Hatta Köse, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Hüsn-i Hat sanatının bin yılı aşkın bir geçmişe sahip olduğunu belirterek, sanatın aradan geçen zaman içerisinde çeşitli evrelerden geçerek bugünlere kadar geldiğini söyledi.
Osmanlı İmparatorluğu döneminde altın çağını yaşayan sanata bugün de hak ettiği değerin verildiğini ifade eden Köse, Hüsn-i Hat sanatının gelişimine en büyük katkıyı her zaman Türk hattatların sağladığını vurguladı.
Fuat Başar ve Doğan Çilingir gibi önemli hattatlardan aldığı eğitimle yaklaşık 16 yıldır hat sanatıyla uğraştığını dile getiren Köse, "Hüsn-i Hat sanatını geleneksel olarak icra ediyorum. Bu konuda büyük bir hassasiyete sahibim. 'Modern' adı altında yapılan hat çalışmalarının, bu sanatı özünden uzaklaştırdığını düşünüyorum" dedi.
Köse, hat sanatının zor ve sabır isteyen bir sanat olduğunu belirterek, şimdiye kadar 2 bin civarında eser verdiği, bu eserlerin büyük çoğunluğunun da besmele-i şerif olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
"Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Yunus Emre Enstitüsü organizasyonları kapsamında Çin, Umman, Fransa, ve Tanzanya başta olmak üzere birçok ülkede sergiler açtım. Orada eserlerime gösterilen ilgi beni oldukça mutlu etti. Bazı eserlerim oldukça beğenildi. Bu eserlerim Rusya Federasyonu'na bağlı Tataristan Cumhuriyeti'nin başkenti Kazan, ve Umman'daki kütüphanelerde muhafaza edilmeye başlandı. Yine Umman Sultanı Kabus bin Seyd El Ebu Seyd'in ismini tuğra formunda yazdım."
-En büyük ilgi bürokratlardan
Hat sanatını yeni nesillere ve ilgi duyanlara öğretmek için Hamamönü'ndeki atölyesinde aralıksız çalıştığını ifade eden Köse, gösterilen ilgiden memnunun olduğunu, kursiyerlerinin her yaş ve meslek grubundan olmasının kendisini ayrıca mutlu ettiğini söyledi.
Özellikle bürokratların Hüsn-i Hat sanatına ilgisinin dikkat çekici düzeyde olduğunu vurgulayan Köse, önemli kamu kurumlarında görev yapan çok sayıda bürokrat öğrencisinin olduğunu kaydetti.
