Çeşitli temaslarda bulunmak üzere, Bitlis'ten karayoluyla Muş'un Hasköy ilçesine gelen Bakan Yılmaz, Belediye Başkanı Mürsel Özen'i makamında ziyaret etti.
Belediye ziyaretinin ardından ilçe esnafını gezen Yılmaz, bir çay bahçesinde vatandaşlarla bir araya geldi.
Yılmaz, burada yaptığı konuşmada, Türkiye'nin son 10 yılda büyük değişimler yaşadığını belirterek, "Eskiden Türkiye yasakların Türkiye'siydi. Öyle değil mi? Dil konuşmak yasak, başörtüsünü giyinmek yasak, onu yapmak yasak, bunu yapmak yasak. Kaldı mı o yasaklar şimdi? Allah'a şükürler olsun şimdi o tabular yıkıldı. Adeta sessiz bir devrim oldu bu memlekette" dedi.
"Emin olun 10 sene önce deselerdi ki başörtüsü kamuda serbest hale gelecek kaç kişi inanırdı buna?" diyen Yılmaz, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Başörtülü milletvekilimiz olacak, kamu kurumlarında rahatça çalışacak insanlar, üniversitelerde rahatça girecek kızlarımız. Buna kimse inanır mıydı? Çok şükür o günleri geride bıraktık. İnanç hürriyetini sağladık. Başörtülü de bizim insanımız, başı açık da bizim insanımız. Alevi de sünni de bizim insanımız. Müslüman da gayri müslüm de bizim insanımız. Hiçbir hak gözetmiyoruz. Biz diyoruz ki herkes özgür olsun. Herkes inancında özgür olsun. Neye inanıyorsa o inancını en güzel şekilde yaşasın. Kimse kimseye engel olmasın. Anadilinde konuşsun, eğlensin, kültürünü yaşatsın, Türkü, Kürdü, Arabı, Lazı, Çerkeziyle herkes ne etnik çatışma olsun ne inanç çatışması olsun. Birlik beraberlik içerisinde ülkemizi kalkındıralım. Çoluk çocuğumuza güzel bir dünya kuralım."
Konuşmasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Yılmaz, bir gazetecinin, HDP'nin Cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş'ın TRT Genel Müdürü'ne yönelik, "Seçilirsem seni görevden aldıracağım" sözlerini hatırlatması üzerine, "Başbakanımız sadece bir aday değil aynı zamanda icraat yapan bir insan. Doğal olarak medyanın kendisine olan ilgisi çok daha yüksek. Gecen gün Hüseyin Çelik bakanımız da söyledi. Takımlar maç yaparken medya en fazla hangi takımı veriyor? Şampiyon olan en önde gelen takımları veriyor. Bu doğal birşey. Halk bunu talep ediyor. Toplumun zaten o yönde bir talebi var. İcraatı olan bir insan" ifadelerini kullandı.
- "Kimse kendi başarısızlığına şimdiden kılıf aramasın"-
Siyasi çalışmalarla icraatı birbirinden ayırmak gerektiğini vurgulayan Yılmaz, şunları söyledi:
"Başbakanımız bir hızlı tren açılışı veya Marmaray'ın açılışını yapıyor. TRT bunu yayına vermesin mi? Başbakanlık çalışmaları ister istemez veriliyor. Kimse kendi başarısızlığına şimdiden kılıf aramasın. Başbakanımız, başbakanlığa gelirken bırakın medyayı, şunu bunu, milletvekili olmasına dahi izin vermediler. Öyle değil mi? O şartlar altında geldi. Halka kendisini anlattı ve birinci parti olarak gitti. Mesele medya meselesi değildir. Başbakanımız medyayla çarpışa çarpışa gelmiş bir insandır. Hiç kimse medyaya sığınmasın. Kendisini halka anlatmaya çalışsın."
- "Devlet içinde devlet olmaz"-
Yılmaz, "Hakan Şükür'ün gözaltındaki polislerle fotoğraf çektirmesini nasıl değerlendiriyorsunuz" sorusu üzerine, "Hiçbir devlette paralel bir yapıya müsaade edilemez. Devlet içinde devlet olmaz. Tek bir devlet, tek bir hukuk olur o hukuka herkes tabi olur" dedi.
Devletin içinde olup da kendi amirlerinden değil başka yerlerden emir alanların hem kendilerine hem de devlete ve topluma zarar verdiğini aktaran Yılmaz, konuşmasını şöyle tamamladı:
"Bu aynı zamanda gayri hukuki, gayri ahlaki bir durumdur. Dolayısıyla bu konularda kararlı bir şekilde biz tavrımızı ortaya koyuyoruz. Adalet mekanizması da işliyor. Kim suç işlediyse, kim hukuk kurallarının dışına çıktıysa o cezasını görecek. Kim olursa olsun. Burada siyasetçilerin gidip adliyelerde poz vermelerini biz çok yanlış buluyoruz. Adalete bir müdahale olarak görüyoruz. Hiçbir şekilde bunun yapılması doğru değil. Tabi herkes görüşünü ifade edebilir özgür bir şekilde. Fikrini söyler ama adalete, devlet mekanizmasına baskı yapmaya hiç kimsenin hakkı yoktur."