Demirtaş, cumhurbaşkanlığı seçimi çalışmaları kapsamında, Tekirdağ'ın Çorlu ilçesinde düzenlediği mitingde, Cumhurbaşkanlığı seçiminde yürekten yüreğe yeni yaşamı inşa ederek nasıl bir halklar bahçesi ve zenginliklerin var olduğunu ortaya çıkaracaklarını söyledi.
Seçimin kendileri için en büyük kazanç olacağını ifade eden Demirtaş, "Bırakalım birileri koltuk sevdasıyla, Çankaya hasretiyle yanıp tutuşsun. Biz halklar olarak el ele verelim. Bizim yüreğimiz sadece birbirimiz için atsın, koltuk için değil, makam mevki için değil" diye konuştu.
Türkiye'de, kardeşlik ve eşitliğin sağlanmasının kendisi için Cumhurbaşkanı olmaktan daha kıymetli olduğunu dile getiren Demirtaş, "Eğer yeni bir yaşam inşa edilecekse ve o yeni yaşam için Kürdü, Türkü, Alevisi, Sünnisi, Arabı, Çerkezi, Pomağı, Boşnağı, Yezidisi ve Süryanisinde kardeşçe eşitçe yaşayabileceği inancı var olacaksa ve bizler bu seçim vesilesiyle Türkiye'nin her yerinde bu güçlü mesajı var edeceksek, bu bizim için bin Çankaya koltuğundan daha kıymetlidir" şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanlığı adaylığı için 20 milletvekili imzasının gerektiği kuralını eleştiren Demirtaş, şöyle konuştu:
"Ülkemizde 20 milletvekili imzası olmadan Cumhurbuşkanı adayı gösterilemiyor. Ben inanıyorum ki, bizim dışımızda da, bu üç aday dışında da, halkın kendi imzalarıyla, 100 bin, 200 bin, 300 imzayla da aday gösterme şansı olsaydı çok sayıda aday çıkacaktı. Bu halk adına, demokrasi adına bir kazanım olurdu. Çünkü aday sayısı ne kadar çok olursa halkın kendi düşüncesini yansıtma imkanı o kadar güçlü olur. Bunların kafasında, özellikle AK Parti zihniyeti kafasında demokrasi adına tek bir zerre kadar anlayış olmadığı için getirip aday gösterme hakkını ve tekelini sadece 20 milletvekiline tanıdılar. Biz bu sisteme bu anlayışa karşıyız dedik. İşçiler, emekçiler kadınlar kendi adaylarını çıkarmak isterlerse kimse buna hayır diyemez. O nedenle biz adaylık tartışması yürütürken mevcut 2 aday Türkiye toplumunun aydınlık yüzünü, demokratik geleceğini, barışını, kardeşliğini ve en önemlisi ezilen sömürülen sınıflarını, işçisini köylüsünü temsil edemez dedik. Ve bizim çizgimiz halktan değişimden yana bir çizgi. Kalıcı gerçek bir demokrasi korkusuzca savunulacak bir çizgiyi aday yapmak istedik o nedenle biz halkın karşısına çıktık. Gerçek bir halk temsilcisi olarak toplumumuzun huzuruna çıktık."
- "Kadının olmadığı bir demokrasi olmaz"
Demirtaş, toplumun yarısının kadın olduğunu ancak kadınların devlet yönetiminde, kamu yönetiminde, belediyelerde, parlamentoda ve bakanlıklarda söz hakkı olmadığını savunarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Kadının ismi var ama cismi yoktur. Biz bu anlayışı da artık kırmak zorundayız. Kadın özgürlük anlayışını, kadının kimliğini sadece anadan, eşten, bacıdan ibaret sayamayız. Kadın eşit yurttaş, eşit birey olarak yaşamın her alanında olduğu müddetçe bizler özgür oluruz. Kadının olmadığı bir demokrasi olmaz. Onun adı kölelik rejiminden başka bir şey olmaz. Bizler en çok da bu cumhurbaşkanlığı seçimi esnasında bir kez daha kadın özgürlüğünün büyümesinin, öne çıkmasını istiyoruz. Kadının ezilen, sömürülen kimliğinin, yok sayılan cinsiyetinin görünür olmasını istiyoruz."
Bir ülke kardeşçe barış içerisinde yaşayacaksa, bunun kadınların elleriyle olacağına işaret eden Demirtaş, "Savaşı hep erkekler çıkardılar. Bütün tarih boyunca erkekler savaşların altına kanla imza attılar. Ama barışı siz kurabilirsiniz, barış anaları kurabilir, emekçi işçi kadınlar kurabilir. Bu ülkenin başı dik özgür kadınları kurabilir. Barış sizin ellerinizde yükselecektir ve Türkiye'nin yarısı sizsiniz. Cumhurbaşkanını siz belirleyeceksiniz. Sizler doğru tercihlerde bulunursanız ülkenin geleceği için öncülük yapmış olacaksınız" ifadelerini kullandı.
- "Yeni liderler değil, halk iradesi lazım"
Cumhurbaşkanlığı seçimini halk iradesinin kazanması gerektiğine dikkati çeken Demirtaş, şöyle devam etti:
"Bir cumhurbaşkanı eğer ki halktan yana olsaydı, o yasaların hepsinin veto edilmesi lazımdı. Taşeron işçi yasasının, veto edilmesi lazımdı. Sendikasız güvencesiz ve güvenliksiz çalıştırmayı ön gören yasalar veto edilmeliydi. İşte Çankaya'da halk iradesi, halk temsilcisi olsaydı, Başbakan parmağını sallayarak halkı tehdit edemezdi. Başbakan parmağını sallayarak halka hakaret edemezdi. Bunları bir kez daha düşünün. Orada, Çankaya'da halk lazım, halk iradesi lazım. Bize yeni liderler değil, halk iradesi lazım."
Yeni bir yaşam teklifi, yeni bir yaşam çağrısı için yollara çıktıklarını anlatan Demirtaş, şunları aktardı:
"Hakkari'den getirdiğim selamı, Çorlu'da emekçilere teslim etmek, emanet etmek için yollardayız. Ardahan'dan aldığım mesajı, Antalya'da emekçiye, ezilene teslim etmek için yollardayım. Artık ülkenin bütün ezilenleri, bütün ötekileştirilmişleri olarak yani Kürdüyle, yani Türküyle, yani ezilenleri, kadını, Alevisi, Sünnisi ile bu toprakların yaşayan bütün kültürleri, kimlikleriyle, tek olalım demiyorum. Birden çok dilimiz var, birden çok kimliğimiz var. Bir olalım diyorum bir. Bir yürekte atan sevda olalım."
- "Bizi koruyacak bir arada tutacak şey teklik değil birliktir"
Demirtaş, yeni yaşam mesajı Türkiye'de destek buldukça tüm sorunları çözebileceklerini iddia ederek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Kürt kendi ana diliyle yaşasın, kendi ana diliyle varlığını korusun, Alevi cem evine mi gidecek? Kendi inancıdır, istediği yerde ibadet etsin. Sünni başının mı kapatacak? Camiye mi gidecek? Bu kimseyi ilgilendirmez, kimse müdahale etmesin. Laik yaşam, sosyal yaşam müdahaleye uğramasın. Bu herkesin hakkıdır, kimse karışamaz. Ama, eğer bütün ezilenlere, bütün bu baskıcı otoriter sisteme karşı direneceksek önce birbirimizi anlayalım. Önce yüreğimizi birbirimize açalım. Önce ön yargılarımızı kıralım. Önce birbirimize karşı nefret dilini bırakalım. Önce birbirimize karşı bizi kinlendirmeye karşı kardeşlik diliyle konuşalım. Göreceksiniz o zaman sorunlarımız ortadan kalkacak."
Yeni yaşamın çoğulcu olmasını, çok kültürlü olmasını istediklerini dile getiren Demirtaş, şunları kaydetti:
"Tekçilik bizim kültürümüzde yoktur. İnsanlığın doğasında tekçilik yoktur. Tekçilik ne Allah'ın gönderdiği bir kitapta vardır, ne solun, sosyalizmin kitabında vardır. Yeryüzündeki faşizm ve ırkçılık dışındaki hiçbir kitapta tekçilik yazmaz. Tek ırk olmaz, tak dil olmaz, tek mezhep olmaz, birlik olur. Çoğulculukla, çok kültürlülükle birlik olur. Bizde eksik olan birliktir. Bizi koruyacak bir arada tutacak şey teklik değil birliktir. O nedenle yeni yaşam çağrımız birliğe dairdir, birlik olmaya dairdir. Ve bizle bu cumhurbaşkanlığı seçimi ile artık yeni yaşama biraz daha fazla yaklaşmış, yakınlaşmış olacağız."
