Loğoğlu, parlamentoda düzenlediği basın toplantısında, dış politikadaki gelişmeleri ve cumhurbaşkanı seçim sürecini değerlendirdi.
İsrail'in Gazze saldırısının çığırından çıktığını ifade eden Loğoğlu, Filistin halkının acılarını paylaştıklarını belirtti. Loğoğlu, Hükümet'in bağırma, çağırma, etrafa sataşma ötesinde hiçbir şey yapmamasını, bu kadar hareketsiz kalmasını da kınadıklarını kaydetti.
Loğoğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun, Türkiye'nin Ortadoğu'daki rolünü daralta daralta Hamas üzerindeki sözde etkisine kadar getirdiğini savundu. Loğoğlu, bunun, ağırlığı, gücü olan Türkiye için anlaşılmaz, affedilmez, utanç verici bir durum olduğunu ileri sürdü.
Televizyon izlerken, IŞİD'in özellikle kültürel eserlere karşı giriştiği katliamı görünce gözlerine inanamadığını dile getiren Loğoğlu, "Afganistan'daki Taliban, Buda heykellerini yıkıyordu ama en azından kendi kültürünün eserlerine dokunmuyordu. Bunlar, Müslümanların, Yezidilerin eserlerini yerle bir ediyorlar, insanları da hunlarca öldürüyorlar. Hükümet, IŞİD terör örgütü karşısında gıkını çıkartamıyor. Hiçbir ülkenin Dışişleri Bakanı, kendi mensupları iki aydır rehin durumda olan bir Dışişleri Bakanı, o görevde kalamaz. Fakat Davutoğlu, pişkinlikle bu görevi sürdürüyor. Çoktan istifa etmesi ya da o rehineleri kurtarması gerekiyordu" diye konuştu.
Loğoğlu, Çin Sincan bölgesinde Uygur Türklerine karşı devam eden ihlal ve can kayıplarını kınadıklarını ifade etti. Loğoğlu, Çin'in tek Çin politikasına saygı duyduklarını ancak Uygur Türkleri'ne karşı yürütülen politikaları onaylamadıklarını kaydetti.
Hükümet'in Türkmenlere karşı ilgisi, politikası, merhameti olmadığını öne süren Loğoğlu, Hükümet'in duyarsızlığına şiddetle karşı çıktıklarını vurguladı.
-"Seviye, güven ve vizyon sorunları"
Loğoğlu, cumhurbaşkanlığı seçim sürecince, seviye, güven ve vizyon sorunu bulunduğunu ileri sürerek, şunları söyledi:
"Seviyeyi sürekli aşağı çekmeye çalışan, basit tabirlerle, kötü dille kampanyaya dönüştürmeye çalışan cumhurbaşkanı adayı, Başbakan Erdoğan var. Devamlı sert, kindar ifadeler, devamlı inlerden, düşmanlardan bahseden, kendisine karşı herkes bu ülkenin vatandaşı değil, seçmen değil, dışlanması, susturulması, yok edilmesi gereken bir ağızla, kampanya yürüten bir Başbakan var. Öbür tarafta iki tane sakin olan, güzel, seviyeli konuşmaya çalışan iki adam var.
Erdoğan, Ekmeleddin İhsanoğlu'na yönelik bazı eleştirilerde bulunmaya kalkışıyor, monşer, çarkçı, tercüman diyor. 'İhsanoğlu, 4- 5 dil biliyormuş, tercüman mı getireceğiz' diyor. Yabancı dil bilgisini, tercümanlık olarak algılayan bir Başbakanı değil, bir insanı ilk kez duyuyorum. Yabancı dil bilgisini tercümanlık gibi algılamak, takdim etmeye çalışmak bana göre çok basit davranış. İhsanoğlu için sekreter diyor. İslam İşbirliği Teşkilatı, BM, Avrupa Güvenlik İşbirliği Teşkilatı, bunların genel sekreterleri seçimle, süzgeçlerden geçirilerek, seçilen insanlardır, bunlar sekreter değildir. Başbakan'ın işi zor, İhsanoğlu'nun neresinden yakalayacak, neresi yanlış ki onun üzerine gidecek. İncir çekirdeğini doldurmayacak kavramlardan, açılardan yüklenmeye çalışıyor. Ben incir çekirdeği yerine keçi boynuzu tohumunu doldurmayacak diyorum. Eskiden altın ve değerli madenler, keçi boynuzunun tohumuyla tartılırmış. Başbakan'ın Ekmeleddin İhsanoğlu'na yönelttiği eleştirileri, incir çekirdeğinin içine de keçi boynuzu tohumunun içine de sığdırabilirsiniz.
Öyle bir zihniyet ki bu, kızınıza, karınıza karışıyor, karınızın nasıl doğum yapacağına, karınızın, kızınızın kahkahasına karışıyor, nasıl eğitilmen gerektiğine karışıyor. Her şeye bu kadar müdahale eden, kural koymaya çalışan, insanları sürekli ayırmaya çalışan zihniyet sonunda IŞİD'in yaptığı gibi senin neye inanacağına da karar verecek. Gidişat, o gidişat. Bu demokrasiye, bu seçimlerde onun için sahip çıkmamız gerekiyor."
Loğoğlu, cumhurbaşkanı seçim sürecindeki afişlerde Erdoğan için "Milletin adamı" denildiğine işaret ederek, adam olmak için önce insan olmak gerektiğini kaydetti. Loğoğlu, insan olunca, o kişinin kendi gayretiyle kendisini adama dönüştürebileceğini vurgulayarak, hiçkimsenin, adam olmak istemeyen birini, adam yapamayacağını söyledi.
Bu seçimin, siyah ile beyaz arasında yapılacak seçim kadar net olduğunu dile getiren Loğoğlu, AK Partililer'in, değişik ortamlarda Osmanlı tokadı tabiri kullandığını anımsattı. Loğoğlu, Erdoğan'ın sürekli, monşer ifadesini kullandığını ifade ederek, "Sayın Başbakan'a haber veriyorum, 10 Ağustos'ta Osmanlı tokadı değil monşer şamarı geliyor. Monşer şamarının nereden, nasıl geldiğini bilemez. Monşer şamarı, aslında demokrasinin şamarı olacaktır. 10 Ağustos'ta onu göreceğiz" dedi.