Erdoğan, Konya Kent Meydanı'nda düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, "Eski Türkiye'yi geride bırakalım. Kutuplaştırıcı, kamplaştırıcı korku siyasetinin son kullanma tarihi dolmuştur. Etnik kökenler, yaşam tarzları, bunlar üzerinden siyaset hükmünü yitirmiştir" ifadesini kullandı.
"İnkar, bizim çabalarımızla sona ermiştir. Milletin derdini, milletin talebini, arzusunu reddeden devlet anlayışı geride kalmıştır" diyen Erdoğan, şunları kaydetti:
"Kültürleri yok sayan, kimlikleri yok sayan, milli ve manevi değerlerimizi yok sayan zihniyet, egemenliğini kaybetmiştir. Başörtüsü meselesi... Ah kardeşlerim ah. Şu başörtülü kardeşlerim ne zulme uğradılar be? Neler çektiler be? Bize 'ayrımcılık yapıyor' diyenler, benim başörtülü bacımın başındaki örtüyü çıkarttı mı? Onlara eğitim hakkı verdi mi? Hani siz özgürlüklerden yanaydınız? Dürüst olun, dürüst. Ne özgürlüğü be. Siz özgürlüğü bile kendiniz nasıl tanımlıyorsanız öyle kabul ettiniz, öyle uyguladınız. Bu ülkede ayrımcılık yaptınız. 'Başı açıklar bir tarafa' dediniz, 'Örtülüler bir tarafa'. 'Siz okuyabilirsiniz, ama başı örtülü olanlar, siz ancak hizmetçi olabilirsiniz' dediniz. Evet. Bunlar böyle yürüdüler. Şimdi bu muhafazakar dedikleri Ekmel de işte bunların adayı. Hey yavrum. Tövbe, tövbe. Tencere, kapak meselesi. Aynen bunlar. Bunlarla bir yere varılmaz."
Erdoğan, "Şimdi benim başörtülü bacım üniversitesine gidiyor mu? Meslek liselerinden katsayı kalktı mı? İmam hatiplerden katsayı kalktı mı? İstediği üniversiteye girer mi? Ama bak bizi mahcup etmeyin ha. Önemli üniversitelere gireceksiniz. Bunu göreceğiz. Tamam mı kızlar? Bu işi başaracaksınız. Ben buna inanıyorum" diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
"Bundan sonra benim başörtülü bacımı Parlamentodan kovanlara en büyük dersi siz vereceksiniz. Şimdi 4 tane başörtülü bacımız var mı? İşte buyrun. AK Parti bunu uygulamaya koydu mu? Niye MHP koyamıyor? Niye CHP koyamıyor? Niye BDP koyamıyor. Bunlar istismarcı, istismarcı. Ama önümüzdeki seçimde çıkarırlarsa şaşmayın. Çünkü biz bu adımı atınca onlar da yapar. Son seçimde BDP böyle bir belediye başkan adayı çıkardı. Niye? E öyle gerekiyordu orada da onun için. Bunların hayatı istismar. Ben şimdi Konya'dan, Mevlana'nın şehrinden onlara sesleniyorum. Ya olduğunuz gibi görünün, ya da göründüğünüz gibi olun. İşte bunu yapmaya mecburuz."
-"Biz gençliğimize güveniyoruz"
Gençlere de seslenen Erdoğan, "30 yaş seçilme yaşıydı. 30'dan 25'e indirince MHP'nin bir tane milletvekili, güya da profesör. Bir yanına bir genç, bir yanına bir genç alıyor. Ne diyor biliyor musunuz? 'Biz' diyor, 'Meclisi çoluk çocuğa mı bırakacağız?' Ya sen ne biçim profesörsün ya? Ne biçim profesörsün?" değerlendirmesinde bulundu.
Erdoğan, "Ben de şimdi diyorum ki biz 25'e indirdik ama yetmez. Şimdi 18'e indireceğiz. Niye? Almanya'da 18 seçme seçilme yaşı, Hollanda'da seçme seçilme yaşı, Finlandiya'da seçme seçilme yaşı. Avrupa Birliği'nin 10'u aşkın ülkesinde 18 seçme ve seçilme yaşı. Kaldı ki geç hepsini koy bir kenara, biz 21 yaşında bir karanlık çağı kapatıp bir aydınlık çağı açan Fatih'in torunlarıyız." dedi.
Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Biz bunu yapmayacağız da kim yapacak? Biz gençliğimize güveniyoruz. Evelallah Meclis'in kapısını onlara da açacağız. Onlar da parlamentoda yerlerini alacaklar. Genç, dinamik bir parlamentoyu evelallah dünya sahnesine biz süreceğiz. AK Parti sürecek. Hiç endişeniz olmasın. Onun için MHP'ye gönül veren ülkücü gençlerimize sesleniyorum. Kimin peşinden gittiğinizi tekrar şöyle bir, iyice bir muhasebesini yapın. Ona göre adımınızı atın. CHP'ye gönül veren gençlere de sesleniyorum. Kimin peşinden gittiğinizi... Burada bugün yayında gösterdiler mi? Kılıçdaroğlu'nun genel müdürlüğünü gösterdiler mi? Savaş Ay'ın programını izlediniz mi? Nasıl? Başarılı bir Genel Müdür değil mi? İyi buldunuz mu? Sırıtıyor ya. Sırıtıyor. Üç yaşında yavru, kolu kesiliyor, o sırıtıyor. Savaş Ay soruyor. 'Ama sayın Genel Müdür' diyor, 'Buraları siz yönetiyorsunuz'. 'İyi bir durum değil ama' diyor. Ne demek 'iyi bir durum değil'. Sorumlu olan sensin? Sensin. Ve Faturayı bakana kesmek istiyor. İşte bütün bu pisliklerin, kirliliklerin üzeri böyle kapatıldı. İsmini vermeyeceğim, bir tane bakan, '5 milyar dolar dolandırdı' dedi. Çok önemli. Sonra da Rahşan affıyla işi yırttı. Şimdi o bakan da ulusalcı oldu. İsmini vereyim ya. Yaşar Okuyan. Kendisinin açıklaması var. Kendisinin açıklaması var. Kimin eli kimin cebinde, bunları görmeniz lazım, bilmeniz lazım. Belgelerle konuşmaya mecburuz."
-"Kimin yediğine, içtiğine karıştık?"
Erdoğan, "Bundan böyle artık farklı bir Türkiye var. Birilerinin Türkiye'ye gündem dayatmasına, Türkiye'nin içine nifak sokmasına müsaade etmiyoruz. Türk'ün Kürt'e, Kürt'ün Laz'a, Çerkez'in Gürcü'ye, Roman'ın Pomak'a üstünlüğü yoktur" ifadesini kullandı.
Başbakan Erdoğan, "Azınlıklar hangi dinden, hangi inançtan olursa olsun, Ermeni, Rum, Yezidi, Süryani kim olursa olsun, onlar da bu ülkenin eşit vatandaşlarıdır ve bizim güvencemiz altındadır. Kimse dilinden dolayı aşağılanamaz" diye konuştu.
Erdoğan, şunları söyledi:
"Şunu da söylemek durumundayım. Bütün etnik unsurlar, biz ne diyoruz, 'Yaradılanı, Yaradandan ötürü severiz'. Beni yaradan Allah, Arap'ı da yaratmış, Kürt'ü de yaratmış, Türk'ü de yaratmış. Laz'ı da, Çerkez'i de, Boşnak'ı da, Roman'ı da hepsini o yaratmış. Ondan dolayı seviyoruz. Hiç kimse derisinin renginden, inancından, mezhebinden dolayı dışlanamaz. Kimsenin yaşam tarzına müdahale edilemez. Dün akşam televizyon programında da söyledim. Biz bugüne kadar hangi başı açık kardeşimize herhangi bir olumsuz yaklaşım içine girdik? Kimin yediğine, içtiğine karıştık? Ya bunu bir söylesinler. İşleri güçleri yok, durmadan bunu söylüyorlar. Şimdi şu topluluğun içerisinde başı açığı da var, başı örtülüsü de var. Böyle bir ayrım bizde yok. Bu ayrım kimde var? O ayrım o CHP'de var, o MHP'de var, o HDP'de var. Bunlarda var."
(Sürecek)