Erdoğan, Kanal 7 ve Ülke TV ortak yayınındaki "İskele Sancak" programında, gazeteci Mehmet Acet'in sorularını yanıtladı.
"Türkiye'de darbe davaları vardı. Ergenekon, Balyoz... Bunların hepsi hapistelerdi, hapisten çıktı. Türkiye'nin istikameti ve geleceği bakımından; bir taraftan böyle bir gelişme var, bir taraftan paralel yapılanmayla mücadele var. Biraz yükü ağırlaşmıyor mu memleketin? Biraz sizin elinizdeki yük ağırlaşmıyor mu? Türkiye'nin geleceği açısından buradan baktığınız zaman bir tehdit, bir tehlike görüyor musunuz?" şeklindeki soruya Erdoğan, hapisten çıkanların beraat etmediklerini, büyük bir kısmının tutuksuz olarak yargılanmalarına devam edileceğini belirterek, davaların sürdüğünü söyledi.
Erdoğan, Gezi olaylarıyla bir süreç başladığını, bu olaylarla başlayan süreçte, Merkez Bankası'ndaki döviz rezervinin 135 milyar dolardan 120 milyar dolara düştüğünü ifade ederek, şöyle devam etti:
"Demek ki piyasalarda bir olumsuz gelişme meydana geldi. Fakat ekonomik olarak herkes bizim büyümede düşeceğimizi söylüyorlardı. Performansın düşeceğini söylüyorlardı. Düşmedi. Hani ne oldu? Daha iyi bir noktaya gelebilirdik. Bu bizim hızımızı uluslararası camiada kesti. Bakın biz 120'den 135'e bunu toparladık. Bu arada malum IMF'ye olan borcumuzu sıfırladık ve onlara da '5 milyar dolar borç verebiliriz' dedik. Bununla da kalmadık, yeniden faizde... Ama burada bizim başka sıkıntımız var. Nedir bu? Şu anda faiz politikaları itibariyle maalesef Hükümet ile Merkez Bankası'nın arasında sıkıntı var. Merkez Bankası'nın faize yaklaşımı, burada bir Başbakan olarak söylüyorum, bir bağımsız kuruluş olması hasebiyle de tabii Merkez Bankası'na defaatle bu uyarılarımızı yaptık. Ben Başbakan olarak bunu söyleme hakkına sahibim. Söylerim. Diyorum ki, şu andaki faiz oranları yüksektir. Bunun düşmesi lazım."
- "Türkiye bütün olaylara rağmen büyümeye devam etti"
Türkiye'nin yatırımlarının durmaması için, bu yatırımların devam edebilmesi için bir defa kredi maliyetlerinin düşük olması gerektiğini aktaran Erdoğan, kredi maliyetlerinin yüksek olması durumunda ülkede yatırım yapılamayacağını ifade etti.
Erdoğan, kendisi için öncelikli adımın, Türkiye'deki girişimcinin yatırım yapabilmesi olduğunu belirterek, "Ülkemdeki güvenilir girişimciye bu imkanı hazırlayacak olan bankalar ölçüyü Merkez Bankası'ndan alıyor. Eğer Merkez Bankası bunları yüksek tutarsa, bir yerlere bakması lazım. Nereye bakacaksın? FED'e bak. Avrupa'ya bak. Hiçbirinde acaba senin faiz oranlarında bir oran var mı?" diye konuştu.
Faizlerin Amerika'da, Japonya'da, İsrail'de, Avrupa'da, Türkiye'deki orandan çok aşağılarda olduğunu aktaran Erdoğan, şöyle devam etti:
"Şu anda bizim çok enteresan yine rakam aslında 11-12'dedir. '8-8,5'e indirdik şeyi' falan bunların hepsi uydurma şeyler. Çünkü ben faizin maliyetine bakarım. Komisyonlarla, şunlarla, bunlarla maliyetler 11-12'lerde. Sen 11-12'de faizin maliyetini koyarsan, buraya getirirsen, burada yatırımcı iş başaramaz. Ondan sonra da 'yatırımda netice alacağım' diye beklerken o yatırımın iflas ettiğini görürsün. Onlar da bize çöplük oluşturur. Bir defa bunları aşmamız lazım. Bunu aşmamız için de buradaki cumhurbaşkanının işte burada rolü önemli. Burada olaylara bizim müdahil olmamız lazım. Hamdolsun, Gezi olayları, 17 Aralık, 25 Aralık bütün bu olaylara rağmen Türkiye 4'ün üzerinde büyümeye devam etti. İnşallah bunu bu şekilde devam ettireceğiz. Avrupa ülkelerinin hiçbirinde böyle bir büyüme oranı yok. En iyisi Almanya, o da 0,8."
- İsrail'in Gazze'ye saldırıları
Acet'in, İsrail'in Gazze'ye saldırılarına ilişkin Türkiye'nin çabalarını anımsatarak, bu konudaki son gelişmeleri sorması üzerine Erdoğan, İsrail ile anlaşmanın kolay bir olay olmadığını, bu konuyla ilgili gerek özel temsilcinin, gerekse Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun bu trafik içerisindeki rollerinin ve yapılan görüşmelerde Amerika'nın rolünün çok önemli olduğunu söyledi.
Erdoğan, öncelikle 12 saatlik geçici bir ateşkes, daha sonra da bir 4 saatlik ateşkes yapıldığını anımsatarak, şöyle devam etti:
"Biz tabii, her iki tarafa dedik ki, bir haftalık bir geçici ateşkes sağlansın. Ama bu arada da oradaki kara harekatındaki araç gereç neyse bunlar Gazze'yi terk etsin. Yani hiçbir ön şart olmasın. Böyle bir ifade olmaz. Hani eğer ateşkes yapılacaksa bunun ön şartı nedir? Bir, bir defa insani yardım noktasında Gazze'ye bir insani yardım gidebiliyor mu? Yok. Bunun içinde gıdası var, ilacı var. Gidemiyor. Bunun önünü açacaksın ki, ben senin ateşkesteki samimiyetini göreyim. Bu konuda ister bunu Türkiye üzerinden yapın, ister bunu kalkın Mısır üzerinden yapın. Tabii, ben uluslararası bir televizyon kanalında şu ifadeyi de kullandım; dedim ki, ben burada Mısır'ın bir defa samimiyetine inanmıyorum. Eğer Mısır samimiyse ve halkı Müslüman olan bir ülke olarak ağırlıklı öbür taraftaki Müslüman kardeşleri bombalar altında şehit olurken, ölürken, ki, şu an itibariyle 1100'e vardı, böyle bir noktada kalkıp da kapısını açmıyor, Refah kapısından içeri insani yardım girmiyorsa, yaralılar taşınamıyorsa, bunun önünü açmıyorsa ben o zaman Mısır'ın yönetimine hiçbir zaman iyi bir gözle bakamam. Zaten bir darbe yönetimi olarak görüyorum. Bu konuda benim kanaatim budur. Beyefendi çok rahatsız olmuş, bundan dolayı maslahatgüzarımızı çağırmış, ona bazı olumsuz şeyler söylemişler. Tabii, maslahatgüzara bu tür olumsuz şeyleri söylemesi Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'nın ağzını kilitlemez."
Bu konuda kendilerinin de düşündüklerini aynı şekilde söylediklerini belirten Erdoğan, bunun asla iç işlerine karışmak olmadığını dile getirdi.
Erdoğan, "Adama burada sorarlar. Eğer sen bunu iç işlerine karışmak olarak alıyorsan, o zaman dünyada İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi diye bir şey var. Senin yanı başında değerleri itibariyle aynı değerleri paylaştığınız kalkıp da bir Gazze'ye yardım elini uzatmıyorsan, o zaman sana da burada müsaade et de gerekeni söyleyelim. Bu bir uyarıdır. Bu uyarıyı yaparız. Ama uluslararası camiada Türkiye olarak biz hiçbir zaman Mısır halkı değil, Mısır yönetimiyle bizim sorunumuz var. Bu yönetim bir darbe yönetimidir. Ben cumhurbaşkanı olarak Sisi'yi tanımıyorum" diye konuştu.
Mısır'da seçilmiş cumhurbaşkanının Mursi olduğunu ve Mursi'yi şu anda darbeyle içeri atanları tanırsa, demokrasiye inanan bir insan olarak kendini inkar edeceğini kaydeden Erdoğan, Türkiye'de de kimlerin onlarla beraber dans ettiğinin ortada olduğunu, böyle bir oyunun içerisinde rol almayacaklarını, inandıkları doğruları sonuna kadar savunmak zorunda olduklarını vurguladı.
- "Amerika son dönemde iyi imtihanlar vermedi"
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun "Gazze'ye bir hava köprüsü kurmak" şeklindeki ifadeleri anımsatılarak, buraya uçakla bir yardım götürülmesi yönünde bir adım atılıp atılmayacağının sorulması üzerine Erdoğan, şunları söyledi:
"Bunların hepsi bu ateşkesin içerisinde yer alan konular. Ateşkeste bir defa bu hava olabilir, kara, deniz olabilir, bunun önünün açılmasını istiyorum. Bunu ısrarla Sayın Kerry'e de Ahmet Bey söyledi ve onlar da kendilerine ilettiler, bunun sağlanması halinde biz Türkiye üzerinden gıdaydı, ilaçtı... Mesela bakın orada ameliyatla ilgili malzemeleri olmadığı için yavruların kollarını kesmek durumunda kaldılar. Nerede insanlık? İnsanlığın vicdanı nerede? Bunun hesabını vermek durumunda değil miyiz?"
Erdoğan, "John Kerry Türkiye'nin pozisyonuna biraz yakın duruyor diye İsrailli yetkililerin Kerry'i eleştirdiği" yönünde çıkan haberlerin hatırlatılması üzerine, kendilerinin de bu haberleri aldıklarını ifade etti.
Amerika'nın bu konuda kendini hala beklenen yere konumlamadığını, Amerika'nın son dönemlerde iyi imtihan vermediğini söyleyen Erdoğan, Birleşmiş Milletler'in de son dönemde iyi imtihan vermediğini, Suriye'de de başarısız olduklarını dile getirdi.
Erdoğan, Amerika'nın Irak'ta çok ama çok başarısız olduğunu vurgulayarak, Irak'taki durumu değerlendirdi.
Irak'ta da bir an önce yönetim oluşmasını temenni eden Erdoğan, ülkenin içindeki karışıklığın da bir an önce giderilmesi hassasiyeti içinde olduklarını belirtti.
Başbakan Erdoğan, Suriye'de 200 bini aşkın ölü olduğunu ve 5-6 milyonu bulan da bir göç bulunduğunu ifade ederek, sadece Türkiye'de 1 milyon 150 bin sığınmacı olduğunu anlattı.
"Bunun da tabii bir bedeli var. Bu bedelleri Türkiye ödüyor, ödemeye devam edeceğiz çünkü biz olaya muhacir ensar açısından bakıyoruz. Lübnan çok ciddi bir bedel ödüyor. Ürdün keza öyle" diyen Erdoğan, insani yardım konusunda Katar'ın destek verdiğini, Suudi Arabistan'ın Suriye konusunda gereken desteği verdiğini, ancak bir numarada Katar'ın yer aldığını aktardı.
- Dış politika
Erdoğan, "Dış politika konusunda çok eleştiriler de yöneltiliyor. Bir makas değişikliği ihtiyacı var mı? Siz cumhurbaşkanı seçilirseniz dış politikada bir makas değişikliği olacak mı?" sorusuna, şöyle cevap verdi:
"Başarılı bir dış politika, ilkesizliğe dayalı olmaz, ilkeli olmaya dayalı olur. Bugün bizi başarısız olarak görenler yarın başarımızı görecekler. Bunu söyleyenlerin hiçbirinin Türkiye Cumhuriyeti'nin dış politika tarihine bakmadıklarını görüyorum. Eğer bakmış olsalar, bir defa Türkiye Cumhuriyeti'nin şu anda uluslararası camiadaki konumu, şu son 11 senede olduğundan daha iyi hiçbir zaman olamamıştır. Şu anda Türkiye dünyada dış politikada, siyasette gündem belirleyen bir ülkedir. Gündemin içinde yer alan bir ülkedir. Zaman zaman televizyonlarda yorumcuları falan görüyoruz. Bunların hiçbirinin sırtında küfe yok. Yumurta küfesi olmadığı için de bunlar rahat konuşuyorlar. Ama bu işin içerisinde şu anda terleyenler, koşanlar olarak biz hamdolsun bir netice alıyoruz ve bu neticeleri biz görüyoruz. Türkiye'de ana muhalefet yok ki dış siyasetten anlasın. Yavru muhalefet yok. 3,5 sene başbakan yardımcılığı yaptı. Bahçeli'nin şöyle hayatına bakın, kaç tane ülke ziyaret etmiş acaba? Şu anda ana muhalefetin başındaki genel müdür acaba kaç tane ülkeyi ziyaret etmiş. Bunların böyle bir derdi yok. Anlamazlar bu işten. Ama biz iktidara gelmeden önce bu trafiği yaptık. Böyle başladık bu işe. Siyaset başka bir şey."
Erdoğan, Avrupa Birliği'nde daha farklı bir yere varabilmek için daha genel başkanken 15 gün içerisinde 14 ülkeyi dolaştığını ifade ederek, daha partiyi kurduklarında hangi alanda neler yapacaklarını, eylem planlarını belirleyerek yola çıktıklarını ve bunun neticesinde de bu adımları attıklarını kaydetti.
Yeri geldiği zaman bir değişiklik olabileceğine işaret eden Erdoğan, "Olması gereken yerde onu yaparsın. İlkeden taviz veremeyiz" dedi.
- "Hiçbir iktidarın getiremediği hak ve özgürlükleri bu dönem içerisinde getirdik"
Başbakan Erdoğan, "Film şeridi gibi başbakanlık süreniz gözünüzün önünden geçtiğinde sizi çok üzen ve çok mutlu eden olay, anı bizimle paylaşır mısınız?" denilmesi üzerine, süreç içerisinde Marmaray'ı çok önemsediğini belirtti. Erdoğan, "Çünkü denizin altından hakikaten Türkiye'nin temelini atıp açılışını yaptığı böyle bir proje bizi dünyada çok farklı bir konuma oturtmuştur. İkinci beni mutlu eden olay, üçüncü köprü olayıdır. Bunlar liderlerin hayatında, demin söylediğiniz makas değiştirme var ya, başarıya yönelik makas değiştirmedir bunlar" dedi.
Erdoğan, Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nün kendileri için önemli bir adım olduğunu, çünkü bunun sadece bir köprü olmadığını, onunla beraber Asya, Avrupa yakasında ulaşım noktasındaki bütün sıkıntıların aşılacağına inandığını söyledi.
Bir diğer önemli adımın da yılda 150 milyon yolcu kapasiteli havalimanının temelinin atılması olduğunu kaydeden Erdoğan, 2017 itibariyle de projenin ilk etabının biteceğini, bunun da çok büyük önem arz ettiğini dile getirdi.
Erdoğan, temel hak ve özgürlükler konusunda hiçbir iktidarın getiremediği hak ve özgürlükleri bu dönem içerisinde getirdiklerini aktararak, partiyi kurarken, Anadolu'yu dolaşırken, özellikle Güneydoğu'da kendilerinden istenen en önemli şeyin olağanüstü halin kaldırılması olduğunu ve iktidara geldiklerinde 1,5 ay içinde bunu kaldırdıklarını bildirdi.
(Sürecek)