Suriye'de iç karışıklıkların başladığı 2011 yılından bu yana Türkiye'de sayısı giderek artan Suriyeli sığınmacıların artan ihtiyacını karşılamak için Türkiye'deki kamplarda hayatını devam ettirenlerin yanında pek çok Suriyeli, çeşitli işlerde çalışıp geçimini sağlarken, girişimci Suriyeliler de yemek sektöründen tekstile kadar birçok alanda yeni işyerleri açarak üretime katkı sağlamayı tercih ediyor.
AA muhabirinin Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'nin (TOBB) "Kurulan ve Kapanan Şirket İstatistikleri" raporundan derlediği bilgilere göre, Türkiye'de geçen yılın haziran ayında 32 Suriye ortaklı şirket kurulurken, bu sayı bu yılın haziran ayında yaklaşık 3 kat artarak 91'e yükseldi.
Bu yılın ilk 6 ayına bakıldığında ise kurulan yabancı ortak sermayeli 2 bin 331 şirketten 585'ini, Suriye ortaklı şirketler oluşturdu. Türkiye'de, 2013 yılının aynı döneminde toplam 238 Suriye ortaklı yabancı şirket kurulmuştu. İlk 6 aylık verilere bakıldığında Suriyeli şirket sayısının 2 kattan fazla artması dikkati çekti.
AA muhabirine açıklama yapan MÜSİAD Yüksek İstişare Heyeti Üyesi ve Ortadoğu Koordinatörü Gazi Mısırlı, Suriyeliler'in uzman olduğu sektörlerde ve genellikle Türkiye'nin güneydeki firmalarla çalıştığını söyledi.
Suriyeliler'in hizmet, tekstil, ayakkabı ve gıda imalatı sektöründe yer aldığını belirten Mısırlı, Türkiye'de Suriyeli girişimcilerin en büyüğünün, tekstil ve gıda sektöründe yer aldığını açıkladı.
Mısırlı, Suriyeliler'in, İstanbul'da hizmet sektörü, turizm, tekstil, gıda imalatı ve gayrimenkulle uğraştığını belirterek, "Yani alım satım şeklinde büyük firmalarla gayrimenkul yatırımları yapıyorlar. Bursa'da ve Gaziantep'te tekstil ve gıda sektörü üzerine çalışan Suriyeliler, önümüzdeki günlerde Kahramanmaraş'ta gıda sektörü üzerine büyük bir yatırım yapacak" dedi.
- "Türkiye'de kalıp bu işe devam etmek istiyoruz"
Suriye'de, yemek ve tatlıcılık sektöründe işletme sahibi olan ve yaklaşık 7 ay önce Türkiye'ye gelen Akram Salloura, Suriye'deki savaşın bitmesi halinde bile İstanbul'daki işlerine devam etmeyi düşündüklerini söyledi.
İstanbul'un pahalı bir şehir olduğunu dile getiren Salloura, Suriye'de bugünkü yaptığı işi yapsa daha kazançlı olacağını ifade ederek, "Burada kimse bizi tanımıyor ama Suriye'de herkes markamızı biliyor. Bu yüzden ürünlerimizi istediğimiz fiyata satamıyoruz" dedi.
Suriye'deki savaşın bitmesi halinde ise İstanbul'da tatlıcılık sektöründe devam etmeyi düşündüklerini ifade eden Salloura, başarılı olmaları halinde yeni şubeler açacaklarını belirtti.
Ülkelerinde iç karışıklıkların çıkmasının ardından önce Mısır'a giderek orada 5 tane şube açtıklarını ancak sonrasında Mısır'dan sınır dışı edildiklerini anlatan Salloura, "Bizi buradan da kovalamasınlar. Türkiye'de kalıp bu işe devam etmek istiyoruz" dedi.
- "Türk servis personeli alacağız"
Bir başka Suriyeli iş adamı "Alqubtan" balık ve tavuk restoranının sahibi Abdulatif Ajam da sadece tavuk ve balık sektöründe uzmanlaşan uluslararası bir restoran zinciri olduklarını vurguladı. Ajam, Dubai ve Riyad'ta da şubelerinin bulunduğunu belirterek, Suriye'deki iç savaş etkeninin yanı sıra firmanın uluslararası iş politikalarını dikkate alarak gelecek hafta İstanbul'da restoran açacakları bilgisini verdi.
Türkiye'de işletmelerini kurarken hiç zorlukla karşılaşmadıklarının altını çizen Ajam, dil problemi yaşamamak için Suriyeli ustaların yanında Türk servis personeli de alacaklarını duyurdu.
İstanbul'un turistik ve kültürel anlamda popüler olması sebebiyle İstanbul'u seçtiklerini belirten Ajam, Avrupa'dan Ortadoğu'dan ve dünyanın diğer bölgelerinden gelen turistleri ağırlamak istediklerini söyledi. Ajam, "Paramız var, restoran açarak İstanbul'da ticaret yapmak istiyoruz. Benim için Türkiye'den göçmenlik ya da vatandaşlık almak çok önemli değil. Çünkü yaşlı bir insanım ama yeğenlerimle konuştuğumda onlar buralarda kalıp Türk vatandaşı olmak istiyor" ifadelerini kullandı.
Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, Afet ve Acil Durum (AFAD) Yüksek Kurul toplantısında yaptığı konuşmada, Türkiye'de Suriye'den gelen çok sayıda sığınmacı bulunduğunu, şu anda 22 tane kamp bulunduğunu ve bunların her birinin bir şehir niteliği taşıdığını kaydetmişti.