Şahin, AK Parti Karabük İl Başkanlığı'nın iftarında yaptığı konuşmada, ramazan ayının disiplin, huzur, yardımlaşma dersi verdiğini ve işlenen suç oranlarının ramazan ayında büyük ölçüde düştüğünü anlattı.
Türkiye'de insanların huzur içinde oruçlarını tutuğunu ancak Ortadoğu'da Müslümanların büyük bir zulüm altında ramazanlarını geçirmek zorunda bırakıldığını belirten Şahin, "Gazze'de son birkaç gündür 300'den fazla Müslüman hayatını kaybetti. Peygamber efendimiz buyuruyor ki, 'Bir kötülük gördüğünüzde onu önce elinizle düzeltmeye çalışın, elinizle düzeltmeye gücünüz yetmiyorsa dilinizle düzeltin, ona da gücünüz yetmiyorsa kalbinizle buğzedin bu da imanın en büyük derecesidir.' Şimdi bu zulmü elimizle düzeltmeyi arzu ederdik. Öyle bir güce öyle bir muktedir duruma sahip olmayı arzu ederdik ama şu anda o imkana sahip değiliz, hiç olmazsa buradaki zulme dünya insanlığının dikkatini çekmek için dilimizi kullanabilmeliyiz" şeklinde konuştu.
"Bunu Türkiye kullanıyor. Cumhurbaşkanı, Başbakanı, Dışişleri Bakanı ile bunu kullanıyor" diyen Şahin, şöyle devam etti:
"Birleşmiş Milletleri göreve davet eden, oradaki zulme dünya insanlığının dikkatini çeken çalışmaları ve çabaları gösteriyoruz yetersiz bile olsa ve memnuniyetle görüyorum ki ülkemizde insanlarımız bu zulüm karşısında sesiz kalmadı. Türkiye'nin her yerinde yürüyüşler yapıyorlar. İsrail'in Türkiye'deki büyükelçilik ve konsolosluklarına yürüyüşler yaparak tepkilerini ortaya koyuyorlar. Koyabiliyorlar."
- "Vatandaşlarımız tepkileri yasalar çerçevesinde özgürce dile getirebiliyorlar"
Şahin, bunun sadece Türkiye'de olduğunu anlatarak, "Suudi Arabistan'da halk bir eylem içerisinde bulunabiliyor mu? Birleşik Arap Emirlikleri'nde bulunabiliyor mu? Diğer körfez ülkelerinde böyle bir şey var mı? Duymadık, olsaydı basına yansırdı. Orada ki insanlar Müslümanlar tepkilerini dile getirmek isteseler bile korkularından bunu yapamıyorlar çünkü oralarda diktatörler iş başında. Türkiye bunu yapıyor çünkü demokratik bir ülke. Özgür bir ülke. Vatandaşlarımız tepkileri yasalar çerçevesinde özgürce dile getirebiliyorlar" ifadelerini kullandı.
Bir yazarın "Demokrasi zengini mi olmak istersiniz yoksa petrol zengini mi olmak istersiniz" diye sorduğundan bahseden Şahin, konuşmasına şöyle devam etti:
"Biz demokrasi zengini olmayı petrol zengini olmaya tercih ederiz ancak hem petrol hem de demokrasi zengini çok daha iyidir kuşkusuz ama demokrasiden yoksun petrol zengini olmanın insanları tepkisiz kıldığını görünce duyarlı insanların yaşadığı, geliştiği ülkede yaşamak herhalde çok daha faziletli çok daha aranılan bir durumdur diye değerlendiriyorum."
- Cumhurbaşkanlığı seçimi
Şahin, cumhurbaşkanını halkın seçmesi için Anayasa değişikliği yaptıklarını ancak buna muhalefetin karşı çıktığını, cumhurbaşkanını halkın seçmesini istemediklerini vurguladı.
Dönemin cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in de cumhurbaşkanını halkın seçeceği Anayasa değişikliğini veto ettiğini, bu yüzden referanduma giderek halka sorduklarını ve halkın oyları ile gerçekleştirebildiklerini hatırlatan Şahin, şunları kaydetti:
"Referandumda 'hayır' vereceksiniz diyenler, şimdi 'tıpış tıpış oy vermeye gidin' diyor. Aslında onların tıpış tıpış gitmelerini sağlayan halkımızdır. Ahmet Necdet Sezer muhalefet gibi hareket etti. Kararnamelerimizi defalarca geri gönderdi. Biz AK parti olarak en önemli reformlarımızı, demokrasiye geçiş ile ilgili adımlarımızı Abdullah Gül döneminde yapabildik. Kendisi ile uyum içeresinde çalıştık çünkü frekanslarımız tutuyordu. İktidarla frekansları tutmayan cumhurbaşkanı Türkiye'nin gelişmesi önünde engeldir."
Türkiye'de hükümet ile uyumlu çalışacak cumhurbaşkanına ihtiyaç olduğunu savunan Şahin, "Kazanacağı kanaatinde değilim ama Ekmeleddin İhsanoğlu cumhurbaşkanı olursa genel sekterleri CHP'den olacak, genel sekreter yardımcısı MHP'den olacak. Çünkü İktidardan gelen her türlü kararnameyi tasarıyı engellemek için. Orada muhalefet oluşturmaya çalışıyorlar" dedi.
Şahin, 3 cumhurbaşkanı adayı olduğunu, içlerinde yaptığı hizmetlerle cumhurbaşkanlığına yakışanın Recep Tayyip Erdoğan olduğunu kaydetti.
- Gazetecilerin soruları
Bir gazetecinin Ekmeleddin İhsanoğlu'nun "İsrail'le ilişkilerin iyi tutulması gerekli" yönünde daha önce açıklamalarda bulunduğunu ancak İsrail'in Filistin'e saldırdığı zaman da "Filistin'in yanındayız" diye açıklama yaptığını, bunu nasıl değerlendirdiğini sorması üzerine Şahin, şöyle yanıt verdi:
"Bir haber televizyonunda sorulara cevap verirken bu konuda 'Biz İsrail-Filistin ihtilafında tarafsız olmalıyız' dedi. 'Taraf olmamalıyız' dedi. Bu cümle başına bela oldu. Daha sonra açıklamalar yaptı ama o arşivde kayıtlarda aynı şekilde mevcudiyetini muhafaza ediyor. O cümleyi söyledikten daha sonra yapılan açıklamaların hiçbir kıymeti yok. Bizim kafamızda ve gönüllerimizi 'O ihtilafta biz tarafsız olmalıyız' cümlesi kafalarda yer alıyor. Onun gerçek düşüncesi odur. Kamuoyu tepkisi sonrası 'Filistin'in yanında olmalıyız' demesi kıymet ifade etmiyor."
Türkiye'nin İsrail'le ilişkilerinin düzeyinin sorulması üzerine ise Şahin, "Bizim İsrail ile diplomatik seviyemiz çok aşağılardadır. O bakımdan İsrail'in düşürmesi bizim açımızdan bir anlam ifade etmiyor. Bu zulüm karşısında bizim böyle ülkeyle ilişkilerimizi devam ettirmemiz insanlık ayıbı olurdu" şeklinde cevap verdi.