İhsanoğlu, Bursa Uluslararası Tekstil ve Ticaret Merkezi'nde (BUTTİM), bazı sivil toplum kuruluşlarından temsilcilerinin katılımıyla düzenlenen toplantıda yaptığı konuşmada, Türkiye'nin büyük fedakarlık ve sıkıntılarla dağları aşarak bugünlere geldiğini bildirdi.
Türkiye'nin basit bir ülke olmadığını, bir kişiye veya bir kadroya indirgenemeyeceğini vurgulayan İhsanoğlu, "Türkiye, 3'üncü dünya ülkesi değildir. Bin senelik devletiz ve milletiz. Bu topraklarda tarihin en şanlı sayfalarını açtık, Osmanlı İmparatorluğu'nu kurduk" diye konuştu.
Cumhurbaşkanının ilk kez halk tarafından seçileceğini hatırlatan İhsanoğlu, bunun farklı bir değerlendirmeyi beraberinde getireceğini anlattı.
Seçilecek cumhurbaşkanının, bir partinin adayı olabileceğini ifade eden İhsanoğlu, şöyle devam etti:
"Rahmetli Celal Bayar, Demokrat Parti'nin başkanıydı. Rahmetli Turgut bey, ANAP'ın başkanıydı. Süleyman bey, Adalet Partisi'nin başkanıydı ama onlar devlet reisliğine yükselince parti işlerini arkalarında bıraktılar. Hiçbir zaman 'Ben hem cumhurbaşkanı olacağım hem parti başkanı olacağım hem de hükümeti yöneteceğim' demediler. Ayrıca 'Biz sistemi değiştireceğiz, bugünkü yetkiler bize yetmiyor, mutlak yetki istiyoruz' demediler. Onlar mevcut anayasaya göre seçildiler ve bu ülkede o mücadeleyi yürüttüler.
Bugün çok farklı bir durumdayız. Bugün, halk tarafından seçilecek cumhurbaşkanı yüzde 60'la seçildi. Tut ki yüzde 60'la seçildi. Peki o yüzde 60'ın siyasi görüşlerinin temsilcisi mi oldu? Yüzde 40, yüzde 45 ne olacak, 49 ne olacak? Yani milletin yarısının temsilcisi ne olacak? Türkiye, gerçekten bütün ülkeyi kucaklayacak, Türkiye'nin bulunduğu dünyadaki itibarını yükseltecek, düşmanların hedefi olmayacak, içeride ve dışarıda huzuru sağlayacak bir cumhurbaşkanına ihtiyaç duyuyor. Atatürk'ün çok güzel bir sözünü hatırlatmak gerekirse 'yurtta sulh, cihanda sulh'u sağlayacak bir cumhurbaşkanına ihtiyaç var. Bu iradeyi anayasaya saygılı bir şekilde kullanarak, halktan aldığı gücü kendi siyasi gündemi için değil, bütün milletin refahı için, huzuru için çalışacak kişinin seçilmesi halinde doğru bir iş yapılmış olacak."
- "Üç adaydan biri o yüce makama, devletin zirvesine gönderilecek"
İhsanoğlu, Türkiye'nin artık sıkıntılara tahammülü bulunmadığını, milletin huzura ihtiyacı olduğunu söyledi.
Türkiye'nin tekrar Ortadoğu, Avrupa, Balkanlar ve İslam dünyasının model ülkesi haline gelmesi gerektiğini vurgulayan İhsanoğlu, şunları kaydetti:
"Türkiye eskiden dünyanın 18'inci büyük ekonomisine sahipti, şimdi 19'uncu oldu. Fazla söyleyecek bir şey yok. İstatistik verilerle oynayarak milleti daha fazla kandıramazlar. Bizimle paralel olarak giden ülkelere bakalım, Latin Amerika'ya, Brezilya'ya bakalım. Onlar bu 10 sene, 12 sene içinde neler yaptı, biz neler yaptık? Milli gelir 3 bin dolardan 10 bin dolara çıktı evet ama 2009'dan beri 10 bin dolar. Bu kişi başına düşen 10 bin dolar milli gelir, toplumun değişik kesimleri arasında nasıl dağıtılıyor? Gelirin dağılımında bir adalet var mıdır? Yoksa yine bir şişko kedilerin midelerine mi gidiyor?"
Ekmeleddin İhsanoğlu, ülkede yeniden kanun hakimiyetinin sağlanması gerektiğini savundu.
Anayasa Mahkemesinin son dönemde aldığı kararları anımsatan İhsanoğlu, "Allah'tan Anayasa Mahkemesinde dürüst hakimler, dürüst reisler var. Bunların sayesinde kanundaki bu haksızlık bir nebze gideriliyor" değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı seçiminin bir parlamento, bir belediye seçimine benzemediğine dikkati çeken İhsanoğlu, "Üç adaydan biri o yüce makama, devletin zirvesine gönderilecek. Muhafazakar olsun, liberal olsun, sağcı olsun, solcu olsun, milliyetçi olsun, Ankara'ya göndereceğiniz insan, devletin tepesindeki sigorta olmalı, sigortaları attıran birisi olmamalı" görüşlerini iletti.
- Orucunu, Gemlik'te hediye edilen ekmekle açtı
İhsanoğlu, toplantı sonrası BUTTİM bahçesinde verilen iftarda yaptığı konuşmada ise Bursa'da bulunmaktan dolayı kendisi, eşi ve gönüldaş arkadaşlarının çok mutlu olduklarını söyledi.
Bursa'da milletle buluştuklarını anlatan İhsanoğlu, "10 bin kişiyi aşkın kardeşimizle iftarımızı açtık ve bu iftarımızın en güzel tarafı, rahmetli Cumhurbaşkanımız Celal Bayar'ın yerinden, köyünden getirdiğimiz, bize hediye edilen ekmekle açtık. Ekmek konusundaki mesajımız, Türkiye'nin her tarafına geçmiştir, bütün millet tarafından benimsenmiştir. Çünkü biz bu mukaddes varlığı, ekmeği, Kuran'ı, bayrağı, canımızdan aziz biliriz ve bunun uğruna canımızı veririz" ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı adayı İhsanoğlu, mücadelelerinin prestij için değil, bu kutsallar, milletin maceralara sürüklenmemesi ve huzurlu yaşaması için olduğunu vurguladı.
Türkiye'nin çok önemli bir dönem noktasında, yol ayrımında olduğuna işaret eden İhsanoğlu, şöyle konuştu:
"Türkiye ya daha ileriye gidecek, istikrar içinde gelişmesini sağlayacak, ekonomik büyümesini yapacak, gerçekten hepimizin istediği gibi büyük Türkiye olacak veya Türkiye, yine bazı hatalarını tekrarlayan, maceralara sürüklenen, içte kavga eden, dışta itibarını kaybeden, pilotları, diplomatları, kamyon şoförleri esir, rehin tutulan bir ülke olmaya devam edecektir. Atatürk'ün dediği gibi 'Yurtta sulh, cihanda sulh' ülküsünün gerçekleşmesini istiyorsak 10 Ağustos'ta yapacağımız seçimi iyi değerlendirmemiz lazım. Türkiye'nin her zamandan fazla birlik ve beraberliğe ihtiyacı vardır. Sevgi ve saygı tohumunu ekmeye ihtiyacı vardır. Şiddet, nefret ve öfke tohumlarının ekilmesini istemiyor kimse. Biz bu tohumların ekildiği yıllarda yaşadık. Genç evlatlarımız bunu bilmez. Biz 1970'li yıllarda çok büyük acılar yaşadık. 1970'li yıllarda kardeşler birbirlerini vurdular. Genç bir üniversite öğretim üyesi olarak fakültenin bahçesinin kapısında, bir öğrencimin alnından vurulduğunu gördüm. Bu kadar kardeş kardeşe, 'Sen sağcısın, sen solcusun' diye birbirlerinin canına kıydılar. Türkiye böyle bir kavgayı istemiyor. Türkiye nefret, şiddet ve kibir istemiyor. Türkiye hoşgörü, kardeşlik, birlik, beraberlik istiyor. Türkiye'nin demokrasi mücadelesi uzun yıllar sürmüştür."