Dolar

34,9469

Euro

36,7203

Altın

2.983,90

Bist

10.125,46

Başbakan Yardımcısı Babacan: (1)

Başbakan Yardımcısı Babacan: (1)

11 Yıl Önce Güncellendi

2014-07-26 08:32:32

Başbakan Yardımcısı Babacan: (1)
Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, "Bugün özellikle İslam dünyasında sesi en yüksek çıkan, dertlinin derdine derman olan, sıkıntıları açık açık dile getiren hemen hemen bir tek Türkiye var, Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan var" dedi.

Eskişehir'de, Ticaret ile Sanayi Odaları ve Ticaret Borsasının yönetici ve üyeleriyle bir araya gelen Babacan, ramazan ayında başta Gazze, Irak ve Suriye olmak üzere İslam dünyasının farklı köşelerinde herkesi derinden üzen çok büyük acılar yaşandığını ve bunların sürdüğünü söyledi.

Türkiye'nin komşusu Suriye'de iç savaşın olanca şiddetiyle devam ettiğini hatırlatan Babacan, Irak'taki karışıklık ve siyasi iktidarsızlığın da bu ülkeyi neredeyse "savaş" denilebilecek bir ortama sürüklediğini anlattı.

Özellikle son günlerde İsrail'in kadın, çocuk demeden, uluslararası hukuku da tanımadan yaptığı saldırılarda yüzlerce Filistinlinin hayatını kaybettiğini vurgulayan Babacan, şöyle devam etti:

"Libya da Mısır da Tunus da sıkıntılı süreçler geçiriyor. Hemen kuzeyimize bakıyoruz; Rusya ile Ukrayna arasındaki gerginlik ve Ukrayna'daki sorunlar yine hepimizi yakından ilgilendiren bir konu. Tüm bunlar yaşanırken maalesef ne Birleşmiş Milletler ne İnsan Hakları Komisyonu ne de uluslararası basın, yaşanan bu zulümler karşısında net bir tavır sergilemiş. Dünyanın neresinde yaşanırsa yaşansın eğer bir zulüm varsa bir acı varsa ve kadınlar, çocuklar hayatlarını kaybediyorsa dini, milliyeti, ırkı ne olursa olsun mazlumun ve mağdurun yanında olmak, insanlığın gereğidir. Bugün özellikle İslam dünyasında sesi en yüksek çıkan, dertlinin derdine derman olan, sıkıntıları açık açık dile getiren hemen hemen bir tek Türkiye var, Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan var. Tüm bu hadiseler aslında kendi aramızdaki dini beraberliğin, dayanışmanın ne kadar önemli olduğunu bizlere tekrar tekrar hatırlatıyor. Türkiye'nin kendi içindeki birlik, beraberliği, kendi iç huzurunun kıymetini bilmemiz gerekir ve mutlaka dayanışma içerisinde, mutlaka birlik, beraberlik içerisinde istikrarlı oluşumuzu sürdürmemiz gerekir."

- "Hem demokraside hem de ekonomide beraber yükselmek zorundayız"

Babacan, Türkiye'nin geçen yıl mayıs ayından bu yana önemli dönemeçlerden geçtiğine dikkati çekti.

Bu sürecin, cumhurbaşkanı ile milletvekili seçimlerine ilişkin süreçlerle devam ettiğine değinen Babacan, siyasi takvimin son derece hareketli olduğu iki yılın ortasında bulunulduğunu belirtti.

Söz konusu dönemde ülkenin önemli sınavlar verdiğine işaret eden Babacan, "Demokrasimiz, hukuk sistemimiz, ekonomimiz sürekli olarak testten geçiyor. Böylesine kritik bir dönemde Türkiye'nin demokrasisi ve ekonomisiyle 12 yıllık bir yükselme dönemini yaşayıp bundan sonra 2023 hedeflerine doğru nasıl büyüyeceği önemli olacak. Hem demokraside hem de ekonomide beraber yükselmek zorundayız. Birinden biri geri kalsa diğerini aşağıya çekiyor ve geride bırakıyor. Bunun için Türkiye'de ileri standartlarda bir demokratik sisteme ulaşmak için büyük bir çaba verdik, veriyoruz" değerlendirmesinde bulundu.

Ali Babacan, Türkiye'nin hala ileri bir demokrasiye sahip olmadığını ifade etti.

İleri demokrasi için çok önemli adımlar attıklarını söyleyen Babacan, şunları kaydetti:

"Sayısız miktarda demokratikleşme paketleri hazırladık. Anayasamızda, 2003-2004 yıllarını düşünün, defalarca değişikliğe gittik. 2002 yılı ile bugünü mukayese ettiğimizde demokratikleşme konusunda gerçekten iyi bir noktaya geldik ama arzu ettiğimiz, hedeflediğimiz ileri demokrasi için daha atmamız gereken adımlar var. Bunların da ne olduğu konusunda gayet güzel çalışmalarımız var. Siyasi takvimin el verdiği noktalarda bunların da hepsi, zamanı gelince yapılacak. Böylesine önemli bir süreçte 2010 yılında anayasamızı değiştirdik. Bu değişikliklerden önemli maddelerden biri ise cumhurbaşkanını halkın doğrudan seçmesiydi. O günlerde belki çok hızlı geldi geçti, gündeme çok hızlı bir şekilde yansıdı. O günlerde bunun önemini bazılarımız anladı, bazılarımız yaşadıkça anlayacak. Cumhurbaşkanı, devletin başıdır. Anayasamız da böyle der. Genellikle ülkelere bakıldığında hükümet başkanı denildiği zaman başbakan, devlet başkanı denildiğinde cumhurbaşkanı olarak anlaşılır. Bu anayasa değişikliğini, devlet ile vatandaşın bütünleştiği, kucaklaştığı çok önemli bir anlayışı yapısal olarak sistemimize koymuş olduk. Halkın gerçekten gönlünde taht kuran, halkı ikna edebilen, milleti doğrudan temsil edebilen bir cumhurbaşkanımız olacak."

Cumhurbaşkanını ilk kez halkın belirleyeceği seçimin Türkiye'ye hayırlı olmasını dileyen Babacan, bu yeni sistemin, kalıcılığıyla devlet-millet buluşmasının yerleşeceği bir dönemin başlangıcı olacağına inandığını dile getirdi.

(Sürecek)

Haber Ara