Rumeli Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği'nin iftarına katılan Erdoğan, Suriye, Irak ve son alarak Filistin'de yaşanan acı olayların, orada yaşayanların maruz kaldığı zulüm ve ölümlerin kendilerini derinden yaraladığını söyledi.
Türkiye'de insanlar rahatça iftar, sahur yaparken, Filistin'de insanların üzerlerine bomba yağdığını anlatan Erdoğan, "Düşünebiliyor musunuz, 500 ton bomba yağdı üzerlerine ve 800'ü aşkın ölü, 5 bini aşkın yaralı var. Bunların içinde 150'ye yakın çocuk var ve bu yavrular şehit oldular. 50'ye yakın kadın, anne var. Bunlar da şehit oldu. Böyle bir zulmün yaşandığı dünyada, şu anda bizler Türkiye'de halimiz ortada. Ne kadar şükretsek azdır ama şunu görmemiz lazım, sadece inançlarından, kimliklerinden dolayı saldırıya, zulme maruz kalmanın ne demek olduğunu sizler iyi bilirsiniz" diye konuştu.
- "Bosna'yı yalnız bırakmayacağız"
Başbakan Erdoğan, Rumeli deyince aklına hep evlad-ı fatihanın geldiğini belirterek, şöyle devam etti:
"Evladı fatihan olmak kolay değil, tabi benim aklıma hemen bilge insan Aliya İzzetbegoviç geldi. Yurt dışından geliyorum. Uçağa bindik. Dedikler ki, 'Aliya'nın durumu hiç iyi değil'. Bunu her yerde anlatıyorum. Karar verdik. Dedik 'oraya gidelim' ve gittik. Hanıma dedim ki 'sen uçakta kal'. Ben yanımda bir arkadaş, hastaneye gittik. Aliya yarı şuuru kapalı, yarı açık o şekilde, kendisiyle dertleşmeye başladık. Bana şöyle bir cümle kullandı; 'Burası evlad-ı fatihandır. Siz de evlad-ı fatihansınız. Ben gidiyorum ama bu toprakları sakın ha ihmal etmeyin, boş bırakmayın. Burada sizin kardeşleriniz var'. Biraz ağlaştık. Ben de orada ona sözümü verdim. 'Bu görevde kaldığım sürece hiçbir zaman Bosna'daki kardeşlerimizi yalnız bırakmayacağız' dedim."
"Tabi bizim için yalnız Bosna değil, Balkanlar'ın tümünde ecdadımızın eserleri var" diyen Başbakan Erdoğan, 2 yıldır buralara hizmet götürdüklerini ve Balkanlar'ın her yerine el uzattıklarını anlattı.
- "Türkiye'nin eli her yerde"
Başbakan Erdoğan, kimsenin, "Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti bizimle ilgilenmedi' diyemeyeceğini dile getirerek, şunları kaydetti:
"Siyasi anlamda da biz orada çok ciddi kavgalar verdik. Altyapı çalışmalarında da çok ciddi kavgalar verdik. Bizim elimiz sadece oraya uzanmadı ki. Orta Asya'da, Kırım'da her yerde bizim elimizi görürsünüz. İnanın, biz iktidar oluncaya kadar Kırım'a hiçbir el uzanmamıştır ama biz Kırım'da camiler, okullar yaptık. Oradaki tarihi eserleri restore ettik, konutlar yaptık. Bizden önce kimse oraya gitmedi. Niye? Çünkü 'biz neysek, onlar da odur' diye baktık. Çünkü 'tarihin bize emanetidir' diye baktık, Biz sadece bugünü konuşamayız. Geçmişi de konuşmak durumundayız. Geçmişini bilmeyen, bugününü bilemez, yarınını tasarlayamaz. Diyor ya şair, 'bir zamanlar biz millet, hem de ne milletmişiz. Gelmişiz dünyaya millet, milliyet nedir öğretmişiz'. Biz böyle bir milletiz."
Salondakilere, "Kendiniz, anne, babanız, Balkanlar'dan aynı sebeplerle ayrılıp, Anadolu'ya gelmek durumunda kaldınız" diye seslenen Erdoğan, şunları aktardı:
"Dün Bosna, Kosova, Yunanistan, Bulgaristan'da yaşayan kardeşlerimizin maruz kaldıkları baskılar için gözyaşı döktük. Bugün de Irak, Suriye, Filistin'deki kardeşlerimizin yaşadıkları eziyetler için aynı hissiyat içindeyiz. Türkiye uzun yıllar kendi iç sorunlarıyla uğraştı. Vizyonsuz yöneticiler elinde kendi içine kapalı kaldığı için kardeşlerine yeterince el uzatamadı. Kötü günlerinde yanında olamadı. Bakın bir örnek vereceğim. Biz göreve geldiğimizde, veren el olarak yılda dünyadaki mazlumlara 45 milyon dolar ödüyorduk. Şimdi ne biliyor musunuz? 3,5 milyar dolar. Hamdolsun buralara durup dururken gelmedik. Güçlüyüz de onun için. 23,5 milyar dolar IMF'ye borçla aldık. Şu anda borcumuz yok. Tam aksine onlar bizden borç istiyor. '5 milyar dolar verebiliriz' dedik. Merkez Bankamız iflastaydı. Döviz rezervi 27,5 milyar dolardı ama şimdi 134 milyar dolara çıktı."
- "YHT ağı 14 büyükşehirde kurulacak"
Erdoğan, Ankara-İstanbul Yüksek Hızlı Tren hattının Eskişehir-İstanbul etabının hizmete açıldığını aktararak, İstanbul'dan Ankara'ya 3.5 saatte gidilebileceğini söyledi. Erdoğan, yakın gelecekte bu sürenin 3 saate indirileceğini ifade ederek, şunları kaydetti:
"Bu günleri de gördük. Ankara'dan Konya'ya hızlı, Konya'dan Eskişehir'e aynı şekilde YHT ile, Türkiye'mizin 14 büyükşehirine inşallah YHT ağını kuracağız. Lafla demir ağla örülmez Türkiye, icraatla örülür. Sene 1938, Gazi Mustafa Kemal ebediyete göç etti. O güne kadar demir yolu noktasında ne yapıldıysa o. Ondan sonra yok. Biz geldik, işte demir ağlarla örmeye başladık. Sultan Abdülhamit döneminde bile demir ağlarla örme noktasında ciddi bir mücadele vardı. Ondan sonra Gazi Mustafa Kemal'le devam eden bir dönem ama sonra stop. Biz geldik ve başladık. Hem ülkemizde bunu yapıyoruz. Banliyö sistemlerini bir taraftan yeniliyoruz bir taraftan yüksek hızlı, hızlı tren... Bunlar devam ediyor, devam edecek. Çünkü muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkmak neyse bunu yapacağız."
- Türkiye, Kıbrıs dışında bir yere müdahil olmadı"
Erdoğan, geçmişe bakıldığında Kıbrıs dışında Türkiye'nin müdahil olduğu bölge ve toplum olmadığına vurgu yaparak, "Sadece Anadolu'ya gelenlere kucak açtık, onlara sahip çıktık. Şunu üzülerek ifade etmek isterim; Meşhur Boraltan Köprüsü olayında olduğu gibi. Burada Azeri kardeşlerimiz, Türkiye'ye kaçıyorlar. O zaman İnönü maalesef Stalin'in Rusya'sına veriyor. Daha sınırı geçtikleri anda Azeri kardeşlerimiz, 'Bizi bu Ruslara teslim etmeseydiniz de keşke siz öldürseydiniz' diyor. Ruslar onları orada kurşuna diziyor" diye konuştu.
Türkiye'nin geçmişinde bu tür olayların olduğunu aktaran Erdoğan, o dönemin artık bittiğini söyledi. Şimdi ise kendi ayakları üzerinde duran bir Türkiye olduğuna dikkati çeken Erdoğan, gündemi belirlenen değil, gündem belirleyen bir Türkiye'nin varlığına işaret etti.
- "Yan gelip yatacak bir cumhurbaşkanı olmayacağım"
Erdoğan, 10 Ağustos'taki cumhurbaşkanı seçimini evlad-ı fatihanlarla beraber çıkılacak bir yolculuk olarak niteleyerek, şöyle konuştu:
"Arif Nihat Asya diyor ya; 'Yürüyeceksin, millet yürüyecek ardından'. İnşallah biz de sizinle birlikte yürüyeceğiz. 10 Ağustos'ta artık dikkat edin vekiller karar vermeyecek, asıllar karar verecek. Yani millet karar verecek. İlk defa gerçek manada 'Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir' hükmü icra edilecek. Çünkü millet kendi başkanını aracısız seçecek. Siz seçeceksiniz. İnanıyorum ki ülkemizin hizmetkarı olacak, milli iradenin ortaya koyduğu bir cumhurbaşkanı seçilecek. Bu çok çok önemli. Öyle cumhurbaşkanlık makamına gitsin otursun, yan gelip yatsın, böyle bir cumhurbaşkanı değil. Koşacak, terleyecek, milletinin hizmetkarı olacak bir cumhurbaşkanı. Koşacak, çünkü anayasamızın 104. maddesinde çok açık ve net söylüyor; 'Devletin başı'. Milletin birliği, beraberliği, bütünlüğü bunları sağlayacak. Gerektiğinde bakanlar kurulunu toplayacak. Gerektiğinde bakanlar kuruluna başkanlık edecek. Bütün bu yetkiler orada, bu ne demektir? Koşacaksın, çalışacaksın, sadece protokol değil, bölgede, ülkede uluslararası gereken neyse bunu yapacaksın."
Rumeli Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği Başkanı Nuhi Şahinler, konuşmasının ardından Erdoğan'a Kur'an-ı Kerim takdim etti.