Günümüzden yaklaşık 3 bin yıl önce bölgede hüküm süren Urartular döneminden kalan yapılar, geçmiş dönemlerin yaşam tarzının yanı sıra yaptıkları bilimsel çalışmalarla ilgili bilgilerin de elde edilmesine ışık tutuyor.
Van'ın Tuşba ilçesine bağlı Kalecik Mahallesi'nin 1,5 kilometre kuzeydoğusunda yer alan ve Urartu dönemine ait nekropol (mezarlık) alanda bulunan dikili taşlar ve taş halkaları, Urartuların astronomi bilimiyle de uğraştığını ortaya koydu.
Kalecik bölgesinde, yumruk büyüklüğündeki taşlardan oluşturulmuş, çapları 13 ile 40 metre arasında değişen halka taşlar ile yer altına oyulmuş 25 kaya mezarın bulunduğu alanın doğuya bakan kısmında da 1600 metrekarelik alan içine sıralanmış 2 bin 475 dikili taş bulunuyor.
Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Başkanı Doç. Dr. Rafet Çavuşoğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Şahbağı tepesinde yer alan taş ocaklarından getirilen ve ortalama ağırlıkları 200 ile 500 kilogram olan taşların alana büyük bir özenle yerleştirildiğini belirtti.
Çavuşoğlu, düz bir zemine oturtulan taşların, Urartular döneminde astronomide de kullanıldığını bildirerek, şöyle konuştu:
"Urartular gibi büyük bir devletin takvim sistemi olması ihtimali üzerinde de duruyoruz. Bu düşüncemizi yabancı bilim adamlarının fikirleri de onaylıyor. İşlev olarak ne yaptığı sorusunun cevabı ise yakın doğudan bildiğimiz ve Avrupa'da da özellikle 400 metre çapa varan monolit taşlardan oluşan bu şekildeki yerler var. Suriye, Hazar ve Aral gölleri civarında yer alıyor. Urartuların şu özelliği ön plana çıkıyor. Urartuların güneş ve ay tanrıları var. Ay takvimini kullandıklarından dolayı buranın dinsel işlevi olduğunu ve takvimsel bir işleve sahip olduğunu düşünüyoruz. 21 Aralık ve 21 Haziran dediğimiz en uzun ve en kısa günlerin yaşandığı dönemlerde burada gözlem yaptık. 21 Haziran'da güneşin Süphan Dağı Sığırlar Tepesinin eteğinden battığını gözlemledik. 21 Aralık'ta ise güneşin Kalecik Kalesi ile Van Gölü'nün üzerinden taşlara uzun gölgeler bırakarak battığını gördük. Burası Urartular döneminde bir gözlem evi gibi kullanılmış."
-"Turizme kazandırılmalı"
Dikili taşların diziliş şekli, bulunduğu konum ve kullanım amacı olarak İngiltere'de "Stonehenge" olarak bilinen ve her yıl binlerce insanın ziyaret ettiği yapıyla büyük benzerlik gösterdiğine dikkati çeken Çavuşoğlu, şöyle devam etti:
"İngiltere'de 'Stonehange' denen yapı, bu türde arkeolojik işlevi olan bir alan ve yılda bir milyon insan orayı ziyaret ediyor. Biz de bu nedenle burayı Anadolu'nun Stonehange'i olarak adlandırdık. Alanla ilgili bilgilerimizi, verileri de yurt içinde ve yurt dışında yayınladık. Buradaki taşlar İngiltere'deki Stonehenge olarak bilinen ve astronomiyle ilgili dinsel törenlerin yapıldığı alana benziyor. Anadolu'da bu benzerlikte bir alan yok. Buradaki taşların sırrı da keşfedilirse İngiltere'de yılda bir milyon turistin ziyaret ettiği Stonehenge taşları gibi olabilir. Bu nedenle turizme kazandırılması gerekiyor."
2004-2007 yılları arasında bölgede başlattıkları kazı çalışmasını bazı sıkıntılar nedeniyle durduklarını anımsatan Çavuşoğlu, bölgenin korunarak ortaya çıkarılması, tur programlarına dahil edilerek de turizm değeri heline getirilmesi gerektiğini aktardı.
Çavuşoğlu, aynı alanda ayrıca yer altına oyulmuş 25 kaya mezar bulunduğunu ancak bu mezarların defineciler tarafından tahrip edildiğini bildirerek, bu mezarların da belli bir düzene göre inşa edildiğini dile getirdi.