TBMM Başkanı Çiçek, AA muhabirinin sorularını yanıtladı.
Bugünün insanının, kendi kültürüyle ciddi kopukluğu bulunduğunu ifade eden Çiçek, Türkiye'nin, geçmişi ve tarihiyle ciddi bir kültürel kopukluk yaşadığını söyledi.
Tarihi övünmek için, kültürü de hamaset için kullandıklarını vurgulayan Çiçek, "Bildiğimiz Nazım Hikmet'ten, Mehmet Akif'ten, Necip Fazıl'dan, Sezai Karakoç'tan bir kaç şiir. Sayısı 5-6'yı geçmeyen, bizim kültürümüzde çok önemli yer etmiş insanlardan alıntılarla hayatı idame ediyoruz" diye konuştu.
-"Kültür kopukluğu yaşıyor"
Çiçek, divan edebiyatını, halk edebiyatını unuttuklarını dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yahya Kemal'i Türkiye ne kadar hatırlıyor, biliyor. İyi ki Münir Nurettin bazılarını besteledi de Yahya Kemal'i hatırlıyoruz. Yahya Kemal, 'cehalet esaretten beterdir' demiştir. Çok şükür esir olmadık ama cehaletimiz, esaretimizden beter bir tablo var şu anda Türkiye'de. Esaretten daha beter bir kültürel esaret içindeyiz. İş yeri levhalarına varıncaya kadar hepimiz yabancı kültüre taşeronluk yapıyoruz. Türkçe karşılığı olan bir çok kelimenin yerine entel bir görüntü verebilmek için mesela ikide bir konsensüs deyip biraz da ağdalı bir ifadeyle, sanki ilave bir kaç daha fazla kelime biliyormuşcasına...Bu, uzlaşma değil mi? Uzlaşma de, herkes anlasın, tarlada çalışan Fatma bacı da kahvedeki Ahmet emmi de anlasın.
Türkiye, kültür kopukluğunu yaşıyor. Benim söylediğim atasözlerini ilk kez duymuş oluyor. Keçiören'deki bir kahveye gitseler ya da camiden çıkan 60 yaşın üzerindeki hacı babalarla oturup konuşsalar, bunların çoğunu onlar söyleyecektir. Ama kimsenin onlarla teması yok. Bazı yazar arkadaşlara diyoruz ki gittiğiniz yerde, örneğin Kalecik, Haymana'da, gidin, bir kısım yaşlı insanları bulup, konuşturun, halk hikayeleri var, bunları alıp, köşenize yazın. İşin kolayına kaçıp, iki tane siyasetçi buluyorsunuz."
-"Çoğumuz anlamıyor"
Atasözlerinin, kafiyeli nesir olduğunu belirten Çiçek, bütün meramlarını, ozanların, aşıkların, sazla, sözle ifade ettiğini söyledi. Çiçek, şunları kaydetti:
"Bu anlamda Türkiye'de, Türk kültürünün geçmişten bugüne yaşamasındaki en büyük etki Alevi vatandaşlarımızdır. Alevilik olmasaydı Türk kültürü şimdiye çoktan kaybolup gitmişti. Böylesine tarihi, önemli bir görev ifa etmişlerdir. Halkın anladığı da zaten o tip ozanların söyledikleridir. Yunus Emre'yi herkes anlıyor, şimdi yeni yetme şairlerimizinkini çoğumuz anlamıyor. Karacaoğlan'ı herkes anlıyor. Bugüne kadar Aşık Veysel'i anlamayan yoktur. Aşık Veysel'in verdiği mesaj, eski geleneklerimizle uygun olarak, bizi bir arada tutan, kaynaştıran çok önemli şeyler. Aşık Veysel'in ne doktorası var ne akademisyen ama halk kültürüyle yetişmiş, onu kabiliyetiyle, kendi ortamında bugüne kadar getirmiş."
Çiçek, konuşmaları sırasında kullandığı örnekler, hikayelerle ilgili bir kitap hazırlamayı düşünüp düşünmediği sorusuna, "Düşünüyoruz diyeceğiz de, ne zaman yapacağız?" karşılığını verdi.