Domenach, Beyoğlu'ndaki Fransa Sarayı'nda Ramazan, Türk kültürü, Ortadoğu ve aile hayatına ilişkin sorularını cevapladı.
Fransız Sarayı'nın, ramazanda farklı din ve kimliklerden gelen insanlara ev sahipliği yaptığını belirten Domenach, bu fikrin nasıl doğduğunu şöyle anlattı:
İslamiyet Fransa'da ikinci din
"Fransız Sarayı'nın kapılarını, Ramazan'da Caz adlı kültürel etkinlik için halka açmak istedik. Konser öncesi hem inananlara ve hem de inanmayanlara iftar verdik. İftara farklı din, kimlik, siyasi partilerden insanlar geldi. Fransa laikliği, dinleri dışlamak değildir. Dinlere var olmamış gibi davranmak da değildir. İslamiyet, evrensel bir din. Fransa'da İslamiyet ikinci bir din. Dışişleri Bakanlığımız da 3 yıldır iftar veriyor. İftardan sonra insanların namaz kılacağı yer de sağladık. Biliyorsunuz, burası bir saray ama bahçede kilisemize yakın yerde namaz kılacak yer ayarladık."
Fransa'da Müslümanların artık çok rahat ibadet edebildiklerine dikkati çeken Başkonsolos Domenach, şu ifadeleri kullandı:
"Fransa'da ben çocukken bir çok Müslüman ramazanı gizli yaşıyordu. İnsanlar yiyeceklerini saklıyor ve konuşmuyorlardı. Şimdi daha açıklar. Sokaklarda daha çok ilan ve reklam var. Ramazanın Fransa ekonomisi için de katkısı oluyor. Çünkü insanlar yılın belli dönemlerinde yiyeceği daha çok satın alıyor. Fransa'daki Müslümanların 3'te 2'si oruç tutuyor. Tabii ki insanları durdurup 'Müslüman mısın?' diye soramazsınız. Yasaktır. Zaman zaman sosyal yaşamda İslamofobi de görülüyor."
İsrail'in Gazze'ye saldırısı
Başkonsolos Domenach, İsrail'in Gazze'ye saldırısına ilişkin Fransız hükümetinin gerekli açıklamayı yaptığını, kendisinin olayları Türk televizyonlarından izlediğini söyledi.
Domenach, "İsrail'in Gazze'ye saldırısıyla ilgili Türkiye'de ve dünyada protestolar artıyor. Siz de bir anne, kadın ve bürokrat olarak olaylardan nasıl etkileniyorsunuz?" sorusunu, şöyle yanıtladı:
"Bir anne ve kadın olarak olanlardan derinden etkilendim. Çocuk ölümlerini gördüm. Olaylar bana dokundu. Bakanlarımız ve cumhurbaşkanımız da konuyla ilgili açıklama yaptı. İki tarafa orantılı ve sınırlı güç dağılımı çağrısında bulunuyoruz. Orantılı ve sınırlı güç kullanımından yanayız. Uluslararası kurumlar da Ortadoğu'da sürdürülebilir çözüm sürecinden yana. Ortadoğu'da barış olmasını da tabii ki isteriz."
"Türkiye ikinci ülkem sayılır"
Osmanlı tarihçisi eşi sayesinde ilk kez 1994'te geldikleri İstanbul'u, sonraki yıllarda bir çok kez sergi, sempozyum, araştırma, çalışma ve tatil amacıyla ziyaret ettiğini anlatan Domenach, çok sevdiği ve beğendiği İstanbul'a, 10 ay önce Başkonsolos olarak atandığını hatırlattı.
Türkiye ve Fransa arasında iletişimi artırmak için çalıştığını vurgulayan Domenach, "Türkiye ikinci ülkem sayılır. Türkiye'de çok yakın arkadaşlarım var" diye konuştu.
Fransa'da yaşarken eşinin mesleği dolayısıyla Türk kültürüne ilgisi bulunduğuna dikkati çeken Domenach, Osmanlı İmparatorluğu ve Türk edebiyatıyla ilgili çok fazla kitap okuduğunu söyledi.
"Türk dilini çok seviyorum"
Türkçe'yi yeni yeni öğrenmesine rağmen telaffuzu ile dikkati çeken Domenach, "Türkçe öğretmenim var. Çalışıyorum ve Türkçe öğrenme konusunda hergün ilerliyorum. Eşim bana yardım ediyor. Çocuklarımız da benden daha çabuk Türkçe öğreniyor. Kızım kreşe gittiği için Türkçe konuşuyor. Türk dilini çok seviyorum" ifadelerini kullandı.
Başarılı bir iş kadını profili çizen Domenach'ın 8, 6 ve 2 yaşlarında 3 çocuğu bulunuyor. Bir kadın ve anne olarak konsolos olmak için çok çalıştığını ifade eden Domenach, evinde de eşi ve çocuklarıyla birlikte bir "aile hayatı" kurmak için de mücadele verdiğini anlattı.
İstanbul'da en çok Küçük Ayasofya Camisi'nden etkilendiğini belirten Domenach, Türk yemeklerinden de çok hoşlandığını söyledi.
Fransa Sarayı'nda gelecekte çok farklı aktiviteler gerçekleştirileceğini kaydeden Domenach, sarayda müzik, lezzet haftası gibi farklı projelere ev sahipliği yapacağını aktardı.