Eroğlu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kuraklığın, yağışların normal düzeyinden düşük olması veya düzensizlikleri durumunda önemli hidrolojik dengesizliklerin oluştuğu ve buna bağlı olarak arazi doğal üretkenliğinin olumsuz biçimde etkilendiği tabii bir olay olduğunu dile getirdi.
Kuraklığın 4 farklı çeşidinin bulunduğunu ifade eden Eroğlu, şu bilgileri verdi:
"Kuraklığın oluşması esnasında öncelikli olarak meteorolojik kuraklık meydana gelmektedir. Meteorolojik kuraklık belirli bir zaman periyoduna ait normallerden meydana gelen sapma olarak tanımlanır. Yağışlardaki azalma belirli bir zaman periyoduna ait normallerde meydana gelen sapma mevcutsa o zaman meteorolojik kuraklık var denilmektedir. Ancak yağışlardaki azalma anlamlı bir sapmayı ifade etmiyorsa kuraklık olarak nitelendirmek doğru olmaz.
Meteorolojik kuraklığı ise tarımsal, hidrolojik ve sosyo-ekonomik kuraklık takip etmektedir. Tarımsal kuraklık, bitkinin kök bölgesinde, büyüyüp gelişmesi için yeterli nem bulunmaması durumu olarak ifade edilirken, uzun süre devam eden yağış eksikliği neticesinde ortaya çıkan yüzey suyu ve yeraltı sularındaki azalma ve eksiklikler ise hidrolojik kuraklık olarak ifade edilir."
Meteoroloji Genel Müdürlüğünün, meteorolojik kuraklığı farklı periyotlarda ve farklı uluslararası yöntemlerle aylık olarak izlediğini anımsatan Eroğlu, her ay kuraklık analizlerinin yapıldığını ve hazırlanan haritaların kurumun internet sitesinde yayınlandığını belirtti.
Eroğlu, bunun yanında tarım yılı sonunda o tarım yılına ait "Tarım Yılı Kuraklık Analizi"nin hazırlandığını ve internet sitesinde yayınlandığını kaydetti.
-"Barajlarda geçmiş yıllara göre daha az su depolandı"
DSİ Genel Müdürlüğü tarafından inşa edilerek işletmeye açılmış olan bütün depolama tesislerinde su seviyelerinin düzenli olarak ölçüldüğünü hatırlatan Eroğlu, "Ülkemiz genelinde yağışların normallerin altında gerçekleşmesi yüzünden bütün bölgelerimizdeki barajlarda geçmiş yıllara göre daha az su depolanmıştır" ifadesini kullandı.
Su kaynaklarının daha etkin değerlendirilmesi gayesi ile 2003 yılından itibaren DSİ Genel Müdürlüğünde asırlık yatırımların gerçekleştirildiğini aktaran Eroğlu, ayrıca yıllardır sürüncemede kalan projelerin kısa sürede tamamlanarak hizmete alındığını dile getirdi.
Eroğlu, "2002-2013 yılları arasında 268 baraj, 53 gölet, 305 sulama tesisi, 76 içmesuyu, 1061 taşkın koruma ve diğer tesisler olmak üzere toplam bin 763 adet tesisin inşaatı tamamlanmıştır" dedi.
Bakan Eroğlu, bunun yanında DSİ Genel Müdürlüğünce yürütülen GÖL-SU 1000 günde 1000 Gölet Projesi kapsamında, 2014 yılı sonuna kadar 739 gölet, tersip bendi ve sel kapanının hayata geçirilmesinin hedeflendiğini aktardı.
-"41 milyon kişiye içmesuyu sağladık"
İçmesuyu ihtiyacı acil olan illerden başlayarak, şehirlerin içmesuyu gereksinimini karşıladıklarını anımsatan Eroğlu, "Planlarımızı en az 30 yılın ihtiyaçlarını dikkate alarak yapıyoruz. Nitekim bu çerçevede başta İstanbul olmak üzere İzmir'den Siirt'e, Edirne'den Kars'a, Aydın'dan Mardin'e, Sinop'tan Mersin'e kadar kısacası işletmeye aldığımız 76 adet içmesuyu tesisi ile takriben 41 milyon kişiye içmesuyu sağladık" ifadesini kullandı.
"Bizim yaptığımız tesisler olmasaydı 76 şehir susuz kalacaktı. İstanbul'da bugün kuraklığa rağmen susuzluk yoksa bu bizim inşa ettiğimiz barajlar sayesinde oldu" değerlendirmesinde bulunan Eroğlu, ayrıca uzun vadede susuzluk yaşanmaması için de çalışmaların devam ettiğini anlattı.
Bakan Eroğlu, inşaatları devam eden 36 proje tamamlandığında 18 milyon kişiye daha içmesuyu sağlanmış olacağını dile getirdi.
-Su kayıp ve kaçakları
Ülke genelinde içmesuyu şebekelerinde yaşanan su kayıplarına son vermek için seferberlik başlattıklarını dile getiren Eroğlu, "İçme Suyu Temin ve Dağıtım Sistemlerindeki Su Kayıplarının Kontrolü Yönetmeliği" ile yüksek miktarda su kaybının kabul edilebilir seviyelere çekilebilmesi için altyapı yatırımları ile kontrol ve izleme sistemlerine ağırlık verilmesine dair usul ve esasların düzenlendiğini kaydetti.
TÜİK verilerine göre, Türkiye'de 2012 yılında belediyeler tarafından içme ve kullanma suyu şebekesi ile dağıtılmak üzere 4,9 milyar metreküp su çekildiğini ancak bu suyun 2 milyar metreküpten fazlasının, gelir getirmeyen su olarak kaydedildiğini dile getiren Eroğlu, "İçmesuyu şebekelerinde kaybolan bu su miktarı ise Türkiye'nin 157 günlük su ihtiyacına karşılık geliyor" dedi.
Eroğlu, yüzde 43'e tekabül eden bu kayıp oranın, gelişmiş ülkelerle kıyaslandığında oldukça yüksek bir oran olduğunu belirtti.
Bu yönetmelik ile su idarelerinin ve belediyelerin su kayıp oranlarını büyükşehir ve il belediyelerinde 5 yıl içerisinde en fazla yüzde 30, takip eden 4 yıl içerisinde ise en fazla yüzde 25 düzeyine indireceğini kaydeden Eroğlu, diğer belediyelerin ise bunu 9 yıl içerisinde en fazla yüzde 30, takip eden 5 yıl içerisinde ise en fazla yüzde 25 düzeyine indirmelerinin hedeflendiğini aktardı.
-Kuraklık yönetim planları
Ayrıca 25 havzada kuraklık yönetim planlarının hazırlanacağını belirten Eroğlu, bu çerçevede, muhtemel kuraklık riskleriyle karşılaşıldığında yaşanacak olan olumsuz etkilerin azaltılmasına ve mümkün olan en kısa sürede kuraklık sorununun çözümüne yönelik kuraklık öncesinde, esnasında ve sonrasında alınacak tedbirlerin belirleneceğini anlattı.
Eroğlu, yönetim planları kapsamında, nehir havzaları bazında, birbirini tamamlayan tedbirlerin, bir plan dahilinde, muhtemel kayıpları en aza indirecek şekilde, tüm ilgili kurum ve kuruluşlarca, eşgüdümlü bir program çerçevesinde belirlenmesine yönelik çalışmaların yapılacağını kaydetti.
Bakan Eroğlu, kısa vadeli olarak 2013-2015 tarihleri arasında Ulusal Kuraklık Yönetimi Strateji ve Eylem Planlarının hazırlanması ile Kuraklık Yönetimi Planlarının Konya ve Akarçay Havzaları için tamamlanmasının, orta vadede 2016-2019 yıllarında 10 havza için Kuraklık Yönetim Planlarının hazırlanmasının, uzun vadede ise 2020-2023 tarihleri arasında geriye kalan 13 havza için Kuraklık Yönetim Planlarının hazırlanmasının ve 6 yıl aralıklarla Kuraklık Yönetim Planlarının revizyonun yapılmasının hedeflendiğini ifade etti.
Eroğlu, "Kuraklık Yönetim Planlarını hızla tamamlayarak, Ulusal Kuraklık Yönetimi Strateji ve Eylem Planlarını hazırlamak ve gerekli diğer politika ve mevzuatları geliştirmek öncelikli hedefimizdir" değerlendirmesinde bulundu.
-Su Kanunu
Suyun miktar ve kalite açısından etkin yönetimine temel teşkil edecek ve AB direktiflerine uyumlu yeni bir "Su Kanunu"nun hazırlandığını anlatan Eroğlu, "Bakanlığımız tarafından yürütülen Su Kanunu Tasarısı Taslağı, hazırlık çalışmaları titizlikle yürütülmüş olup taslak kamuoyunun görüşüne açılmıştır. Bugün gelinen noktada taslağa son şekli verilmiş olup TBMM'ye sunulmak üzere hazır hale getirilmiştir" dedi.
Eroğlu, her vatandaşın sağlıklı ve yeterli suya erişiminin esas olarak yer aldığı taslakta su yönetiminde Su Yönetimi Yüksek Kurulu, Su Yönetimi Koordinasyon Kurulu, Havza Su Yönetim Kurulu, İl Su Yönetimi Koordinasyon Kurulu'ndan oluşan yeni bir yapılanmaya gidildiğini dile getirdi.
Bakan Eroğlu, şu bilgileri paylaştı:
"Bunun yanı sıra ilgili paydaşların katılımı ile su kaynaklarının miktar ve kalite açısından bütüncül yönetimi için su kaynaklarının mevcut ve gelecekteki durumu dikkate alınarak; sosyal, ekolojik ve ekonomik ihtiyaçları karşılayacak su yönetimi politikasını ihtiva eden Ulusal Su Planı hazırlanması hükmüne yer verilmiştir.
Havza yönetim planlarının ve taşkın yönetim planlarının hazırlanmasına ve taşkın kontrolünde ilişkin usul ve esaslara da yer verilen taslakta su kaynaklarının korunması, sektörel ve münferit tahsislerin yapılmasına ilişkin hususlar, suyun fiyatlandırılması, yasak fiiller ve bu fiillere uygulanacak cezalar ayrıntılı biçimde ele alınmış ve düzenlemeye konu edilmiştir."