Çokyaşar, soykırımın 70'inci yıl dönümü dolayısıyla yaptığı yazılı açıklamada, soykırımın binlerce yıldır Avrupa'da yaşayan Romanların karşı karşıya kaldığı en büyük trajedi olduğunu bildirdi.
II. Dünya Savaşı yıllarında en az yarım milyon Roman'ın Naziler tarafından katledilmesine rağmen, bu gerçeği çok az kişinin bildiğini, bunun uzun yıllar Romanların bu gerçeği yüksek sesle dile getirememelerinden kaynaklandığını kaydeden Çokyaşar, Romanların 1933 yılı itibarıyla tiyatro, sinema ve müzikhollerde çalışmalarının yasaklandığını, itfaiye örgütünde ve spor kulüplerinde çalışmaları sınırlandırılmaya başlandığını belirtti.
Çokyaşar, 1936'da Romanların seçme haklarının Yahudiler gibi ellerinden alındığını, 1936'da Nazi yönetimince "çingenelerle mücadele" adıyla genelge yayımladığını ve ardından çingene kampı kurulduğuna işaret ederek, açıklamasını şöyle sürdürdü:
"1941'de 5 bin kadar Roman, Almanya ve Avusturya'dan Lizmannstadt'daki (Lodz-Polonya) gettolara sürüldü. Oradan da kendileri için son durak olarak planlanan Polonya imha kamplarına getirilip, gaz odalarında öldürüldüler. Mart 1943'ten itibaren 23 binin üzerinde Roman, 10 Avrupa ülkesinden, Ausschitz-Birkenau Toplama Kampı'na sürüldü. Onların kaderleri de diğerlerininkinden farklı olmadı. Hitler birliklerinin işgalinin gerçekleştiği Fransa, Belçika, Polonya, Rusya, Sırbistan, Romanya, Macaristan ve Çekoslovakya gibi ülkelerdeki Romanlar, Yahudilerle aynı kaderi paylaştı.
Bunun yanında birçok Roman Genetik Hastalıkları Önleme Yasası temel alınarak 1945 yılına kadar kısırlaştırıldı. İşgalciler, Yahudileri ve Romanları gettolara hapsedip, nakliye trenleriyle ölüm kamplarına göndermeden önce bir arada tuttu. Yolculuk boyunca ölmeyenler ya ölene dek çalıştırıldı, ya tıbbi deneyler için kullanıldı, ya da sistematik şekilde gaz odalarında öldürüldü. Auschwitz Toplama Kampı'nda 3 bin Roman'ın Nazi rejimi tarafından gaz odalarında katledilmesini lanetle kınıyoruz."
Çokyaşar, Polonya'nın 2 yıl önce 3 Ağustos'u Romanları Anma Günü olarak ilan ettiğini anımsattı.