TEM otoyolu Gebze gişelerinde kendisine destek veren siyasi partilerin il başkanları, milletvekilleri ve vatandaşlar tarafından karşılanan İhsanoğlu, Gebze Kültür Merkezi'nde yaptığı konuşmada, Türkiye'nin kendileri dışında iktidar ve alternatif tanıyamayanların anlayışıyla gidemeyeceğini savundu.
Türkiye'nin başka alternatif hakkı olduğunu ifade eden İhsanoğlu, ekonominin sanayi, endüstri, altyapı ve enerjide sürdürülebilir olması gerektiğini kaydetti.
İhsanoğlu, rant yaratma politikaları nedeniyle Kocaeli'nin birtakım sıkıntılarla karşı karşıya olduğuna dikkati çekerek, "Toplum huzursuzluk, gerginlik ve korku, dışarıda da itibarsızlık yaşıyor. Bunları gidermek için Türkiye'nin önünde 10 Ağustos gibi bir fırsat var. Bu fırsatı bu millet kullanacaktır ve bu korkuların hepsi sona erecektir" diye konuştu.
Kocaeli ve Gebze'nin fethinin ardından Türk milletinin yıldızlarından biri haline geldiğini vurgulayan İhsanoğlu, bu birlik ve bütünlüğün korunması gerektiğini aktardı.
İhsanoğlu, Türkiye'nin bu konuda taviz vermeden millet bilincini koruyarak devam etmesi gerektiğini belirterek, şunları kaydetti:
"Türkiye'yi küçük gruplara, etnisitelere bölmek, bunları dile her zaman pelesenk etmek, Türkiye'nin zararına hadisedir. Türkiye, tarifini Anayasa'da bulmuştur. Türk milletinin birliği ve beraberliği tarihi birlik ve beraberliktir. Bu topraklarda bin sene beraber yaşadık, bu bölgede fetihten bu yana 700 sene beraber yaşadık. İnşallah bu topraklarda, bu vatanda ilelebet beraber yaşayacağız. Onun için bu seçimler her bakımdan çok önemlidir. Tarihi dönüm noktasıdır. Bu iş herkesin gözü önünde, Türkiye'nin 2 köklü partisi arasında varılan mutabakatla başladı. Öyle bir anlaşmaydı ki... Tepedeki 2 liderin anlaşması şeklinde yürüse de tabanda, vatan sathının her yerinde olan, biten, alttan üste giden anlaşmanın eseri olmuştur. Bunu Türkiye'yi gezmeye başladığımda gördüm.
Millet, büyük değişim, istikrarın devamını, aynı zamanda farklı ses ve nefes istiyor."
İhsanoğlu, halkın 3 aday arasında kararını vererek 10 Ağustos'ta hak edeni Çankaya'ya göndereceğini anlatarak, "Bu 2 parti arasındaki uzlaşma orada durmadı, düne kadar 9 parti, Türkiye'nin sağından soluna kadar... Dün 9 parti oldu, bugün ve yarın da herhalde 10'uncu parti buna iltihak edecek" ifadesini kullandı.
- "10 Ağustos, siyasi tarihimizde dönüm noktası olacaktır"
AK Parti'lilerin de "sorun çözen, sorun yaratmayan" birini istediklerini söylediğini aktaran İhsanoğlu, cumhurbaşkanının 76 milyonu kucaklaması gerektiğini dile getirdi.
Türk halkının büyük siyasi tecrübeye sahip olduğuna işaret eden İhsanoğlu, bunu çeşitli yıllarda gördüklerini söyledi.
İhsanoğlu, 1980'li yıllardaki Turgut Özal dönemini anımsatarak, şöyle devam etti:
"Muktedirler, öyle tuhaf mantıkla yürüyorlar ki... Vesayet eden vesayetçi, yani o 9 partinin, bütün milletin desteklediği aday vesayetçi oluyor. Kendilerinin seçtirdiği cumhurbaşkanı, o zaman vesayeti ondan alacağım ben, eğer seçilirsem. Böyle bir mantık olur mu? Devletin imkanlarını kullanacaksınız, 'sonra ben mağdurum' diyeceksiniz. Hem mağdur edebiyatı yapacaksınız hem de 12 yıldır kurduğunuz iktidarın vesayetle mücadele ettiğini ve bu son makamı da ele geçirdiğiniz zaman vesayeti sona erdirmiş olacaksınız.
Demek ki Abdullah Bey, Sayın Cumhurbaşkanımız vesayetin temsilcisidir. Bu mana çıkıyor. Bu mantıkla bunu savunanlar, bu milletin zekasına ve ferasetine güvenlerini tazelemek durumdadır. Eminim ki Türkiye bunu kazanacaktır. 10 Ağustos bu siyasi tarihimizde dönüm noktası olacaktır."
- "Bu ateşle oynayan herkesin eli yanmıştır"
İhsanoğlu, Türkiye'nin komşuları arasında büyük sıkıntılar bulunduğunu savunarak, oradaki "alevlerin" ülke topraklarına sıçradığını öne sürdü.
Sınırların kevgire döndüğünü ileri süren İhsanoğlu, bir milyon insanın Türkiye'ye geldiğini kaydetti.
İnsanoğlu, onlara iyi davranılmasını ancak bunun bir kaydının olması gerektiğini vurgulayarak, şöyle konuştu:
"Bunlar, insan haysiyetine uygun misafir edilirken toplumumuzda da huzursuzluk yaratacak şartlardan uzak olmaları lazım. Etrafımızı saran ateşler, bölünmeler, bizim açımızdan tehlikeli boyutlara gelmektedir. Bunu önlemek için Ortadoğu'da barışın tesis edilmesi konusunda doğru dürüst siyasetleri tatbik etmemiz lazım. Burada en büyük temelimiz, Atatürk'ün 'Yurtta sulh, cihanda sulh' ülküsüne bağlı olmaktır. Toplumda kutuplaşma, ötekileştirme yaratırsanız ve bunu siyasi araç haline getirirseniz, o zaman topluma en büyük zararı yapmış olursunuz. Siz dışarıdaki ihtilaflar konusunda taraf tutarsanız, bununla kendinize birtakım siyasi neticeler elde etme hedefiniz olursa, Ortadoğu'daki bu taktikler hiç kimseye yararlı olmadı. Bu ateşle oynayan herkesin eli yanmıştır. Bizim de elimiz yanmıştır, işte rehinelerimiz meydanda."
İhsanoğlu, ülkenin Çankaya'da tepesi, sigortası atacak birisine değil, sigorta olacak birisine ihtiyaç duyduğunu belirterek, 10 Ağustos'taki seçimin diğerlerinden farklı olduğunu diye getirdi.
Herhangi bir partinin üyesi olmadığını anlatan İhsanoğlu, "Her şeyden önce demokratım. Türkiye'de demokrasi olmadığı takdirde hiçbir şey olmaz. Bütün sıkıntımız demokrasinin bu tertip olmasıdır. Bütün güçler tek elde. İcra, yürütme, yasama ve bunlara ilave bağımsız olması gereken yargı da bunların içine kondu, tek devlet reisliği kaldı. O da zaten verilirse bu sistemin adı demokrasi olmaz. Demokrasiyi korumamız, milli birlik ve beraberliğimizi kurmamız lazım" değerlendirmesinde bulundu.
İhsanoğlu, 10 Ağustos'taki seçimin öncelikli amacının demokrat cumhurbaşkanını seçilmesi olduğuna dikkati çekerek, konuşmasını şöyle tamamladı:
"Seçilecek Cumhurbaşkanı 'efendim bu adam siyasetten anlamaz, siyasetin dışında" diyorlar. Hayır, ben bal gibi anlarım da ama mesele o değil, mesele cumhurbaşkanının siyaset üstü olmasında. Taraf tutmaması lazım çünkü onun tarafı belli. Siz temel 4 vazifeyi 'benim yorumum bu, büyük ve yeni Türkiye'nin reçetesi bendedir, ben onu uygulayacağım derseniz', eczanelerden onu alamasınız. Gidersiniz Meclise, Meclis bunu kabul ederse o zaman bunu herkes kabul eder. Türkiye, seçimini 10 Ağustos'ta rahat şekilde yapacak. AK Parti'li kardeşlerimizden de bize oy verecek olanlar var, bunları görüyoruz. Diyorlar ki 'Başbakanımız güzel hizmetler yapıyor, bunların devam etmesini istiyoruz, Sayın Başbakan devam etsin, 2015'e kadar iktidardalar.'
Sayın Başbakan, Çankaya'ya geldiği zaman icraat yapamaz, icraatı hükümet yapmaya devam edecek. Müdahale etmeye hakkı yoktur. Yol, köprü yapamaz, cumhurbaşkanı yol gösterir, yol yapmaz."