Dolar

34,9493

Euro

36,6369

Altın

3.003,29

Bist

10.011,07

Almanya'daki terör örgütü NSU davası

Almanya'daki terör örgütü NSU davası

11 Yıl Önce Güncellendi

2014-07-22 16:28:07

Almanya'daki terör örgütü NSU davası
Almanya'da 8'i Türk 10 kişinin öldürülmesiyle ilgili aşırı sağcı Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) terör örgütü hakkında açılan davanın baş sanığı Beate Zschaepe'nin, terör hücresinde parayı yöneten isim olduğu öne sürüldü.

Münih Eyalet Yüksek Mahkemesi'nde görülen davanın 129. duruşmasında ifade veren tanık Juliane S, sanık Beate Zschaepe ile yakın arkadaşları Uwe Böhnhard ve Uwe Mundlos ile geçmişte Fehmarn Adası'nda birkaç kez birlikte tatil yaptıklarını ancak sanıkların gerçek kimliklerini bilmediğini söyledi.

"Liese" olarak tanıdığı ve yakın arkadaş olduğu Beate Zchaepe'nin üçlünün 'Kasası' gibi olduğunu, Uwe Böhnhard, Uwe Mundlos'un genelde para taşımadıklarını anlatan tanık Juliane S, Zchaepe'nin kalın bir cüzdanının bulunduğunu, bazı dönemler 500 avroluk banknotla ödeme yaptığına şahit olduğunu belirtti.

NSU cinayetlerini ve sanıkların gerçek kimliklerini 2011 yılı sonunda öğrendikten sonra "dünyanın başına yıkıldığını" ve psikolojik destek almak zorunda kaldığını anlatan tanık, gözyaşlarına hakim olamadı.

Uwe Böhnhard ve Uwe Mundlos'un bir sohbet sırasında kendisine gençlik yıllarında bomba yaptıklarından söz ettiklerini hatırladığına değinen Juliana S, o dönem bundan şüphelenmediğini ifade etti.

En son 2011 yılının yaz aylarında birlikte tatil yaptığı Zschaepe, Böhnhard ve Mundlos'un çok yakın arkadaş olduklarını dile getiren Juliane S, "Birbirleri hakkında hemen her şeyi biliyorlardı" dedi.

- Zchaepe'nin avukatlarını azletme talebi

Münih Eyalet Yüksek Mahkemesi'ndeki 129. duruşma öncesinde, baş sanık Beate Zschaepe'nin avukatlarını azletme talebi konusunda mahkemenin kararı açıklandı.

Hakim Manfred Götzl, tanıkların ifadesinin alınmasına geçilmeden önce yaptığı açıklamada, Beate Zchaepe'nin talebinin incelendiğini ancak avukatların azlini gerektirecek yeterli gerekçeler bulunmadığını, sanık ile avukatlar arasındaki ilişkinin kesin ve kalıcı olarak zarar gördüğü yönünde somut nedenler olmadığını kaydetti.

Duruşma başlangıcında avukatları ile konuşmayan Beate Zchaepe'nin, gergin olduğu gözlendi. Zchaepe'nin duruşmanın ilk bölümünde avukatlarından yalnızca Wolfgang Stahl ile konuşması dikkati çekti.

- Avukatları, susmasını tavsiye etmişti

Avukatlarının tavsiyesiyle bugüne kadar susma hakkını kullanan Zschaepe, geçen hafta Çarşamba günü yapılan 128. duruşmada bir polis memuru aracılığıyla Hakim Manfred Götzl'e ilettiği mesajda, avukatlarına olan güvenini kaybettiğini bildirmişti.

Mahkeme Zschaepe'ye avukatlarını azletme talebinin gerekçelerini yazılı olarak sunması için perşembe gününe kadar süre vermiş, ardından bu süreyi cuma gününe uzatmıştı. Zschaepe'nin bir başka avukatın görüşünü alarak yazdığı ve cuma günü gönderdiği dilekçe, Münih Eyalet Yüksek Mahkemesi tarafından pazartesi günü ele alınmıştı.

NSU'nun hayattaki tek üyesi Zschaepe'nin avukatlarını azletme isteği Alman kamuoyunda sanığın konuşabileceği spekülasyonlarına yol açmış, NSU'nun karanlık bağlantıları ve eylemlerine ilişkin yeni ipuçlarının ortaya çıkabileceği beklentisini doğurmuştu.

- NSU'nun aydınlatılamayan bağlantıları

Almanya'da, 2000-2007 yıllarında 8'i Türk 10 kişiyi öldüren, çok sayıda soygun gerçekleştiren NSU terör örgütünün varlığı ve cinayetlerdeki rolü ancak 2011 yılı sonunda ortaya çıkarılabilmişti.

NSU üyelerinden Uwe Böhnhard ve Uwe Mundlos, 2011 Kasım ayında bir banka soygununun ardından saklandıkları karavanda ölü bulunmuş, terör örgütü üyelerinin intihar ettikleri öne sürülmüştü. Münih'te 2013 yılı mayıs ayından bu yana devam eden davada susma hakkını kullanıyor.

NSU'yu kuran Neonazilerin yıllarca yer altında faaliyet göstermelerine rağmen Alman güvenlik birimleri tarafından tespit edilememiş olması, 2011 yılında Almanya'da büyük bir skandala yol açmış, NSU üyelerinin geçmişte bazı istihbarat muhbirleriyle ilişki kurmuş olmaları skandalın boyutlarını daha da genişletmişti.

Almanya iç istihbarat teşkilatında aşırı sağcı gruplara ve kullanılan muhbirlere ilişkin bazı belgelerin 2011 yılı sonunda imha edilmesi ve bunun kamuoyuna sızması kuşkulara yol açmıştı.

Haber Ara