Ala, AK Parti İl Başkanlığı'nca Yakutiye ilçesindeki Tavşanlı Parkta düzenlenen bayramlaşma programında yaptığı konuşmada, vatandaşların bayramını kutladı.
Programda, sağanak nedeniyle partililerin alanda zor anlar yaşamasına değinen Ala, "Yağmur altında bir bayramlaşma ama biz bunu hep dilimizde söyledik alışığız. Beraber yürüdük bu yollarda, yağmur altında da beraber yürürüz, bu demokrasi yolunda da beraber yürürüz, güneş altında da beraber yürürüz, fırtınalar kopsa da beraber yürürüz. İnşallah demokrasi hedefine nasıl otobanlar yaptık, bölünmüş yollar yaptıysak Türkiye'de, burada demokrasi otobanları yaparak yolumuza, hedefimize devam ederiz, ileri demokrasi hedefine varırız" diye konuştu.
Ala, Gazze'de yaşanan insanlık ayıbının sona erdirilmesi çağrısında bulundu.
İslam dünyasının buruk bir bayram kutladığını ifade eden Ala, şöyle devam etti:
"Gazze'deki kardeşlerimiz bu bayramı bizim kadar huzur ve güven içerisinde, istikrar içerisinde karşılayamıyor. Ne yazık ki, yemeğimiz, tatlılarımız bizim soframızdaydı ama Gazzeli çocukların, annelerin sofralarında bomba vardı, kurşun vardı. Defalarca çağrı yaptık ve Erzurumlu bir kardeşiniz olarak yeniden çağrıda bulunuyorum. İsrail, bu zulmü, bu bombardımanı, ahlak dışı saldırıyı derhal durdur. Gazzeli kardeşlerimize de dualarımızla sesleniyoruz. Sabrediniz, dua ediniz, direniniz mazlumlar elbet kazanacaktır. Zulüm mutlaka kaybedecektir."
Ala, konuşmasında cumhurbaşkanlığı seçimlerine değinerek, cumhurbaşkanını halkın seçmesiyle birlikte Türkiye'de istikrarın artacağını dile getirdi.
Cumhurbaşkanlığı seçimleri için yapılan referanduma atıfta bulunan Ala, şunları kaydetti:
"2007 yılında bir referandum gerçekleştirildi. Milletimizin önüne bir seçenek sunuldu ve denildi ki, 'bundan sonra cumhurbaşkanlığı seçimini halk yapsın mı?' Yani cumhurbaşkanını halk seçsin mi, seçmesin mi? Yani cumhurun başkanını halk mı seçecek, yoksa salonlarda mı karar verilecek bu seçimlere? Meclis sarılıp, meclisin üzerinden uçaklar uçurup, önüne tanklar dizilip, anayasa mahkemesinde 367 garabeti kararlar alınıp, yine her seçim bir kriz mi olacak? Bunun kararını bundan sonra halk verecek. AK Parti dedi bunu. Bunu iradenin sahibi, yönetimin sahibi yani idarenin sahibi halktır kardeşlerim yani sizsiniz."
Ala, muhalefet partilerin halkın kendi cumhurbaşkanını seçmesine karşı çıkanlara ise referandumda gereken cevabın verildiğini anımsattı.
Referandumun ardından halkın yönetime el koyduğunu belirten Ala, şöyle dedi:
"Peki diğer partiler ne yaptılar? Çıktılar milletin önüne, 'siz hayır diyin' şeklinde çağrı yaptı. Kendi seçiminizi reddedin. Bu akla aykırı ama bir kısımı, siyasette inanılmaz bir şey. Bunu tarih yazmıştır. Siyaset bilimcileri bunu değerlendirecektir. Yalnız halkımız bunu peşinen değerlendirdi. Erzurum yüzde 91.1 ile 'evet biz seçeceğiz. Bir gün sabah kalktığımızda, yönetime şu el koydu, bu el koydu anonsunu işitmeyeceğiz. Yönetime biz el koyacağız' dedi Erzurumlu. Şimdi o kararımızın sonucunu belirleyecek sandık, tekrar önümüze geldi. Madem referandumda reyini belli etmişti şimdi de inşallah daha yüksek oranla en azından, aynı oranla milletin adamını milletin başına getireceğiz. 'Orada bizim itirazlarımızı dile getirecek dünyanın her platformunda bir milletin adamını oraya çıkaracağız. Sesini çıkartmayan orada oturmayacak. Orası sembolik değildir' diyecek Erzurumlu hemşehrim."
Ala, kullanılan oyların ve cumhurbaşkanlığı makamının sembolik olmadığını, halkın kullandığı oyların yansımasını Çankaya'da görmek istediğini söyledi.
Seçilecek cumhurbaşkanının "dadaş" gibi tavır sergilemesi gerektiğini vurgulayan Ala, şunları söyledi:
"Erzurumlu dadaşımın oyu sembolik değildir. Sandığa gidip, iradesini kullanıyorsa onun yansımasını Çankaya'da görmek ister. Öyle değil mi? Dünyada haksızlık olurken, Türkiye'de bizim milli ve manevi değerlerimiz örselenirken biz sandıkta rey verir miyiz? Vermeyiz. Sandığa gitmişsek bizim için çok önemlidir. Dadaş oy vermişse yansımasını, onun karşılığını dünyanın bütün platformlarında, gerek 'one munite' diyerek, o nasıl davranması gerekiyorsa, dünyanın başbakanı veya başkanı ya da cumhurbaşkanı nasıl olursa olsun, aynı tavrı göstermesi gerekiyorsa, aynı lideri biz seçip, bizim dadaş gibi tavır göstermesini bekleriz. Değerli kardeşlerim biz bunu çok önemsiyoruz. Varsın darbe hukukçuları, anayasası nasıl tanımlarsa tanımlasın. Siz dadaşın nasıl tanımladığına bakın kardeşim, dadaşın."
(Sürecek)