Dolar

34,8758

Euro

36,6247

Altın

3.023,15

Bist

10.099,10

Cumhurbaşkanlığı seçimine doğru

Cumhurbaşkanlığı seçimine doğru

11 Yıl Önce Güncellendi

2014-08-04 18:59:58

Cumhurbaşkanlığı seçimine doğru
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, "Selahattin Demirtaş'ın cumhurbaşkanlığı adaylığı ve bizim yürüttüğümüz seçim kampanyası Türkiye siyasetine çok önemli bir güç kazandırmıştır. Çünkü çok önemli bir seçenek kazandırmıştır. Heyecan umut ve değişim beklentisi büyümüştür. Bu yeni ve iyi bir şey" dedi.

Yükseldağ, partisinin il teşkilatınca Arabayatağı Pazar Alanı'nda düzenlenen miting öncesi gazetecilere yaptığı açıklamada, Bursa'nın ezilen uluslardan ve inançlardan halkların mücadelesinin kesiştiği, buluştuğu merkezlerden biri olduğunu söyledi.

Türkiye'nin her yerinde olduğu gibi Bursa'da da çok ciddi bir seçim çalışması yürüttüklerini ifade eden Yükseldağ, beklediklerinden çok daha fazla bir ilgi ve destekle karşılandıklarını belirtti. Cumhurbaşkanlığı seçim kampanyasının ilk başladığı günlerdeki havayla bugünkü hava arasında çok ciddi fark olduğunu dile getiren Yükseldağ, kampanyanın ilk başladığı günlerde adayları Selahattin Demirtaş'a kamuoyunun ve egemen siyaset kanallarının fazla şans tanımadığını ancak kampanyanın ilk yarısına gelindiğinde adayları etrafında çok güçlü bir enerjinin oluştuğunu belirtti.

Yükseldağ, bugüne kadar gittikleri yerlerde AK Parti ve CHP'nin tabanından da ciddi destek gördüklerini, bugüne kadar oy vermemiş, mevcut siyasi seçeneklere güvenmemiş insanlardan olumlu tepkiler aldıklarını dile getirerek "Bu aslında Türkiye'nin çok uzun bir zamandan beri ihtiyaç duyduğu bir enerji alanına girdiğimizi gösteriyor. Türkiye'nin bu enerjiye ihtiyacı vardı. Eskitilmiş seçenekler üzerinden değil de yeni ve değişimi temsil eden bir siyasi seçeneğe sarılmaya ve heyecanını yaşamaya ihtiyacı vardı. Biz gezdiğimiz, gittiğimiz bütün yerlerde halkımızın bu heyecanını, beklentisini görüyoruz. Selahattin Demirtaş'ın cumhurbaşkanlığı adaylığı ve bizim yürüttüğümüz seçim kampanyası Türkiye siyasetine çok önemli bir güç kazandırmıştır. Çünkü çok önemli bir seçenek kazandırmıştır. Heyecan umut ve değişim beklentisi büyümüştür. Bu yeni ve iyi bir şey" değerlendirmesini yaptı.

Seçim kampanyaları sırasında adaylar arasındaki yarışın adaletsiz olduğunu dile getirmeye çalıştıklarını vurgulayan Yükseldağ, ancak bugüne kadar kendilerine "körler sağırlar" yaklaşımının sergilendiğini öne sürdü. Özellikle hükümet cephesinden bu eşitsizlik ve adaletsizlik uygulamasına sadece "görmemek ve duymamak" biçiminde değil aynı zamanda tehdit, hakaret ve siyasi saldırı anlamına gelen yaklaşımlarla karşılık bulduklarını iddia eden Yükseldağ, "Bu arızaları düzeltmediği gibi hükümet ve Sayın Tayyip Erdoğan, tam tersine arızaların üstünü başka arızalarla klasik söylemlerle, tehditlerle örtemeye çalışıyor" iddiasında bulundu.

"Bu kesinlikle bu çok yanlış bir yaklaşım. Demokrasinin inşa edilmeye çalışıldığı, bina edilmeye çalışıldığı cumhurbaşkanlığı seçimleri döneminde antidemokratik uygulamaların ne olduğuna dair yeni örnekler sunuyorlar" diyen Yükseldağ, şunları söyledi:

"Yeniden saymama gerek var mı bilmiyorum ama yayın sisteminden tutun da TRT'nin yanlı yayın anlayışına, hazine olanaklarının kullanımına varıncaya kadar, Başbakan Erdoğan'ın başbakanlık gibi kamusal bir görevi bırakmayarak kamusal alanın olanaklarından sonuna kadar yararlanmasına varıncaya kadar. Bağış kampanyası adı altında adı konuşmamış gerek resmi gerek gayriresmi fahiş miktarlardaki parasal desteğe, sermaye desteğine kadar sayısız eşitsizliğe yol açan uygulamalarla karşı karşıyayız.

Bunun üzerine çeşitli şovenist, ırkçılığa varan saldırılarla karşı karşıya kalıyoruz. Milliyetçilik Türk milliyetçiliği adı altında aslında Türk halkına da hakaret anlamına gelen ciddi faşist saldırılarla karşı karşıya kalıyoruz. Geride bıraktığımız 10 günlük süre içinde seçim bürolarımız saldırıya uğradı, adayımız adına kampanya yürüten arkadaşlarımız darbedildi, saldırıya uğradı. Çok ciddi fiziksel saldırılarla da karşı karşıyayız. Irkçılık ve düşmanlık körükleniyor. Şimdi böyle bir zemin içerisinde yapılan bir cumhurbaşkanlığı seçiminin kimse bize demokratik bir seçim olduğunu iddia edemez. Kimse de bu seçimi bu koşullarda kazanırsa eğer 'ben kazandım' diyemez. Yarın öbür gün eğer Sayın Tayyip Erdoğan da kazanacaksa Ekmeleddin İhsanoğlu da kazanacaksa kim kazanırsa kazansın bu koşullar korunduğu, bu adaletsizlik sürdüğü sürece kimse göğsünü gere gere 'ben adil bir yarıştan geçtim, adil bir yarışı kazandım, galibim' diyemez. Bunu demesi için birazcık etiğinin olması gerekir."

Yükseldağ, HDP'nin ve diğer siyasi destekçilerin beklentisinin, "Selahattin Demirtaş'ı cumhurbaşkanı seçtirmek ve Çankaya'ya göndermek" olduğunu ifade ederek şöyle devam etti:

"Çankaya'ya göndermek diyorum lafın gelişi öyle söylüyorum. Çünkü Sayın Selahattin Demirtaş, açıkladığı cumhurbaşkanlığı programında kişisel bir makam beklentisi olmadığını çok açıkça söyledi. Cumhurbaşkanlığı makamını halklaştıracağı sözünü verdi. Biz zaten cumhurbaşkanlığı makamının halklaşması, halklaştırılması görüş açısıyla bir siyasi seferberlik yürütüyoruz. Sayın Demirtaş cumhurbaşkanı seçilirse hepimiz, herkes Çankaya'ya gidecek o mevzide o makamda bizim de sözümüz bizim de sesimiz bizim de irademiz olacak. Biz Sayın Demirtaş'ın bu iradeyi taşıyabileceğini inanıyoruz. Çankaya gittiğinde adayımız, cumhur meclisleri adını verdiğimiz meclislerle çalışacak. Fiili anlamda kadın temsilini içeren bir eş başkanlık uygulamasını hayata geçirecek.

Bizim, beklentilerimizi yaşama geçirebilecek aday namzet Sayın Selahattin Demirtaş'tır. İnşallah onun kazanımıyla onun başarısıyla sonuçlanır bu cumhurbaşkanlığı seçimleri. Ama sonuçta Sayın Selahattin Demirtaş'ın kazanımıyla sonuçlanmasa bile bir cumhurbaşkanı adayından her şeyden önce vicdan bekleriz. Bir insanlık vicdanı, bir siyasi vicdan taşımasını bekleriz."

Haber Ara