Körfez 1. Asliye Ceza Mahkemesince kabul edilen iddianamede, Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığının, yerel gazetelerde yer alan, Tüpraş'ın 7 yıldır gölden kaçak su çektiği yönündeki haberler üzerine soruşturma başlattığı, suç mahallinin Kocaeli olması nedeniyle davanın Körfez ilçesinde görülmesine karar verildiği belirtildi.
İddianamede, CHP Sakarya Milletvekili Engin Özkoç'un özelleştirmeye rağmen, Tüpraş'ın çektiği suyun bedelini ödemediği, Orman ve Su İşleri ile Maliye Bakanı ve kurumun genel müdürlüğünden şikayetçi olduğu hatırlatılarak, bakanlığın cevabi yazısında "özelleştirilen kuruluşların kanun gereği her türlü hak ve borçlarının devam etmesi" nedeniyle suç oluşmadığına karar verildiği kaydedildi.
SASKİ'nin, şikayetinin de "kovuşturmaya yer olmadığı" şeklinde sonuçlanması üzerine karara itiraz ettiği vurgulanan iddianamenin devamında ifadesine yer verilen Tüpraş İzmit Rafineri Müdürü Mustafa Mesut İlter, gölden çekilen suyun rafinerideki buhar üretimi ve günlük personel tüketiminde kullanıldığını, buhar sayesinde petrol türevlerinin ayrıştırıldığını, tatlı su kullanmadan çalışmalarının mümkün olmadığını belirtti.
"Tüpraş, 1960 yılından beri gölden su temin etmektedir, özelleştiğinde de aynı şekilde durumun devam edeceği ilgili kanunlarda yazılıdır" ifadesini kullanan İlter, şöyle devam etti:
"Alınan suyla ilgili herhangi bir bedel ödenmemektedir. Tüpraş, özel şirket statüsündeyse de işin özünde kamu görevi yapmaktadır. Suyun gelişi ve kullanımı konusunda yetki bana aittir ve ben bu yetkiyi 2009 yılından beri kullanıyorum ancak tek başıma karar vermem mümkün olamaz. Bu konuda ne ben, ne şirket genel müdürü, ne de yönetim kurulu tek başına tasarrufta bulunamaz. Zira su kullanımının durması, rafinerinin durması, bunun da Türkiye'nin büyük kesimine yakıt sağlanan insanların zarar görmesi sonucunu doğuracaktır.
Tüpraş'ın özelleştirildikten sonra da askeri yakıt üretme yükümlülüğü vardır. Rafinerinin durması gibi durumda, devlet de müdahil olmak zorunda kalır. Bu suyun kullanımı milli menfaatler açısından gerekli ve zorunludur."
- Tüpraş Genel Müdürü Yavuz Erkut
Tüpraş Genel Müdürü Yavuz Erkut da ifadesinde üzerine atılı suçlamayı kabul etmeyerek, Tüpraş'ın 1959'da İstanbul Petrol Rafinerisi olarak kurulduğunu, bu aşamada rafinerinin çalışması için tatlı su kaynağı gerektiğinden Sapanca Gölü'nün varlığının yer seçiminde etkili olduğunu, bu hakkın şirkete Bakanlar Kurulu kararıyla tanındığını savundu.
Erkut, belediye ve diğer kurumların gölden yıllık 120 milyon metreküp su çektiğini, kendilerinin ise 7,5 milyon metreküp gibi az miktarda su almalarına rağmen, kuraklık ve çeşitli nedenlerle su seviyesinin düşmesinden Tüpraş'ın sorumlu tutulmaya çalışıldığını öne sürdü.
Tüpraş'ın, Sapanca Gölü'nden su alma hakkıyla özelleştirildiğini kaydeden Erkut, şu görüşü ifade etti:
"Bu sebeple buradan su alınmasında suç unsuru bulunmamaktadır. Türkiye çapındaki rafinerilerin olağan işlerini rafineri müdürleri icra eder ancak olağan dışı ya da yatırımı gerektirecek husus olduğunda genel müdürlükten olur almak durumundadırlar. Suyun kullanılıp kullanılmaması noktasında rafineri müdürünün takdir yetkisi bulunmuyor. Tam maliyeti şu anda ifade edemeyeceğim, hatırlamıyorum. Yapılacak işlemin belli bir maliyete kadarki kısmın tamamı benim yetkim ve tasarrufumdadır. Bunun dışında belirli oranı geçerse yönetim kuruluna danışmam gerekir. Tüpraş İzmit Rafineri Müdürü Mustafa Mesut İlter'in savunmasına aynen iştirak etmekteyim, doğruyu ifade etmiştir. Benim ya da Tüpraş'ın su kullanılması yönündeki mevcut durumda herhangi bir suç unsuru yoktur.
Bu itibarla, savunmamın alındığı noktasında suçlamayı kabul etmiyorum. Ayrıca, son olarak Tüpraş'ın bu konuda çevreye duyarlı yatırımları vardır. Kocaeli Büyükşehir Belediyesine, Sapanca Gölü havzasının korunması için her yıl para ödenmektedir. Şu an kullanılan suyun geri kazanım oranı yüzde 37 civarında olup, her geçen zamanda gölden alınan su azalmaktadır."
Sanıkların avukatları da beyan ve dilekçelerinde Tüpraş'ın Sapanca Gölü'nden su almasında suç unsuru bulunmadığını savundu.
Körfez Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan, Körfez 1. Asliye Ceza Mahkemesince kabul edilen iddianamede, Erkut ve İlter hakkında "karşılıksız yararlanma" suçundan, 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası isteniyor.