Beslenme Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Aylin Hasbay Büyükkaragöz, AA muhabirine yaptığı açıklamada, ramazan ayında daha rahat oruç tutulabilmesi ve uzun süren açlık nedeniyle sağlığın olumsuz etkilenmemesinin mümkün olduğunu söyledi.
Oruç tutmanın, genel olarak değerlendirildiğinde organların dinlenmesini sağladığını belirten Büyükkaragöz, ancak uzun süreli açlık sonrasında; kan şekerinin düşmesi ve özellikle yaz aylarında susuzluk sonucunda oluşabilecek halsizlik, baş ağrısı, konsantrasyon bozukluğu, dikkatsizlik ve sinirlilik durumu ile sık karşılaşılabilindiğini ifade etti.
Büyükkaragöz, oruç tutarken enerjiyi tasarruflu kullanmak için hareketlerin kısıtlanması, iftardan sahura kadar olan sürede öğün sayısının azlığı ve yemek yeme süresinin kısalığının metabolizmanın yavaşlamasına neden olduğunu dile getirerek, bu durumun ramazan ayında ve sonrasında kolay kilo alınmasına yol açtığını vurguladı. Büyükkaragöz, "Ayrıca uzun süreli açlık ve susuzluk sonrası aşırı yeme durumu başta sindirim problemleri olmak üzere bazı sorunlara da neden olabilmektedir" dedi.
-"Sahurda, idrar renginin çok açık sarı veya renksiz olduğundan emin olunmalı"
Tüm bu sorunların engellenmesi, rahat ve sağlıklı oruç tutulabilmesi için ramazan öncesinde vücuttaki su oranının yüksekliğinin önemli bir avantaj olduğunun altını çizen Büyükkaragöz, sıcak yaz aylarından ötürü vücudun susuz olarak ramazana başlamasının tehlikeyi artırdığına dikkati çekti. Büyükkaragöz, "Vücudun su oranının anlaşılmasındaki en kolay yöntem idrar rengidir. İdrar renginin çok açık sarı veya renksiz olması su miktarının yeterli olduğunun göstergesidir" bilgisini verdi.
İftarda öncelikle yavaş yavaş 2-3 bardak su içilmesi gerektiğini dile getiren Büyükkaragöz, bu dönemde yapılabilicekleri şöyle sıraladı:
"Su içtikten sonra hafif iftariyeliklerle oruç açılmalı ve sonrasında çorba tüketerek uzun süre açlık üstüne çok ağır olmayan yiyecekle sindirim rahatlatılmalı. Oruç, bu şekilde açıldıktan sonra sindirim sistemine çok yüklenmemek için beslenmeye yarım saat kadar ara verilmeli. Bu arada dinlenilmeli veya çok yoğun olmayan aktiviteler yapılmalı. Oruç açıldıktan ve bir süre bekledikten sonra ana yemek olarak çok yağlı ve yoğun olmayan yemekler seçilmeli; yanında bol salata ve aşırı miktarda olmayan pilav, makarna, erişte, bulgur pilavı, börek gibi yiyecekler tüketilmeli,
Ana yemeğin sonrasında yatmaya az zaman kaldığı için her saat başı su oranı yüksek meyve, süt, ayran gibi yiyecek ve içecekler tercih edilmeli. Mutlaka sahura kalkılmalı. Sahurda proteinden zengin peynir, yumurta, süt gibi kahvaltılık yiyecek ve içecekler tüketilmeli, çok ağır ve yağlı olmayan yiyecekler tercih edilmeli,
Bol su ve su içeriği yüksek yiyecekler, iftardan sahura kadar olan sürede bol bol tüketilmeli. Eğer tuz kısıtlaması gereken bir durum yoksa günde 1 soda tüketilerek hem su hem de terle kaybedilen mineraller karşılanmalı. Tatlı yemek istendiğinde ise ağır, şerbetli hamur tatlıları yerine sütlü tatlılar, dondurma ve meyve tatlıları tercih edilmeli."
Büyükkaragöz, iftar yemeğinden sonra yapılacak kısa yürüyüşlerin ise sindirime yardımcı olmakla birlikte metabolizmanın korunmasını da sağlayacağının altını çizdi.