Şırnak'ta 1970'li yıllarda kurulan ve 1998 yılında özelleştirilen kömür ocaklarının, valiliğin üretimin yasaklandığına dair genelgesine rağmen faaliyeti sürüyor.
Bugüne kadar birçok insana mezar olmasına rağmen, yoğun işsizlik ve yoksulluk nedeniyle vatandaşların geçimlerini sağlamak için tercih etmek zorunda kaldığı kömür ocakları, kuyu sistemiyle çalışan kara bir deliği andırıyor.
Yuvarlak açılan deliklerden yerin metrelerce altına inen işçiler, ilkel şartlarda ve hiçbir güvenliğin alınmadığı ocaklarda saatlerde çalışıyor.
Yerin altında kalan yüzleri gibi bahtları da kara olan işçiler, ölümü göze alarak yaptıkları işe yoksulluk nedeniyle mecbur olduklarını belirtiyor.
Yerin metrelerce altında çalışan işçiler, güvenli olmamasına rağmen bulundukları yerde sigara da içiyor, piknik tüpüyle çay da demliyor. Bugüne kadar çok sayıda arkadaşlarını kömür ocaklarında kaybeden işçiler, ramazan ayı dolayısıyla iftardan sonra başladıkları işlerini sahura kadar sürdürüyor.
- Servislerle ocaklara gidiyorlar
Şırnak merkez ile İkizce köyü arasında bulunan ve yaklaşık 30'a yakın kaçak kömür ocağın bulunduğu alanda çalışan işçiler evlerinde iftarlarını açar açmaz ailelerinden helallik isteyerek servislerle alana geliyor.
Etrafı branda ile çevrili soyunma odalarında kıyafetlerini değiştiren işçiler, yerin yaklaşık 150 metre altındaki ocaklara inmek için kara delik diye tabir edilen ocakların başına geliyor.
İşçiler bellerine bağladıkları çelik halatlarla yerin altına iniyor. Her bir ocakta yaklaşık 15 ile 20 işçi çalışıyor. Aşağıya inen işçilerin her biri kendi alanlarında çalışma yapıyor. Kimi işçi kazma ile kömür çıkarıyor, kimisi el arabası ile çıkarılan kömürü taşıyor.
- Plastik varillerle kömür yer üstüne çıkarılıyor
El arabası ile ocağın deliğinin bulunduğu alana getirilen kömür, orada bekleyen işçiler tarafından plastik varillere konularak çelik halatlarla yukarıya çıkarılıyor.
Yerin üstünde bekleyen işçiler de gönderilen kömürleri varillerden traktörlere boşaltıyor.
- Sahurlarını ocakta yiyiyorlar
Sahurlarını ocakta yapan işçiler, piknik tüpünde yaptıkları çayı ve evden getirdikleri buz kalıplarıyla hazırladıkları suyu içiyor. Sabah 03.00'e kadar çalışan işçiler, daha sonra yine çelik hatlarla yukarı çıkıyor.
Bir çalışma gününü daha kazasız atlattıkları için dua eden işçiler, saatlerce yerin altına çalışmanın verdiği yorgunlukla evlerinin yolunu tutuyor.
- Göçük olmaması için ince tabakalar kazılmıyor
Bazı ocaklarda aydınlatma elektrikle bazılarında ise lüküs lambalarla sağlanıyor.
Hiçbir güvenlik önleminin alınmadığı ocaklarda, göçük olmaması için işçiler kendi deneyimlerinden yola çıkarak ince tabaka diye tabir ettikleri alanlarda kazı yapmıyor.
Sosyal güvenceleri olmayan işçiler, günlük 60 ile 70 lira arasında aldıkları ücret karşılığında ölüme meydan okuyarak ekmeklerini kazanmaya çalışıyor.
- 35 yıldır çalışıyor
İşçilerden 50 yaşındaki Ahmet Zeyrek, ramazan ayı nedeniyle saat 21.00'de başladıkları işi 03.00'e kadar sürdürdüklerini, 150 metre yerin derinliğinde çok zor şartlarda çalıştıklarını söyledi.
Yapacak başka işleri olmadığı için çalışmaya mecbur olduklarını kaydeden Zeyrek, 'Can güvenliğimiz ve sigortamız yok, ama ne yapalım başka çaremiz de yok. Çünkü başka bir imkanımız bulunmuyor. Ne toprağımız ne de hayvanımız var. Onun için burada çalışıyoruz' dedi.
Zeyrek, 35 yıldır ocaklarda çalıştığını, bir ocakta göçük olması durumunda tünellerden diğer ocaklara kaçtıklarını anlatarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
'Ama şuanki şartlarda tehlike arzeden bir durum yok. Kömür ocaklarında meydana gelen ölümlerden dolayı büyük bir üzüntü yaşıyoruz, bir hafta ya da 10 gün işe gelmiyoruz. Ancak sonra tekrar yerin altına inip çalışıyoruz.'
- 15 yaşında başlamış
Abdulkerim Zeyrek ise 15 yaşından itibaren kömür ocaklarda çalışmaya başladığını, yapacak başka bir iş bulamadığı için halen ocaklarda çalışmaya devam ettiğini aktardı.
Ocakta çok sert bir zeminde kazma kürekle çalıştığını, sigortalı ve daha rahat bir işte çalışmak istediğini dile getiren Zeyrek, ancak bunun mümkün olmadığına dikkati çekti.
Günde ortalama 60 lira kazandığını belirten Zeyrek, şöyle konuştu:
'Burası fazla kazandırsa ya da kazandırmazsa da biz burada mecburen çalışmak zorundayız, çünkü yapacak başka işimiz yok. Bu kadar tehlikeye rağmen ailemizi geçindirmek için buradayız. Günde 10-15 traktör kömür çıkartıyoruz.'
Ocaklarda yaklaşık 3 bin kişinin çalıştığını, başka çalışma alanları olmadığı için ocakların kapatılmasını istemediklerini söyleyen Zeyrek, 'Devlet eğer bu kömür ocaklarını kapatacaksa onun yerine bize bir iş vermesi lazım, yoksa herkes boşta kalır. Boş kalırsa ya hırsız olur ya da dağa çıkar' ifadelerini kullandı.
- Kentin yüzde 50'sinin geçim kaynağı ocaklar
Süleyman Ürtegin de 22 yıldır ailesinin geçimini sağlamak için ocaklarda çalıştığını, ocaklarda yaşanan ölümlere çok üzüldüklerini, ancak ekmek parası için korkmadıklarını anlattı.
Evlerine ekmek götürmek zorunda olduklarını vurgulayan Ürtegin, ocaklarda kaçak çalıştıklarını, ancak başka bir alternatiflerinin bulunmadığını kaydetti.
'Her ne kadar ailemizi geçindirmek için zorlansak bile biz bu işi yapmak zorundayız. Şırnak'ın yüzde 50'sinin geçim kaynağı bu ocaklar. Çünkü başka geçim kaynağı yok' diyen Ürtegin, bu işi yapmayı sürdüreceğini bildirdi.
- Kömür ocaklarının kapatılmasını istemiyorlar
Şırnak halkı olarak kömür ocaklarının kapanmasını istemediklerini belirten işçilerden Zeydin Güleş de kömür ocaklarının kapanması durumunda göç etmek zorunda kalacaklarını anlattı.
'Ben de bu ocaklarda çalışmak istemiyorum, eğer bir fabrikamız olsaydı, ben de orada çalışmak isterdim. Bir işyerimiz, bir fabrikamız yok. Tek geçim kaynağımız olan ocakların kapatılmasına karşıyım' diyen Güleş, canları pahasına ocaklarda çalıştıklarına işaret etti.
Güleş, konuşmasını şöyle tamamladı:
'Hiç kimse bizim ekmeğimizi elimizden alamaz, biz çalışmaya mecburuz. Çocuklarımıza ekmek götürmek için çalışıyoruz, 30 yıldır biz bu kömür ocaklarında çalışıyoruz. Emek veriyoruz, mücadele ediyoruz. İnşallah bu mücadele sonunda da kazanırız. Çalışmasak ya açlıktan ölürüz ya da buradan göç etmek zorunda kalırız. Eğer bizim de bir alternatifimiz olsaydı, ocaklarda çalışmazdık.'