Nasyonal Sosyalist Yeraltı (NSU) örgütü hakkında 1,5 yıldır devam eden davanın baş sanığı olan ve avukatlarının tavsiyesiyle bugüne kadar susma hakkını kullanan Zschaepe, cuma günü mahkemeye gönderdiği dilekçede, savunmasını üstlenen üç avukatla görüş ayrılıkları bulunduğunu ve bu nedenle avukatlarını değiştirmek istediğini kaydetti.
Alman Focus dergisi, Zschaepe'nin sıraladığı gerekçeler arasında susma hakkını kullanma konusunda avukatlarıyla herhangi bir anlaşmazlığın bulunmadığını, Zschaepe'nin mahkemede konuşmayı planlamadığını bildirdi. Spiegel dergisi de internet sitesinde yer verdiği haberde, Zschaepe'nin kısa bir dilekçede avukatlarını azletme talebinin gerekçelerini sıraladığını, burada yer verilen savların zayıf görüldüğünü kaydetti.
Beate Zschaepe, NSU davasının 128. duruşmasının yapıldığı çarşamba günü bir polis memuru aracılığıyla Mahkeme Heyeti Başkanı Manfred Götzl'e ilettiği mesajda, avukatlarına olan güvenini kaybettiğini bildirmişti. Mahkeme Zschaepe'ye avukatlarını azletme talebinin gerekçelerini yazılı olarak sunması için perşembe gününe kadar süre vermiş, ardından bu süreyi cuma gününe uzatmıştı.
NSU'nun hayattaki tek üyesi Zschaepe'nin avukatlarını azletme isteği Aman kamuoyunda sanığın konuşabileceği, NSU'nun karanlık bağlantıları ve eylemlerine ilişkin yeni ipuçlarının ortaya çıkabileceği beklentisini doğurmuştu.
Mahkeme heyetinin Zschaepe'nin talebi konusunda gelecek hafta başında karar alması bekleniyor.
Almanya'da, 2000-2007 yıllarında 8'i Türk 10 kişiyi öldüren, çok sayıda soygun gerçekleştiren NSU terör örgütünün varlığı ve cinayetlerdeki rolü ancak 2011 yılı sonunda ortaya çıkarılabilmişti. NSU üyelerinden Böhnhard ve Mundlos, 2011 Kasım ayında bir banka soygununun ardından saklandıkları karavanda ölü bulunmuş, terör örgütü üyelerinin intihar ettikleri öne sürülmüştü.
Federal Başsavcılık tarafından hazırlanan iddianameye göre NSU'nun hayattaki tek üyesi olan Beate Zschaepe'nin, Münih'te 2013 yılı mayıs ayından bu yana devam eden davada susma hakkını kullanması nedeniyle NSU'nun karanlık bağlantıları aydınlatılamıyor ve birçok soru yanıt bekliyor.
NSU'yu kuran Neonazilerin yıllarca yeraltında faaliyet göstermelerine rağmen Alman istihbaratı tarafından tespit edilememiş olması, 2011 yılında Almanya'da büyük bir skandala yol açmış, NSU üyelerinin geçmişte bazı istihbarat muhbirleriyle ilişki kurmuş olmaları skandalın boyutlarını daha da genişletmişti.
Almanya iç istihbarat teşkilatında aşırı sağcı gruplara ve kullanılan muhbirlere ilişkin bazı belgelerin 2011 yılı sonunda imha edilmesi ve bunun kamuoyuna sızması kuşkulara yol açmıştı.
