Acıbadem Hastanesi'nden yapılan yazılı açıklamada, böbrek hastalıklarına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Acıbadem International Hastanesi Nefroloji Uzmanı Doç. Dr. Ülkem Çakır, vücut sağlığı için büyük önem taşıyan böbreklerin genellikle göz ardı edildiği için Türkiye'de ortalama her 7 kişiden birinin kronik böbrek hastalığı ile mücadele ettiğini vurguladı. Çakır, erken evrede yakalanamayan böbrek hastalıklarının kişiyi kronik böbrek yetmezliğine götüren süreci başlattığını, bunun da diyalize girmeyi ya da organ naklini gerekli kıldığını bildirdi.
Bu sorunun ilerlemiş yaş, yüksek tansiyon, diyabet, yanlış ilaç kullanımı ya da benzeri problemlerle daha da arttığına değinen Çakır, böbrek yetmezliğinin gelişmesinde en önemli etkenlerden birinin de böbreği yoran hastalıklar olduğuna dikkati çekti.
Böbreği yoran hastalıkları diyabet, hipertansiyon, kalp damar hastalıkları, bazı romatizmal hastalıklar, böbrek taşları, polikistik böbrek hastalıkları ve tek böbrekli doğmak şeklinde sıralayan Çakır, özellikle Tip 2 diyabetin, böbrek içindeki incecik damarlarda yapısal bozukluğa ve tıkanıklığa yol açarak böbrek yetmezliğine neden olabildiğini kaydetti.
Hipertansiyon'un da böbrek içindeki ince damarlarda yapısal bozukluğa ve tıkanıklığa yol açabildiğini ifade eden Çakır, bazı romatizmal hastalıklar ve böbrek taşlarının böbreğin süzme fonksiyonunu olumsuz etkilediğini belirtti.
Çakır, şunları kaydetti:
"Kalp damar hastalıkları: Kalbin pompaladığı kan böbreklere direkt gidiyor. Her pompalamada ortalama 1,2-1,5 litre kan böbrekte dallanarak, incecik kılcal damar yumağında süzülüyor. Ancak kalp yeterince kan pompalayamadığında, böbrek de görevini yerine getiremiyor. Böylece böbrek yetmezliği tablosu ortaya çıkıyor. Kalp damar hastalıklarının tanı ve tedavisinde kullanılan balon, stent, anjiyo gibi uygulamalar da böbreği çok yoruyor. Bu nedenle tedavide multidisipliner yaklaşım uygulanıyor. Kardiyolog ve kalp damar cerrahları bu tür tedaviler uygularken böbrek sağlığını da korumaya özen gösteriyor. Çünkü insan hayatı için önemli olan kalp sağlığını korumak amacıyla yapılan uygulamalar, kişinin yaşamını böbrek yetmezliği nedeniyle kaybetmesine varan tablolara yol açabiliyor.
Polikistik böbrek hastalıkları: Bu hastalıklarda yapısal bir bozukluk söz konusu ve genetik geçişle ortaya çıkıyor. Her polikistik böbrek hastasında böbrek yetmezliği görülmüyor ama yüksek risk içeriyor. Bu hastalarda böbreklerde bulunan çok sayıda kist böbrek fonksiyonlarını olumsuz etkileyebiliyor. Böylece idrarın süzülüp, atılabileceği yer kalmıyor. Ailesel geçiş gösteren nefrit tipleri de olabiliyor. Özellikle tekrarlayan enfeksiyonlar, çocukluk çağında idrar kaçağı olması ve bunun zamanında teşhis edilmediği için böbrek yetmezliğine ilerlemesi gibi tablolar görülüyor. Bu tür durumlarda mesaneye gelip bekleyen idrar geri kaçarak, kişinin kendi idrarından enfeksiyon kapmasına yol açabiliyor.
İleri yaş grubu erkeklerde görülen prostat da önem taşıyor. Bazı hastalar prostat kontrolü yaptırdığını söyleyerek bu faktörü eliyor. Oysa kan tahlili ile yapılan tarama yalnızca prostat kanseri riskinin varlığını ortadan kaldırıyor. Ancak kişinin prostatı iyi huylu büyüyüp, mesanenin hemen altında idrar çıkışını tıkarsa mesane şişerek, yapılan idrarın geri gitmesine neden oluyor. Hem enfeksiyon oluşumu hem de böbreğin süzme kapasitesinin bozulmasıyla sonuçlanan bu durum hastayı diyaliz tedavisine götürebiliyor. Tek böbrekli doğmak: Tek böbrekli kişiler yaşam tarzlarına dikkat ettikleri takdirde ömürlerinin sonuna kadar sağlıklı yaşayabiliyor. Bunun için de düzenli su içmeye, aşırı tuz almamaya ve bilinçsiz ilaç tüketmemeye özen göstermeleri gerekiyor."