NTV kanalında gündeme ilişkin soruları yanıtlayan Davutoğlu, Suriye'de BM'nin harekete geçememesi nedeniyle "işin neredeyse orman kanunları gibi kim nerede nasıl güçlüyse o gücünü gösterme cihetine gittiğini" söyledi.
Davutoğlu, "BM içinden bir uzlaşı çıkıp Suriye'deki bu iç çatışma durdurulabilmiş olsaydı ve Suriye rejiminin işlediği insanlık suçlarıyla ilgili bir tedbir alınabilmiş olsaydı, emin olun Ukrayna'da bu patlamalar olmayabilirdi. Çünkü nihayet bir sisteme güven uyanırdı" diye konuştu. Suriye konusunda sisteme güvenin tümüyle çöktüğünü vurgulayan Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Belki de BM'nin tarihinde en dibe vurduğu dönemi yaşıyoruz. Hiçbir soruna BM çözüm bulamaz hale geldi. Bu da Soğuk Savaş dönemi. Beklendi ki ABD ve Rusya otursun ve çözsün geçen sene Suriye konusunda olduğu gibi. Bu da yürümedi çünkü Soğuk Savaş'ta şöyleydi. ABD ile Rusya oturup çözebiliyordu. Alandaki aktörler ya ABD yanlısıydı ya Sovyet yanlısıydı. Ama şimdi alandaki aktörleri kontrol edemiyor bu aktörler. Ne Rusya'nın Suriye'deki aktörler üzerinde tam olarak kontrolü var ne ABD'nin. Ya da ne Rusya'nın Ukrayna'daki bütün aktörler üzerinde 'ben hepsini temsil ediyorum' deyip oturacağı bir durum var ne ABD'nin."
Davutoğlu, Türkiye'nin birçok yerinde Suriyeli sığınmacılara karşı yapılan provokasyonlarla ilgili olarak da sorunun önemli olduğunu kabul etmek gerektiğini ifade etti. Bakan Davutoğlu, "Mülteciler Türkiye'yi sığınacak bir ada olarak görüyor. Sadece Suriye değil, Irak'tan da 40 bine yakın insan Ankara'da BM Mülteciler Komiserliği'ne müracaat etti. Kırım Tatarlarını yerinde tutmak için çabalıyoruz" ifadesini kullandı.
- Irak'taki gelişmeler -
Davutoğlu, Irak'ın toprak bütünlüğünün korunmasına ilişkin, "2006-2007'den sonra baktık ki Irak'ta oluşmakta olan merkezi yönetim ve maalesef Amerika'nın bıraktığı miras, Sünni bir diktatörden sonra bir Şii diktatöre yöneliyor. 'Bu da yanlış' diyerek, 2009'dan itibaren mümkün olduğu kadar vilayetlere daha fazla yetki verilsin ki oralarda insanlar kendi geleceklerini tayin edebilsinler ve bir şekilde sahiplensinler tezini savunmaya başladık" dedi.
Irak'ın tekrar inşa edilmesi için bir sahiplenme duygusu gerektiğini kaydeden Davutoğlu, şöyle devam etti:
"O sahiplenme duygusu ulusal düzeyde olmuyorsa yerel düzeyde, vilayetler düzeyinde veya federal bölgeler, onların kendilerini sahiplenmesi lazım. Yani Musul'u Musulluların radikalizme karşı koruması lazım. Basra'yı Basralıların. Buraya gelmek zorunda kaldık, yani bu tercihle gelinen bir şey değildi. Merkezi hükümet, daha fazla yetki paylaşsın görüşüne geldik. Artık Irak'ı bir arada tutabilmek için daha fazla yetki devri lazım."
Davutoğlu, merkezi yönetimle güç ve kaynak paylaşımı gerektiğini, olamayacaksa federal yapılarda veya vilayetler içinde bunun olması gerektiğini belirterek, "Kerkük'ün de geleceği bu açıdan buna bağlı, hepsinin de" diye konuştu.
- "Gerçek demokratikleşme adımlarını son 4-5 yılda yaşadık"
Davutoğlu, Obama yönetiminin ABD'nin yeni Ankara Büyükelçisi olarak ismini Kongre'ye sunduğu John Bass'a Senatör John McCain tarafından yöneltilen soruların hatırlatılması üzerine, Türkiye'de bir otoriterleşme yaşandığı yönünde ülke içinde ve uluslararası camiada kampanya yapıldığını söyledi.
"AK Parti iktidarının ilk 5-6 yılı iyiydi, sonra otoriterleşme ve demokratikleşmeden uzaklaşma yaşandı" şeklinde bir kanaatin yaygınlaştırılmaya çalışıldığını ifade eden Davutoğlu, "İlk 5-6 yıl bizim bir anlamda öndeki engelleri kaldırma, intibak dönemiydi. Gerçek demokratikleşme adımlarını son 4-5 yıl içinde yaşadık" şeklinde konuştu.
Otoriterleşme iddialarının cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili olduğunu ve hiçbir veriye dayanmadığını dile getiren Davutoğlu, "Nerede böyle bir otoriterleşme eğilimi var? Kaldı ki etrafımızdaki gelişmeler bağlamında devlet otoritesinin tümüyle zaafa uğradığı yerde doğabilecek sıkıntıları da görüyorsunuz. Hem devlet otoritesini ve kamu düzenini sağlayacaksınız, hem bütün bu reformları yapacaksınız" dedi.
Davutoğlu, otoriterleşme iddialarının öznel verilere dayandığına dikkati çekerek, "Eğer objektif verilere oturtulacaksa her ülkede bazı donelerle bunu bulursunuz" ifadesini kullandı.
Davutoğlu, Senatör McCain'i tanıdığını ve karşılaştıklarında kendisine "Sadece adı Muhammed diye kaç Amerikalı acaba kaç gün nezarette kaldı? Ya da adında Arapça bir ifade oldu diye bazen Hristiyan Araplar dahi ne kadar zulüm gördü?" sorularını soracağını ifade etti.
Davutoğlu, "Guantanamo'yu unutacaksınız sonra Türkiye'ye dönüp ders vermeye kalkacaksınız. Buna kimsenin haddi yok" diye konuştu.
(Bitti)