Kurum tarafından ceza infaz kurumlarındaki tutuklu ve hükümlülerin sağlık hizmetlerine erişimine ilişkin hazırlanan raporda, ruhsal rahatsızlıkları olan tutuklu ve hükümlülerin kaldığı Metris R Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu'nda yapılan incelemelere yer verildi.
Akıl hastalığı dışında ruhsal rahatsızlıkları olan ancak ruh ve sinir hastalıkları hastanelerinde tutulmalarına gerek görülmeyerek infaz kurumlarına gönderilen mahkumlar için Elazığ, Samsun, Manisa, Adana ve Metris'te rehabilitasyon merkezi bulunuyor.
Adli Tıp Kurumu'ndan rapor bekleyen ya da tek başına öz bakımını gerçekleştiremeyen hasta tutuklu ve hükümlülerin barındırılması, rehabilite ve tedavilerinin sağlanması amacıyla 2 Nisan 2012'de faaliyete geçen Metris R Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu 150 kişilik kapasiteye sahip. Bunun 48'i ruhsal rahatsızlığı olan tutuklu ve hükümlülere, 102'si ağır ve sürekli hastalığı nedeniyle bakıma muhtaç durumda bulunanlara ayrıldı.
- "Hasta tutuklu ve hükümlülerle görüşme"
Raporda, yoğun şekilde dile getirilen şikayetler ile bu husustaki talepler üzerine, TİHK, Türk Tabipleri Birliği, Türkiye İnsan Hakları Vakfı ve Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği'ni temsilen 10 kişilik heyetin, 19 Şubat 2014'te, Metris R Tipi Ceza İnfaz Kurumu'nu ziyaret ettiği, hasta tutuklu ve hükümlülerin durumlarını yerinde gördüğü belirtildi.
Cezaevi yetkilileri tarafından heyete yapılan sunumda, şu bilgiler yer aldı:
"Merkezde ruh sağlığı bozukluğu nedeniyle 55, bakıma muhtaç 42 ve 9 işçi mahkum olmak üzere toplam 106 erkek tutuklu ve hükümlü kalıyor. Merkezde iki pratisyen hekim, 1 kadrolu psikolog, 1 fizyoterapist, 4 sağlık memuru, 18 hastabakıcı ile haftada iki yarım gün çalışan bir psikiyatrist görev yapıyor. Kurumda, 36 üçlü ve 12 tekli koğuş bulunuyor. 30 metrekare olan 3 kişilik koğuşların yüksekliği 3 metre. Her odada banyo ve tuvaleti mevcut.
Metris Ceza İnfaz Kurumu'na ait 4 ambulansın biri, R Tipi Cezaevi'ne tahsis ediliyor. Hasta mahkumlar doktorun uygun görmesi durumunda ambulansla aksi takdirde ring aracıyla hastaneye gönderilirken, hastaneye sevklerde iç ve dış güvenlik birimlerinin farklı olması nedeniyle sorun yaşanıyor.
Muayene esnasında kelepçenin çıkarılması, Cumhuriyet savcısının bu konudaki talimatına göre, hekimlerin inisiyatifinde. 'Mavi oda' olarak da anılan dört 'yumuşak oda' bulunan kurumda hastalar uzman raporu olmadan buraya alınmıyor."
- Heyetin izlenimleri
Raporda, heyetin, kurumda bir kısmı önceden belirlenen, bir kısmı da hapishanede rastgele seçilen yirmi civarında tutuklu ve hükümlü ile özel görüştüğü, ağır hastalar, bedensel ve zihinsel engelliler, yaşlılar, diyaliz hastaları ile başbaşa konuşulduğu kaydedildi.
Metris R Tipi Cezaevi'nin, diğer cezaevlerinden farklı bir konuma sahip olduğu belirtilen raporda, "Ne tam bir cezaevi ne de tam bir hastane veya rehabilitasyon merkezi. Tedavi veya rehabilitasyona imkan sağlayacak koşullara sahip değildir. Daha çok ağır hasta mahpuslar için bir tür "geçici bakımevi" olarak düşünüldüğü değerlendirilmiştir" ifadelere yer verildi.
Cezaevindeki hijyen koşullarıyla ilgili genel anlamda ciddi bir sorun tespit edilmediği dile getirilen raporda, odaların temizliğinin düzenli olarak cezaevi personeli tarafından yapıldığı, bazı mahpusların kendi imkanlarıyla odalarını temizledikleri anlatıldı.
- Adli tıp süreci sıkıntılı
Adli tıp sürecinde geçici olarak merkeze nakledilen ağır hasta tutuklu ve hükümlülerin, sürecin uzaması nedeniyle burada uzun süreli kalabildiği anlatılan raporda, şu değerlendirmelere yer verildi:
"Adli tıp sürecinin genellikle uzun olduğu ve bu durumun bazı sorunlara yol açtığı, örneğin bu mahpusların ailelerinden ve onların manevi desteğinden yoksun kaldıkları, daha önce kalmakta oldukları cezaevlerinde aldıkları tedavilerinin (kemoterapi vb.) aksamasına neden olabildiği görülmüştür.
Hastaneye sevklerde genel olarak, acil durumlar dışında ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Dış güvenliğin jandarma tarafından sağlanması nedeniyle bazen bir hafta veya daha fazla süre sevk beklendiği, bu nedenle tedavilerin ve rapor sürecinin aksadığı, özellikle burada ağır hasta mahpuslar bulunduğu dikkate alınırsa bu sorunun yaşamsal önemi olduğu gerek kurum personeli gerekse hasta tutuklu ve hükümlüler tarafından dile getirilmiştir."
- Cezaevi personeli "tükenmişlik sendromunda"
Cezaevi personelinin de sorunlarına da yer verilen raproda, personelin, özlük haklarıyla ilgili düzenleme yapılması ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi, ayrıca özel eğitimler verilmesini talep ettiği kaydedildi.
Raporda, cezaevi sağlık çalışanlarıyla görüşme üzerine yapılan tespitler şöyle sıralandı:
"Sağlık çalışanları, burada bütün gün ağır koşullarda çalıştıklarını, mahpuslarla birlikte hapis hayatı yaşadıklarını, zaman zaman fiziki saldırılara maruz kaldıklarını, özellikle cezaevi psikologları yönünden tayin imkanının pek olmadığını, yıllarca aynı kurumda çalıştıklarını belirtti. Aslında kuruma gelen hastaların her birinin ayrı bir çalışma alanı olduğunu ve eğitim gerektiğini, oysa eğitim imkanlarının bulunmadığını, mesleki açıdan kendilerini geliştiremediklerini ifade etti. Antisosyal olarak adlandırılan hastaların da kuruma gönderildiğini, bunlarla uğraşmanın zor olduğunu ve zaman aldığını, bu nedenle gerçekten ihtiyacı olan diğer hastalarla ilgilenmek için yeterli zamanın ayrılamadığını, esasen cezaevi personelinin hastabakıcı, doktor, psikolog ve infaz memurları dahil, çok ciddi anlamda tükenmişlik duygusu yaşadığını ifade etmişlerdir."