NTV'nin canlı yayınında soruları yanıtlayan Arınç, Cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, seçilmesi halinde farklı bir cumhurbaşkanı profilinin bulunmayacağını, atak, enerjik olacağını, elindeki yetkiyi sonuna kadar kullanacağını, bazı konularda inisiyatif alacağını, Türkiye için koyduğu hedefleri takip edeceğini söyledi.
Cumhurbaşkanının ilk defa halk oyuyla seçileceğini ancak anayasa değişmediği için Meclisin seçtiği cumhurbaşkanının yetkilerini kullanacağını ifade eden Arınç, "Cumhurbaşkanını halk seçecek ama bugünkü yetkilerini kullanacak. Bugünkü yetkileri de az değil. Cumhurbaşkanını halkın seçmesiyle otomatikman yarı başkanlık veya başkanlık sistemine geçişi getirmiyor. İstesek de getirmiyor. Neden? Çünkü anayasada bunun bir altyapısı yok" diye konuştu.
Fransa ve ABD'de adı konulmuş sistemler olduğuna dikkati çeken Arınç, "Burada 2015 seçimlerine kadar mevcut sistem devam eder. 2015'ten sonra etmez mi? Şu olabilir. Bizim iddiamız var, en azından 7-8 seneden beri. Türkiye artık 82 darbe anayasasını bırakmalıdır, yeni sivil bir anayasa yapmalıdır. Bunun için az çalışmadık" ifadesini kullandı.
Başbakan Yardımcısı Arınç, geçmişte yeni bir anayasa için yürütülen çalışmaları anımsatarak, "2015'ten sonra AK Parti 330'un üzerinde veya 367'nin üzerinde oy alırsa tek bir iddiası var, 'ben yeni bir anayasa yapacağım.' Bu yeni anayasayı yaparken de Türkiye'deki demokratik sistem, parlamenter demokratik sistemden yarı başkanlığa veya başkanlığa kayabilir. Bu bir anayasa tercih meselesidir. Halk onu kabul ederse o zaman bugün halkın seçtiği cumhurbaşkanı 2015'ten sonra o sistemde kendisine verilecek yetkileri kullanabilir" değerlendirmesinde bulundu.
Arınç, aksi halde mevcut yetkilerin kullanılmaya devam edeceğine değinerek, cumhurbaşkanının Bakanlar Kurulunu her zaman toplayamayacağını, ne zaman toplayacağının anayasada yazılı olduğunu ancak bir bakanı davet ederek bilgi alabileceğini, bunun da yadırganmaması gerektiğini belirtti.
Muhalefetin, "Erdoğan cumhurbaşkanı olmasın da kim olursa olsun" noktasında korkuları olduğunu dile getiren Arınç, ancak Erdoğan'ın seçimi kazanacağını aktardı.
Yeni Başbakanın kim olacağı konusunda Erdoğan'ın, "Gönlümde bir kaç isim var" yönündeki sözlerinin anımsatılması üzerine Arınç, "Başbakanımız işin tadını çıkarıyor, güzel şeyler söylüyor bazen keyiflendiğinde 'ters köşe de yapabilirim' demişti" diye konuştu.
Arınç, çok güçlü bir grup olduklarını, tek adam siyasetiyle bu noktaya gelmediklerini vurgulayarak, "Onun olmadığı bir zamanda eğer kepenk kapatacaksak, bayrağı indireceksek böyle bir partiyi kurmaya gerek yoktu" dedi.
-Seçimden sonraki süreç
Bu konuda bir sıkıntıyla karşılaşmayacaklarını, partiyi ileriye götürecek çok sayıda isim bulunabileceğini belirten Arınç, Başbakan Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı seçilmesi halinde yeni genel başkan ve başbakan atamasıyla ilgili işleyecek süreç konusunda görüşlerini dile getirdi. Arınç, Erdoğan'ın 10 Ağustos'ta birinci turda seçilmesi halinde, 15 Ağustos'ta kesin sonucu YSK'nın ilan etmesinin ardından partiyle ilişiğinin kesileceğini, genel başkanlık ve milletvekilliğinin sona ereceğini ama 28 Ağustos'a kadar Cumhurbaşkanı yetkilerini kullanamayacağını, 13 günlük zaman süresinde seçilmiş cumhurbaşkanı olacağını söyledi.
Arınç, geçmişteki Özal ve Demirel örneklerini vererek, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bizde bir vekalet söz konusu olacağını zannediyorum. 28'ine kadar Sayın Başbakanımızın yokluğunda hükümet bir başbakan yardımcısı veya bakanlardan birisi tarafından vekaletle götürülecek. Bizim açımızdan iki konu var. Genel başkan olmadığına göre tüzüğümüz gereğince kongreye gidilip genel başkanın seçilmesi lazım. Bu, azami 45 gün gibi gözüküyor ama 5 gün ya da 15 gün sonra da olabilir o, ilanlara bağlı. Mevcut kongre delegeleri bu işi yapacak. Sayın Başbakanımızın arzusu ve isteği, 45 günü beklemeden olabilir. 45 günden sonra da olabilir bir müeyyidesi yok. O süreçte Başbakan olacak kimse o arkadaşımız herhalde onun genel başkan seçilmesi arzu edilecektir çünkü bir sözünde Başbakanımız ikisi ayrı olmaz dedi. Bence de çok doğrudur. O kongrede kim genel başkansa yetki ona verilecek başbakan da o olacaktır, seçimlere partiyi o götürecektir. Seçimden sonrasını Allah bilir. Yani ben 15'i ile 28'i arasında Başbakanlığa vekalet durumunun olması gerektiğini düşünüyorum. O arada kongre toplanır, genel başkan seçilirse o genel başkana Başbakanlığı devretmek üzere de bir yetki alınabilir. Yani 28'inden önce olursa Sayın Gül'ün başbakanlığa bir belirleme yapması lazım ama 13 gün içinde bütün bunların olması mümkün değil. Başbakanımız, Cumhurbaşkanı olarak yemin eder, göreve başlar, AK Parti'den kim genel başkan olursa ona da Başbakanlık görevini verir."
Cumhurbaşkanı Gül'ün "Hizmet etmeye devam edeceğim" açıklamasına ilişkin görüşü de sorulan Arınç, bunun çok doğal olduğunu, millete hizmet etmenin sadece bakan ya da başbakan olmakla sınırlı kalmadığını dile getirdi.
Kararı Gül'ün vereceğine değinen Arınç, "Bizim arzumuz, bazı arkadaşlarımızın arzusu siyasete devam etmesi. Çünkü çok sevilen ve başarılı olmuş bir siyasetçinin AK Parti'yi daha ileri götüreceğini düşünebiliriz. Ama olmadığı taktirde de kıyamet değil, dünyanın sonu değil" ifadesini kullandı.
Başka birinin de bu görevi üstlenebileceğini belirten Arınç, "Biz tabii bazı arkadaşlarımızla birlikte kendi hissiyatımızı, düşüncelerimizi ifade ettikçe bu birilerinin hoşuna gitmiyor zannediyorum. Yani illa Abdullah Gül'ü oraya getirmek düşüncesini bazı arkadaşlar belki sayıları şu kadarcık az, onlar mahsurlu görüyor olabilirler. O yüzden üzülmesinler, sıkılmasınlar. Abdullah Gül'ün başımızın üstünde yeri var ama mutlaka siyasete devam etmek istiyorsa bu böyle onun tercihidir. O olmadığı takdirde de Aliler var, Veliler var, Hasanlar var, Hüseyinler var. Bu parti zengin, bayrak yere düşmez AK Parti'de" diye konuştu.
"Başbakan Erdoğan 10 ay sözü etti, seçime kadar, ondan sonra gelirse kimse niye geldin demez, kimse sorgulamaz biçiminde" denilmesi üzerine Arınç, "Bunların ya hepsini birleştirmek lazım puzzle gibi ya da o anda söylenmiş bir söz olarak kabul etmek lazım. Her ikisi de birbirini seven, birbirlerinin hukukuna riayet eden, partiyi birlikte kuran, yücelten insanlardır. O yüzden birbirlerine sırt dönmeleri, aykırı hareket etmeleri bizde mümkün değil. Ben de buna dahilim bir başka arkadaşımız da buna dahil" dedi.
Arınç, bugüne kadar büyümeleri, güçlenmeleri, ülkeye hizmet etmelerinin feragat ve fedakarlıkla olduğunu, birinin 'Hayır' dediğine diğerinin 'Evet' demediğini belirterek, "Böyle olmadığımız gün biteriz böyle olmaya mecburuz" değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Gül'e atfen bir gazetede yer alan "dışlandık" yönündeki iddia da sorulan Arınç, şunları söyledi:
"Bunlar birilerinin sözüdür. Köşkteki bir kısım insanlar bir kısım haberler üretiyorsa bu köşkte de başka insanlar başka türlü haber üretiyorlar. Bu, bugünlerin bir hengamesidir. Hatta benim de canımın sıkıldığı bir günde başka birilerine biraz mesaj vermiştim TRT'deki bir sohbetimiz sırasında. Kendilerine göre birilerini parlatmak için birilerini köreltmeye çalışanlar var. Hamdolsun ki bunların sayısı çok az ama Twitter denen Allah ıslah etsin bir iş çıktı. Birbirlerine gönderiyorlar, onlar birbirlerine gönderiyor, yayıyorlar. Belli isimler üzerinde çalışıyorlar. 'Bu doğru değil' dedim. Yani biz istişareyle bugünlere geldik. Sayın Başbakanımız da en geniş anlamda bunu yapıyor. Kim başbakan olacak, kim genel başkan olacak bunların karar mercileri bellidir. Bunun için Twitter'de blok yapmaya veya hashtag yapmaya hiç gerek yok. Bir insanı küçük görerek bir başkasını büyütmek bu çok süfli bir şey olur diye söylemiştim. Burada da dışlandık yani çok anlamsız bir şey. Kim kimi dışlayabilir."
-Anayasa çalışmaları
Bir başka soru üzerine geçmişteki yeni anayasa çalışmalarının başarıya ulaşmadığını anımsatan Arınç, "Eğer 2015'ten sonra çok ciddi sayıyla parlamentoya girersek kendi anayasamızı yapacağız. Çünkü diğer partilerden ağzımız yandı. Bunlarla tekrar bir masaya oturmak, 'gel kardeşim nerede kalmıştık?' diyecek halimiz yok. CHP aynı CHP olacaksa, MHP aynı MHP olacaksa, artık hangisi içeride olacak onu da bugünden söylemek mümkün değil" diye konuştu.
Halka çağdaş ve demokratik bir anayasa yapma sözü vereceklerini belirten Arınç, "Halkımız destek verirse 367'nin üstüne çıkarız. Dur bakalım derse 330'un üstünde kalırız, ona göre en son referanduma götürürüz. Ama siz diyorsunuz ki tekrar bir araya geldiğinizde bugünkü teklifleriniz geçerli mi? Bence geçerli olmaz. Her şey yeni başlar" dedi.
(Sürecek)