Bakan Yazıcı, AK Parti'nin kent merkezindeki bir otelde verdiği iftarda yaptığı konuşmada, ramazanın bereket, rahmet ve mağfiret ayı olduğunu ifade ederek bugüne kadar varoşta aç, açık kimse bırakmama gayreti içinde olduklarını dile getirdi.
Dünyada milyonlarca Müslümanın oruç tuttuğunu ancak kimi sofraların zengin olmasına rağmen bazı sofralarda ekmek ve su ile yetinildiğini anlatan Yazıcı, "Dünyanın neresinde olursa olsun hayat standartları arasındaki bu kadar uçurum ve fark bizi çok farklı bir muhasebe yapmaya sevk etmesi gerek" diye konuştu.
Yazıcı, dünyadaki ekonomik dengesizliğe değinerek şöyle devam etti:
"Yeryüzünde yaklaşık 7 milyar insan var. Bunların 1 milyar 100 milyonu günlük açlık sınırı kabul edilen 1 doların altında parayla geçirmek zorunda. Bu muazzam bir rakam. Yoksulluk sınırı olan 2,15 doların altında parayla geçirmek zorunda olan 2 milyara yakın insan var. Ama Türkiye'de milletimizin desteğiyle yönetim sorumluluğunu üstlendiğimiz 3 Kasım 2002'den bu yana bu konular hükümetin gündeminin birinci sırasında yer aldı. Kimsesizlerin sesi diye yürüdük. Uyguladığımız sosyoekonomik politikalarla ve projelerle o 1 milyar 100 milyon kategorisinde olan insan Türkiye'de yok. Sosyal dokumuzun da bir avantajı. 2,15 doların altında parayla geçirmek zorunda olan insan sayısı 2002 öncesinde yüzde 3 dolayındadır. 2012'de onuda binde 27'ye indirdik. Türkiye'de 4,15 doların altında parayla geçirmek zorunda olan insan sayısı 2002'de yüzde 30'du. Uyguladığımız projelerle bu kategoride olan insan sayısını da yüzde 3'e indirdik. Hedefimiz 2016'da bunu sıfırlamak"
Yazıcı, dünya gayrisafi hasılasının 74 trilyon dolar olduğunu ancak dünyada muazzam bir adaletsizlik bulunduğunu söyleyerek "Elde edilen değerlerin, üretilen mal ve hizmetlerin dağılımı açısından muazzam adaletsizlik var. Ramazan vesilesiyle bunların empatisini yapmamız lazım. Bu paranın yüzde 55'ini gelişmiş 35 ülke paylaşıyor. Dünyada 183 ülke var geriye kalanını paylaşan ülke 153" değerlendirmesinde bulundu.
İslam ülkelerine bakıldığında en fazla milli gelirin 92 bin 700 dolar ile Katar'a ait olduğunu, en az geliri olan ülkenin ise 111 dolar ile Somali olduğunu bildiren Yazıcı, "En gelişmişi ile en yoksul durumda bulunanın arasında 835 kat fark var. Bundan Müslümanım diyen herkes sorumlu" dedi.
Yazıcı, 70 sente muhtaç bir Türkiye'yi iktidar olarak 820 milyar dolar gayrisafi hasılaya sahip ülke haline getirdiklerini kaydederek "36 milyar dolarlık ihracatımızı 152 milyar dolara getirdik. İrili ufaklı ülkeleri de sayarsak 225 ülkeye ticaret erbabımız ürettiğini götürdü, müşteri buldu, satış yaptı, para kazandı ülkesine vergi ödedi. Bunları bir vizyonla yapıyoruz" diye konuştu.
Türkiye'de yapay konuları, enerji ve sinerjinin harcandığı tartışma konularını tasfiye ettiklerini, tehditler karşısında dik durmayı başardıklarını anlatan Yazıcı, Türkiye'de her zaman tartışmalı geçen cumhurbaşkanlığı seçimlerine değinerek ülkenin 10 Ağustos'ta 12. cumhurbaşkanını da ilk kez halk iradesiyle seçeceğine işaret etti.
-"Millet hiçbir zaman önünün kesilmesine razı olmadı"-
Bakan Yazıcı, millet iradesinin önemine değinerek "Millet hiçbir zaman önünün kesilmesine, milli egemenliğin saf dışı edilmesine asla razı olmamış. Millet susar, ses çıkarmaz, bekler ama vakti zamanı geldiğinde iradesini yansıtır. Dönüşümleri yapar. Örnekleri çok" dedi.
Cumhurbaşkanlığı seçiminin Türkiye'nin geleceği açısından çok önemli olduğunu belirten Yazıcı, "Türkiye'yi çok güçlü beygir gücüne sahip birtakım yürütüyor. Onun önündeki çekicinin gücünü azaltırsanız kaza olur. O gücün artarak devam etmesi lazım. Türkiye dünyayla yarışıyor" şeklinde konuştu.
-"Gazze'nin çocukları, kadınları da Türk milletini bekliyor"-
Ramazan olmasına rağmen Müslüman coğrafyasında ve Filistin'de akan kana dikkati çeken Yazıcı, şöyle devam etti:
"Ramazanda Müslüman coğrafyasında bir taraftan Müslümanlar birbirini katlediyor, bir taraftan da Müslümanlara karşı zalimce gaddarca savaş sürdürülüyor. Böyle bir coğrafyadayız. Suriye, Gazze. Gazze'nin çocukları, kadınları da Türk milletini bekliyor. Güçlü bir Türkiye bekliyor. O güçlü Türkiye'nin sorumluluğu 786 bin kilometrekare vatanımızla sınırlı değil. Güçlü Türkiye'nin bölgesine, dünya sulhuna katkı sağlama borcu vardır."
Yazıcı, Türkiye'nin güçlü olmak zorunda olduğunu da vurgulayarak şunları kaydetti:
"Bize deniyor ki: Suriye'deki rejim kavgasından size ne? Somali'deki olaydan size ne? Olabilir mi böyle bir şey. İnsanlığın ortak kazanımları, ortak değerleri var. Demokratik haklar, insan hakları, sosyal ve ekonomik haklar insanlığın ortak kazanımları değil mi?. Egemenlik hakkı, seçme seçilme hakkı. Bunlar ürün değil ki coğrafyaya göre değişsin. Ekmeği siz burada başka yaparsınız Gazze'de başka ama demokratik haklar Londra'da başka Mısır'da başka Bağdat'ta, Şam'da başka olamaz. Farkımız burada. Biz fark olmamalı diyoruz. Türkiye diyor ki: insani değerler insanlığın kazanımıdır neyse her yerde aynen geçerlidir. Hakların temeli yaşama hakkı. Yaşama hakkını sağlayamıyorsanız diğer hak ve özgürlüklerin bir önemi var mı. İnsanlar birbirini öldürmez katletmez. Hele ki silahsız sivil kesimler öldürülmez. Sorunlar konuşulsun tartışılsın öyle çözülsün. Mısır'la, Şam'la, Bağdat'la ilgili bunu söylüyoruz."
Gazze'deki insanlık dramına bu nedenle seslerini yükselttiklerini anlatan Yazıcı, insan haklarının her yerde aynı olması gerektiğini vurguladı.
Bakan Yazıcı, çözüm sürecine de değinerek şunları söyledi:
"Çözüm süreci dediğimiz projenin gerçekleşmesi halinde birbirini öldürmeyen, konuşan, susturmayan, dinleyen ama konuşmasını tahkirle değil düşündürücü sözcükler kullanarak yapabilen bir Türkiye oluşturmak amacındayız. Sorunların çözümü için çok farklı enstrümanlar olabilir. Ama devrede olmayacak tek enstrüman öldürmek ve fiziki güç kullanmaktır. Oturur konuşuruz. Ülke, bayrak cumhuriyet, vatan hepimizin"
İftara, Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu, Ortahisar Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç ile AK Parti Trabzon İl Başkanı Adnan Günnar ile çok sayıda AK Partili katıldı.
