Seçim kampanyası kapsamında Antalya'ya gelen İhsanoğlu, Antalya Ticaret ve Sanayi Odası Konferans Salonu'nda kanaat önderleriyle bir araya geldi. İhsanoğlu, burada yaptığı konuşmada, Türkiye'nin istikrar içinde büyümek, refaha ulaşmak, problemlerini çözmek, uluslararası seviyede modern ülkelerle beraber aynı noktaya gelmek için yurtta sulh, cihanda sulh istediğini söyledi.
İhsanoğlu, aynı görüşte olmayan insanların sulh içinde, kavga etmeden, tepeden konuşmadan hayatını devam ettirmesi, sorunlarını aşması gerektiğini belirtti.
8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın turizmin önünü açacak çalışmalar yaptığını, bürokrasinin önündeki engelleri kaldırdığını ancak bunları kimseye minnet duymadan gerçekleştirdiğini anlatan İhsanoğlu, şöyle konuştu:
"Hiç kimseye minneti yoktur devletin. Esas yetki milletten geliyor, millete hizmet ediliyor. Siz millete, 'Ben şunları yaptım, bunları yaptım' derseniz, o hizmetin hayrı olur mu? O insanlar sizi tutar mı, sever mi? O yüzden Türkiye'nin gerçekten yurtta sulh, cihanda sulh prensibini uygulaması lazım."
- Türkiye'nin ekonomik durumu
İhsanoğlu, Türkiye'nin son yıllarda gelişmesinde bir kopukluk olduğunu, bunun da "orta gelir tuzağı" olarak adlandırıldığını söyledi. Türkiye'de gelişmenin son 4-5 yılda durduğunu savunan İhsanoğlu, bu süreçte Yunanistan, İspanya ve Güney Kore'nin büyüdüğünü anlattı.
Türkiye'nin 10 yıl önce G20'de 18'inci sırada yer aldığını, bir ara 17'nci sıraya yükseldiğini ancak şimdi 19'uncu sıraya gerilediğini belirten İhsanoğlu, "Korkarım ki bu yanlış davranışlar, politikalar neticesinde Türkiye G20 grubunun içerisinden çıkar. Bu göstergeler, makro göstergeler Türkiye'de kalkınmanın zannedildiği gibi iyi gittiği manasına gelmez. Bunu düşünmemiz lazım" dedi.
Türkiye'nin ihracatta da sıkıntı yaşadığını savunan İhsanoğlu, özellikle güneydeki ülkelerle ihracatın azaldığına işaret etti. Irak ile ticaretin yüzde 30 azaldığını, Suriye ile tamamen bittiğini, İsrail'e yönelik boykot çalışmalarının başladığını belirten İhsanoğlu, "tuhaf" bir politika izlendiğini ancak bunların millete büyük bir başarı gibi lanse edildiğini öne sürdü.
Sanayinin de ekonomideki payının azaldığını ifade eden İhsanoğlu, bu durumun ekonominin zayıfladığını gösterdiğini söyledi. Türkiye'nin artık ileri teknolojiye dayalı sanayiyi kurması, yüksek katma değer yaratan sanayi üretmesi için değişim çalışmalarına girmesi gerektiğini vurgulayan İhsanoğlu, bunun için de Ar-Ge çalışmalarına ağırlık verilmesi gerektiğini bildirdi.
İhsanoğlu, Türkiye'nin bilim ve teknolojide ikinci ligde durduğunu, muhakkak birinci lige girmesi gerektiğini kaydetti.
Kredi kartı, vergi ve kredi borçlarına da değinen İhsanoğlu, insanların borçlarını kısa vadede ödeyip, uzun vadede büyük sıkıntılar yaşadığını, devletin de bu konuda hiçbir şey yapmadığını savundu. Cumhurbaşkanı olduğu takdirde üzerinde duracağı konulardan birini de fakir ve orta gelirli vatandaşların kredi kartları borçları olacağına işaret eden İhsanoğlu, "Halkın yüzde 85'i kredi kartı veya tüketici kredisi altında borç batağında. Böyle bir şey olur mu?" diye sordu.
- "Halk kavga istemiyor"
İhsanoğlu, halkın artık kavga istemediğini, Türkiye'nin kavgaya girerse çok şey kaybedeceğini ifade etti. 2001 yılında dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in yine dönemin Başbakanı Bülent Ecevit'e anayasa kitapçığı attığını hatırlatan İhsanoğlu, şunları söyledi:
"12-13 yıl önce devletin tepesinde ufak bir kavga oldu. O dönemin sayın cumhurbaşkanı çok da sakin bir insandı, o dönemin başbakanını o da çok kibar, efendi, centilmen bir insan olduğu halde böyle bir tartışma içerisinde bir kitapçık fırlattı. Hepimiz hatırlıyoruz. Ne oldu? Ekonomi çöktü ve herkesin cebindeki 100 liradan 50'si buharlaştı. Şimdi iki sakin insan bunu şu ya da bu sebepten yapabilmişse bir de oraya öfkeli birisinin geldiğini düşünün."
İhsanoğlu, iki partinin kendisini aday göstermesiyle yola çıktığını ve bugün 12 partinin desteğini aldığını belirtti. Türkiye'nin 10 Ağustos'ta "huzura kapı açacağını" ve bunun bütün partilerin desteğiyle olacağını dile getiren İhsanoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Toplumda, tabanda görülmeyen bir hadise var. Onun için yapılan anketlerin çoğu eskidir. Yani 30 Mart'taki hesaba göre yapılmıştır. A partisi, B partisi 4 parti arasında değil, mesele 4-10 parti değil, mesele çok farklı. Çok çok derinden geliyor, sosyolojik bir değişim var Türkiye'de. Türkiye'de siyaset ve sosyoloji eski bağını kopardı, çünkü sosyal realite değişti."
- "Nereden çıktı bu İhsanoğlu?" sorularına yanıtı
Ekmeleddin İhsanoğlu, kendisine yönelik çeşitli eleştiriler yapıldığını da hatırlatarak, şöyle konuştu:
"Türkiye'de 'Nereden çıktı bu İhsanoğlu' diyenlere ben söylüyorum, lütfen oy vermeyiniz tamam ama saygıda kusur etmeyin. Yola çıktığım günden itibaren bunun bir yarış olduğunu söylüyorum. Türk devletinin, Türk milletinin en yüce makamına yönelik bir yarıştır. O makama layık olmak lazım, o makam başka bir makam değildir, tekdir, en yücedir, layık olmak lazım. Ben dedim ki 'Medeni yarış olsun, çelebice bir yarış olsun, saygı içinde olsun'. Şimdi, maalesef bunlara fazla itibar olunmuyor."
Kendisinin bir takım iddialarla karşı karşıya kaldığını ifade eden İhsanoğlu, şahsına yönelik iddiaları dikkate almadığını belirtti. Kendisi hakkında "vesayet sisteminin temsilcisi olduğu" yönünde iddialarda bulunulduğunu dile getiren İhsanoğlu, kendisini vesayet sisteminin değil, önce iki partinin daha sonra da diğer partilerin aday gösterdiğini vurguladı.
AK Parti iktidarının vesayet karşıtı olduğunu öne sürdüğünü ancak RTÜK ve YÖK'ün bu dönemde muhafaza edilerek güçlendirildiğini kaydetti. Bunların vesayet sisteminin birer eserleri olduğuna değinen İhsanoğlu, "12 yıldır bunları niye kaldırmadınız? Siz kaldırdınız da biz 'Hayır' mı dedik? Türkiye bunları anlamış durumdadır. Türkiye artık yeni bir siyasi nefes istiyor, huzur istiyor, dışarıda da itibar istiyor" dedi.
- Komşu ülkelerdeki sorunlar
İhsanoğlu, Irak'ta IŞİD tarafından rehin alınan Türk bürokratlara değinerek, bu kişilerin bir an evvel serbest bırakılarak, Ramazan Bayramı'nı aileleriyle geçireceklerine inandığını belirtti.
Komşu ülkelerdeki sorunlara işaret eden İhsanoğlu, şöyle konuştu:
"Etrafımızdaki devletler parçalanmak üzere. Kimi üçe, kimi daha fazla bölünecek. Etrafımızda terör örgütleri İslam adına cirit atıyorlar. Sınırlarımıza girenin çıkanın hesabı yok, çocuklarımız hala şehit ediliyor ve Türkiye bu ateşlerin üzerine suyla gitmezse, su serperek gitmezse bu ateşler Türkiye'yi yakabilir. Biz bunu istemiyoruz. Onun için Çankaya'ya huzuru getirecek, Türkiye'ye dışarıda itibarı getirecek, bu meseleleri bilen, bu dünyayı tanıyan, dünya liderlerini tanıyan, batıyı bilen, doğuyu bilen bir insana ihtiyacımız var. Bizim bu yolculuğumuz bir mukaddes yolculuk. Türkiye'ye huzuru getirmek için bu yolculuk."
Seçim kampanyasının sloganı olarak ekmeği kullandıklarını da anlatan İhsanoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ekmeğimizi büyüterek hep beraber bölüşmek istiyoruz, hatta bize sığınan komşularımız, kardeşlerimiz, ister Filistinli olsun, ister Türkmen olsun, ne yazık ki biz Türkmenlere ilgi göstermiyoruz, Türkmenlerle ilgilenen başka kimse yok. Mısır'daki Rabia için ağıt yakıyoruz ama Türk Rabia için birşey yapmıyoruz. O yüzden biz bu ekmeği büyüteceğiz ve hepimizle bu ekmeği bölüşeceğiz ama bu toprağı, bu vatanı hiç kimseyle bölüşmeyeceğiz."
- ATSO Başkanı Budak
Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Osman Budak da Türkiye'de bugüne kadar birlik ve beraberlik adına bir şeyler sergilendiyse bunun temelinde cumhuriyet ve demokrasinin yattığını ifade etti. Türkiye'de artık bir uzlaşmaya ihtiyaç olduğunu dile getiren Budak, "Artık Türkiye'de kavgadan, gürültüden, hakaretten uzaklaşılan, sizin gibi uzlaşma dilini kullanan bir sivil devlet istiyoruz. Bugün eğer şu anki üslup örnek alınacaksa bizim geleceğimizin vay haline" diye konuştu.
Toplantıya, MHP Genel Başkan Yardımcısı Sadir Durmaz da katıldı.