Hamas açıklamasında böyle bir saldırının tüm uluslararası kurumların hiçe sayılması, tüm kuralların ayaklar altına alınması ve son derece tehlikeli bir cüretkârlık olduğunu vurgulayarak, böyle bir vahşetin karşılıksız kalmayacağını ifade etti.
Öte yandan yorumcular işgalci siyonistlerin böyle bir saldırı gerçekleştirme cüretini bazı UNRWA yetkililerinin, okullarında direniş yararına birtakım çalışmalar yapılıyor olabileceğine dair laflar etmesinden iki gün sonra göstermesinin de düşündürücü olduğuna dikkat çektiler. Böyle bir gelişme insanların kendilerini can güvenliği içinde hissetmeleri gereken BM binalarında, siyonist canavarlara daha kolay yem edilmeleri açısından BM'nin birtakım kirli oyunlar içinde olup olmadığı hakkında zihinlerde sorular oluşmasına neden oluyor.
Beyti Hanun'daki son okul katliamı, daha önce yine BM sığınma merkezlerinde gerçekleştirilen Bosna - Hersek'teki Srebrenitza katliamını ve Güney Lübnan'daki Filistinli mültecilerin sığındığı BM'ye ait güvenli bölgenin hedef alınması yoluyla gerçekleştirilen Kana katliamını hatırlatıyor.
Normalde bu tür güvenli bölgelerin hedef alındığı saldırılar savaş suçları kategorisine girdiği halde Kana katliamından dolayı işgalci siyonistlere karşı herhangi bir soruşturmaya başvurulmadı. Beyti Hanun'daki son okul katliamına cüret etmelerinde de BM'nin kendilerine karşı gösterdiği tutumun önemli bir payı olduğu tahmin ediliyor.
Filistin Enformasyon Merkezi'nde yer alan habere göre Beyti Hanun'daki BM UNRWA okulu katliamında şu ana kadar 15 kişinin şehit olduğu, 150 kişinin de yaralandığı ifade edildi. İşgalciler okul katliamında patladıktan sonra etrafa şarapnel parçaları yayarak çok sayıda insana zarar veren ve deri üzerinde yanıklar açan tehlikeli top mermileri kullanmışlardı.
