Erdoğan, NTV ve Star televizyonlarının ortak yayınında Oğuz Haksever'in gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
"(Teamüllerin değil anayasanın çizdiği bir cumhurbaşkanı olurum) şeklinde açıklamalarınız oldu. Pek kullanılmayan yetkiler içerisinde en enteresanı gerekirse Bakanlar Kurulu'nu toplama yetkisi. Seçilirseniz Bakanlar Kurulu toplama kriteriniz ne olur" sorusu üzerine Erdoğan, bunun için aslında bir kritere gerek olmadığını söyledi.
Anayasadaki "Gerekli gördüğü hallerde Bakanlar Kurulu'na başkanlık etmek veya Bakanlar Kurulu başkanlığı altında toplantıya çağırmak" ifadelerinin anımsatılması üzerine Erdoğan, "Orada şimdi veya diyor ya, veyadan sonraki çok önemli. Bakanlar Kurulu'nu başkanlığı altında toplantıya çağırmak. Şimdi gerekli gördüğü halde var, öbürü de var. Bu seçimle gelmiş bir cumhurbaşkanı, halkın seçimiyle, seçimle gelmiş bir başbakan ve kabine, sağlıklı bir icraat için bu adımı rahatlıkla yapabilirler. İlla bunun için bir gerek, şart aranır diye bir şey yok. Otururlar, konuşurlar aralarında. Burada kalkarlar icabında ayda bir bunu yapabilirler" diye konuştu.
Şu anda kendilerinin Milli Güvenlik Kurulunu topladıklarını anlatan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Milli Güvenlik Kurulu eskiden ayda bir toplanırdı, Cumhurbaşkanımızın başkanlığında. Daha sonra bunu iki aya çıkardık, bu şekilde toplanıyor. Aynı şey Bakanlar Kurulu ile ilgili olarak da oturur Başbakan ile bu görüşme yapılır, yapıldıktan sonra da böyle bir adım atar. Neden? Eğer siz bu ülkede yani bir süs bitkisi gibi orada durmayacaksınız, hakikaten aynı zamanda icracı, çünkü 'Devletin başıdır' diyor, cumhurbaşkanı devletin başıdır. Devletin başı olduğuna göre, sizin bir icracı yanınızın olması lazım. Bu icracı yanınızın olması için de icranın uzağında değil, icranın içinde olmanız lazım. Ne oluyor, ne bitiyor, ne geliyor, ne gidiyor, bunu görmeniz lazım. Bunu gördüğünüz zaman size bir şey daha getirir. Nedir o? Mesela yasal düzenlemeleri yaptığınız zaman bile, cumhurbaşkanının da katıldığı bu tür toplantılar olduğunda bir defa oradaki süreci de hızlandırırsınız. Yani Mecliste bunlar görüşülür, tartışılır, oraya geldiğinde, bunların bir kısmını zaten cumhurbaşkanı daha önce de dinlemiş olduğu için veya olacağı için çok daha seri kararlar çıkar."
"Biz vakit nakittir diyerek zamanla yarışmak zorundayız. Eğer Türkiye'yi muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkaracaksak, eğer 2023 hedeflerini vuracak, dünyada ilk 10'un içine gireceksek bunu yapmamız lazım" ifadesini kullanan Erdoğan, "Bundan kimsenin de gocunmaması gerekir. Bu illa şu tarihlerde olacak diye bir şey yok. Gerekli haller veya başbakanla görüşülür, belli sürelerde bunlar rahatlıkla yapılabilir. Çünkü her şey burada Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları, Türk milleti içindir. Her şey burada Türkiye Cumhuriyeti vatanı içindir. Bu vatan topraklarımızın daha da iyi konuma gelmesi lazım. Bunun için 12 yıllık deneyim var. Bu deneyimi bizim çok daha farklı bir inşallah noktaya taşımamız lazım" dedi.
Erdoğan, "Seçilirseniz yeni teamüller gelmesi söz konusu diyebilir miyiz" sorusunu, "Buna teamül demeyelim. Şu anda anayasanın amir hükümleri neyse, bu amir hükümlerin altında yasalar neyse, bu yasalardan hareketle, seçilmiş zaten bir hükümet var ki ben bu parti içinde doğmuşum, büyümüşüm. Partimizin kurucusu olmuşuz. Partinin genel başkanı olarak bu işe yürümüşüz ve bu noktaya gelmişiz. Bizim bir defa devletle milleti kucaklaştırma anlayışımız, bizim bu hareketimizin ve aldığımız görevin en önemli sıfatı olacaktır, özelliği olacaktır. Devlet ayrı millet ayrı olmayacak. Yani millete devletin kapısı asla kapalı olmayacak, açık olacak. Rahatlıkla buraya millet gelip girebilecek. Bunu görmesi lazım" diye yanıtladı.
-"Filmden çıkarmak suretiyle yayın devam ediyor"-
"YSK, son kampanya filmini yasakladı, bir değerlendirme yapar mısınız" sorusu üzerine, "Ben şaşırdım, şaşırdım, çok enteresan. Yanıma da aldım geldim çünkü önemli. Neymiş, ezan okunuyormuş, neymiş, seccade varmış ve orada namaz kılan bir bayan varmış" yanıtını verdi.
YSK'ya bu itirazı MHP'nin yaptığını bildiren Erdoğan, şunları kaydetti:
"Çok enteresan, Yüksek Seçim Kurulu Milliyetçi Hareket Partisi temsilcisi. İtirazı yapan o. Sadece oradaki ezan sesi, seccade ve namaz. Üç tane başlık. MHP bakın nereye takılıyor. Gel aynısını sen yap ya, aynısını sen yap. Böyle bir şey olabilir mi? Biz İstiklal Marşı'nda 'Bu ezanlar ki şahadetleri dinin temeli, ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli' diyoruz. Şimdi ben bunu okumayacak mıyım? Nasıl ben bunu okumam ya. Efendim yasada böyle diyormuş. Ne demek yasada böyle diyor canım. Yasanın içinde öyle şeyler vardır ki bunlar yanlış yorumlanabilir. Sen bunu doğru yorumla kardeşim. Çünkü oradaki o görünen bayan, o Anadolu kadını, namazını kılıyor, uzaktan gelen ses ezan mıdır değil mi o da aslında pek anlaşılmadığı halde bundan ürküyor, korkuyor. MHP'nin şu andaki yönetimi bu, anlayışı bu."
Erdoğan, "Onun için ben MHP'ye gönül veren kardeşlerime bundan dolayı özellikle sesleniyorum. Şimdi kalkıyor tabii Bahçeli, 'Biz senin kardeşin değiliz.' Sen benim kardeşim olamayabilirsin veya senin gibi düşünenler benim kardeşim olamayabilir. Zaten senin gibi ağzı bu kadar bozuk, hakaret, küfür, her şeyi yapan birisi zaten bana kardeş olamaz o ayrı mesele. Ama MHP'nin içinde, MHP'ye gönül verenlerin içerisinde senden arındırdığım tertemiz insanlar da var. Ben o tertemiz insanlara sesleniyorum: onlar benim kardeşimdir diyorum. Aynı şey CHP'de de var, aynı şey BDP'de, yeni adıyla HDP'de, orada da var. İnanıyorum ki onların içerisinde bize muhabbeti olanlar da var" değerlendirmesinde bulundu.
Hizmet verirken MHP, CHP, HDP belediyelerini ayırmadıklarını, hizmeti her yere götürdüklerini vurgulayan Erdoğan, "Niye? Çünkü orada benim vatandaşım yaşıyor, benim milletim yaşıyor, onların hepsinin bizde hakkı var, onlara bu hizmeti götürmek zorundayız. Biz 12 senedir bunun imtihanını verdik. Ama Bahçeli kalkmış böyle bir çirkin açıklama yapıyor. Varsın böyle bir açıklamayı yapsın. YSK da onların maalesef itirazları istikametinde 6'ya 4 oy çokluğuyla bir karar vermiş. Tabii bu tartışılır bir şey ama üzerinde duracak değiliz. Çünkü oradaki itiraz ettiği hususları bu filmden çıkarmak suretiyle yayın devam ediyor" diye konuştu.
-"Her şey onda toplanmış"-
Aynı şeyi kendilerine 30 Mart seçimlerinde yaptıklarını belirten Erdoğan, 30 Mart seçimlerinde de bayrak olayı olduğunu, ona olumsuz bir karar çıkardıklarını hatırlattı. Erdoğan, şöyle devam etti:
"Yine aynı zihniyet, aynı kafa. Gel bayrağa hep beraber sahip çıkalım. Ama CHP bayrağa sahip çıkamaz ki. Hakkari'ye Türk bayrağıyla gidemeyen bir zihniyet benim bayrağıma nasıl sahip çıkacak? Hakkari'de bir tane Türk bayrağı sallandıramadılar. Batıda gelir sallandırır ama orada sallandıramadı. Bu gerçekler ortada, bunları gördük. Onun için ben diyorum CHP'ye gönül veren kardeşim, aman dikkat et. MHP'ye gönül veren kardeşim, aman dikkat et. HDP'ye bakıyorsun, kongresinde bir tane Türk bayrağı dalgalandıramıyor. İtirazlar, şunlar, bunlar. Geldikten sonra orada masanın üzerine bir tane Türk bayrağı koyuyorlar.
İşte bakıyorsunuz şimdi, bu CHP, MHP ortak çıkardıkları aday, İstiklal Marşı'nı bilmiyor. Bir de sıkılmadan şu ifadeyi kullanıyor, 'Şiirlerle konuşmanın zamanı değil' diyor. Bu şiir değil, bu İstiklal Marşı. İstiklal Marşı ile konuşmayacağız da neyle konuşacağız. 'Ben iyi edebiyatçıyım' diyor, ben iyi edebiyatçıyım diyen zat, kalkıyor İstiklal Marşı'nı bilirmiş, Çanakkale Şehitleri'ni, onu bilirmiş, ondan sonra Yahya Kemal'in 'Süleymaniye'de Bayram Namazı'nı bilirmiş. Yahya Kemal'in Süleymaniye'de Bayram Namazı diye bir şiiri yok. Yahya Kemal'in Süleymaniye'de Bayram Sabahı diye bir şiiri var. Şimdi bu nasıl bir edebiyatçı. Yeri geliyor kimyager oluyor, yeri geliyor tarihçi oluyor, yeri geliyor edebiyatçı oluyor, hiçbir şey kalmadı zaten, her şey onda toplanmış."
-"Dalgaya göre kürek sallanıyor"-
Erdoğan, "Maltepe'deki mitingde söylediğiniz, 'Ben Sünniyim sen de Alevisin biliyoruz' şeklinde Kılıçdaroğlu'na yaptığınız çağrı eleştiri konusu oldu. Ayrımcılık, mezhep siyaseti eleştirisi yapıldı. Ne diyorsunuz" sorusunu şöyle yanıtladı:
"Ben o zaman şunu söylüyorum: Özgürlükler demiyor muyuz? Benim ülkemde Alevi vatandaşım var mı? Alevi vatandaşımın rahatlıkla 'Ben Aleviyim' demesi, o özgüveni kazanması, özgürlükler mücadelesinde önemli değil miydi? Yıllarca bu konuşulmadı mı? Bu ülkede Alevi vatandaşlar, 'Ben Aleviyim' diyemiyordu değil mi? Yıllarca bu konuşuldu. Ne yapıyordu? Bir baskı, mahalle baskısı denilen şey onların üzerinde vardı. Burada bir ayrımcılık söz konusu değil ki. Bırakın herkes rahatlıkla, şu anda Alevi vatandaşlarım benim yanıma geldiği zaman rahat rahat 'Biz Alevi derneklerinin yöneticileriyiz, ben Aleviyim' bunu rahat rahat söylüyor. Sünni de rahat rahat 'Ben Sünniyim' diyor. Bu niye ayrımcılık olarak telakki ediliyor? Bu ülkede yıllarca Kürt'üm diyemedi. Şimdi benim Kürt kardeşim, Kürt vatandaşım 'Ben Kürt'üm' diyor mu? Bırakın Türk 'Türk'üm' desin, Kürt 'Kürt'üm' desin, Laz 'Laz'ım' desin, Arap 'Arap'ım' desin. Bu bir zenginliktir. O zenginliğin ifade edilmesini ayrımcılık olarak telakki edersek, fakir olursunuz. O zenginliği kaybedersiniz. Onun için Kılıçdaroğlu gibi düşünenler bu işi anlamazlar. Çünkü onlar bu işin çok çok dışındalar. Biliyorlar ki eğer böyle bir açıklama veya böyle bir adım atılacak olursak istismar yapamayız. Net olacağız, olduğun gibi görüneceksin göründüğün gibi olacaksın. Benim buradaki tezim, buradaki anlayışım bu. Ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol. Kimseyi istismara, kimseyi aldatmaya tevessül etme, yönelme. Yani yapılan iş bu. Onun için bakıyorsunuz, yeri geliyor 'Akşehirliyim' diyor, yeri geliyor 'Tunceliliyim' diyor, yeri geliyor 'Türkmenim' diyor. Anlamak mümkün değil. Dalgaya göre kürek sallanıyor. Batıya gittiği zaman farklı, Orta Anadolu'da farklı, Doğuya, güneydoğuya gittiği zaman daha farklı."
Erdoğan, "Ben köken itibarıyla Rizeliyim, doğma büyüme İstanbulluyum. Bu kadar. Benim için mesela neler söylediler. Çıktı bir tanesi, aynı zihniyet, 'Gürcüdür' diyen oldu. Çıktı bir tanesi, affedersin, çok daha çirkin şeylerle, 'Ermeni' diyen oldu. Ben dedemden de babamdan da hepsinden öğrendiğim şey, ben Türküm. Olay bu kadar basit. Ama herkes her tarafa çekiyor. Eline kalem alan istediği gibi yazıyor. Olay bu" diye konuştu.
(Sürecek)