeşitli eksiklikleri ifade eden açıklamalarda bulunmuştur. Bunların tümü değerlidir. Ancak cezalarla yaptırımlarla kazaların önlenemeyeceği de bir başka gerçektir" ifadeleri kullanıldı.
Açıklamada, Emniyet Trafik Denetleme ekiplerinin altı ayda 17 bin otobüse cezai işlem yaptığı, ancak birbirini izleyen günlerde otobüs kazalarının meydana gelmesinin engellenemediği aktarıldı.
- Öneriler
TÖHOB'un açıklamasında, şu önerilere yer verildi:
"Çare şoförlerin bilgi ve bilinç düzeyini geliştirmekten geçmektedir. Bunun yolu da sürekli eğitimdir. Eğitim bir yaşam biçimi olarak kabul edilmeli ve buna uygun davranışlar sergilenmelidir. Bu ortamı sağlayacak önlemler alınmalıdır. Özel halk otobüsü işletmeciliğinin yönlendirilmesi ve geliştirilmesi yolunda bir üst kuruluş olarak bu yöndeki girişimler desteklenmeye devam edilecektir. Kazaların tekrar yaşanmaması, yeni mağduriyetlerin doğmaması için gerekli eğitim faaliyetlerinin gerçekleşmesi olanakları zorlanacaktır. Kazalar sonrasında gerçekleşen denetimler ve alınan önlemlerden herhangi bir rahatsızlık duyulmamış, aksine ilgili özel halk otobüsü kuruluşlarınca desteklenmiştir."