Salih Tuna: İsrail'in canını sıkan adam
Yenişafak Gazetesi yazarı Salih Tuna bugünkü yazısında İsrail'in Gazze'ye kara harekatını ve dünyanın akan kana sessiz kalmasını eleştirdi...
11 Yıl Önce Güncellendi
2014-07-19 06:31:52
İşte Salih Tuna'nın "İsrail'in canını sıkan adam" başlıklı o yazısı:
Bin tane Goebbels yan yana gelse ırkçı Siyonist networkun yaptığı propagandanın binde birini yapamaz.
Netanyahu da zaten Hitler'in gözlerine bakıyor.
Bu 'bakıştan' Almanya da gayet memnun...
Baksanıza, 'İsrail terör devleti' kumsalda top oynayan çocuklara varıncaya kadar katlediyor, Almanya şansölyesi Angela Merkel, 'İsrail'in yanındayız' açıklamasını yapıyor.
Ne diyelim, Hitler sizinle gurur duyuyor!
Kardeşlerim, Gazze yeryüzünün en büyük toplama kampının adıdır.
Gel gör ki, bu kadar büyük bir 'temerküz kampından' çağdaş - modern dünya yıllar yılı habersiz.
Peki nasıl olabiliyor bu?
Dünyanın herhangi bir ucundaki kayanın üzerinde dolaşan karıncayı görebilme kabiliyetine sahip bu iletişim çağında, bu toplama kampı nasıl görülmez?
Binlerce kadın ve çocuğun çığlığına bu kadar sağır nasıl olunur? Filistinli çocukların parçalanmış gövdelerine nasıl bu kadar kör kalınabilir?
Cevap gayet basit: Enformasyon sayesinde!
İnsanlar bu çağda enformasyon 'sayesinde' gözlerini kimi şeylere alabildiğine açtıkları kadar kimi şeylere de alabildiğine kör olabiliyorlar.
Ve, enformasyon hiçbir çağda bu denli korkunç bir silaha dönüşmedi.
Mesela, ABD'nin Irak işgalinde hayatını kaybeden bir milyon Iraklıdan hiçbirinin hayat hikayesini bilmiyoruz; aklımızda kalan tek şey, petrole bulanmış karabatak kuşudur!
Söyleyin lütfen, yüzbinlerce Iraklı içinde ambargo yüzünden açlıktan ölen çocuklardan hangi birinin hikayesini biliyoruz?
Yazık ki yazık, modern zamanlarda yalnız hikayesi olan çocuklar vardır. Diğerleri sadece istatistikten ibarettir.
Isao Takahata'nın yazıp yönettiği 'Ateşböceklerinin Mezarı' (1988) adlı animasyon filmi 2. Dünya Savaşı'nda Japonya'da bombalar altında yaşam savaşı veren iki kardeşin (14 yaşındaki Seita ile 4 yaşındaki kız kardeşi Setsuko'nun) mücadelesini öyle dokunaklı anlatır ki aklıma gelince hala ağlarım.
Ölülerimiz sadece ve sadece rakamlardan ibaret.
Açlıktan ve ilaçsızlıktan ölen binlerce Zehra, Zeynep, Hatice ve Fatıma'nın hikayesini bilmiyoruz.
Her biri Setsuko çapında bir dramı yaşadığı muhakkak ama yazık ki haberimiz yok!
Evet, yüzbinlerce Iraklı çocuğun dramından bir karabatak kuşu kadar bile haberdar olamadık.
Hikayelerimiz, romanlarımız, filmlerimiz yok. Şairlerimiz suskun. Bir Mahmut Derviş'imiz bile kalmadı.
YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ!!!
SON VİDEO HABER
Haber Ara