Gök, Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Kanun Tasarısı'nı, AA muhabirine değerlendirdi.
Tasarının, ismiyle örtüştüğünü dile getiren Gök, tasarıda yer alan "Bu kanun kapsamında verilen görevler ilgili kamu kurum ve kuruluşlarınca ivedilikle yerine getirilir. Bu kanun kapsamında verilen görevleri yerine getiren kişilerin, hukuki, idari veya cezai sorumluluğu doğmaz" hükmün son derece önemli olduğunu vurguladı.
Gök, Türkiye'nin 2002'den itibaren, tarihinin en kapsamlı demokratik değişim, dönüşüm ve normalleşme sürecini yaşadığını belirterek, "2002'den sonra AK Parti iktidarlarıyla birlikte, demokratik hayata ilişkin kanuni düzenlemeler gerçekleştirdik. Bu düzenlemelere benzer düzenlemeleri başka ülke örneklerinde de görüyoruz. Süreci yürüten kişilerin, kendilerini gelecekle ilgili kaygılardan uzak bir şekilde, güvende hissetmeleri gerekir. Süreci yürüten kişiler kamu kurumlarında çalışıyorsa veya siyasetle uğraşanlarsa, daha çok kaygı içerisinde olabilir ve onların bu kaygılarını ortadan kaldıracak düzenlemelerin yapılması şarttır" dedi.
Demokratik paketler açıklandığı zaman, "Bu paketler ilk değil, son da olmayacak" dediklerini vurgulayan Gök, "Çünkü hayat dinamik. Bu paketler, bu adımların daha güçlü bir şekilde sürmesi adına, bunu yürütenlerin daha cesur kararlar almaları adına son derece önemli. Bundan dolayı, süreci yürütenlerin kendilerini güvende hissetmeleri gerekir, yapılan düzenlemelerin hukuksal güvenceye kavuşması gerekir. Bunu da bu tasarıyla sağlıyoruz" diye konuştu.
Abdülkerim Gök, çözüm sürecine yönelik desteğin ilk aylarda yüzde 50-60 iken, 19 ay sonra bu sürece olan desteğin yüzde 70-80'lere çıktığını kaydederek, bu tasarıyla birlikte bu desteğin daha da artacağını söyledi. Gök, "Süreç başlarken, kanın durmasını istemiştik. Kan durdu ve yürekler artık o acıları hissetmiyor. Dileriz ve umut ederiz ki bu duygu, güçlenerek bu şekilde devam etsin. İşte atılan bu adım da bu kanın durması ve güçlenerek devam etmesi adına atılan adımdır" sözlerini kullandı.
- "Artık Kürt sorunu bitmiştir"
AK Parti Diyarbakır Milletvekili Cuma İçten, bu tasarının son olmadığını, demokratikleşme adımlarının devam edeceğini söyledi.
Tasarıyla, Oslo görüşmeleri, MİT'in görüşmeleri ve bu konuda devletin attığı adımlarla ilgili yapılanların kanuni altyapısının oluşturulduğunu belirten İçten, "Bu tasarıyla devletin eli rahatlayacak, hareket kabiliyeti artacak" dedi.
İçten, tasarıda, "Hükümet, silah bırakan örgüt mensuplarının eve dönüşleri ile ilgili sosyal yaşama katılım ve uyumlarının temini için gerekli tedbirleri alır" denildiğini anımsatarak, "Bu önemli bir şey. Suça karışmamış, silahı bırakıp geri dönmek isteyenler olabilecek bu süreçte. Bunların sosyal hayata uyumlarının sağlanmasına yönelik ileride atılacak adımlar olacaktır. Ancak bu adımlar atılmadan önce bunun yasal dayanağının olması gerekir" diye konuştu.
"Artık Kürt sorunu bitmiştir ve biten bu Kürt sorunu üzerinden, elinde hala silah bulunduranların silahlarını bırakabilmesi ile ilgili yasal tedbirler alınıyor" diyen İçten, silahlar bırakılmadığı sürece barış, sevgi, kardeşlik, huzur ve mutluluğun bu coğrafyada hakim olmayacağını kaydetti.
- "Edirne'de de Hakkari'de de karşılığı olacak adımlar atmaya çalışıyoruz"
"Öcalan'ın serbest kalacağı" yönündeki iddiaların hatırlatılması üzerine de İçten, şöyle konuştu:
"Öcalan'ın bırakılması, biten Kürt sorununa daha fazla ne katkı sağlayacak? Buna bakmak lazım. Kürtler'in kültürel, demokratikleşme ve sosyal nokta konusundaki talepleri, Öcalan'ın şahsi taleplerinden daha mı önde olmalı, daha mı gerisinde olmalı? Öcalan bundan bahsetmezken, İmralı'nın bütün açıklamalarında kendisi ile ilgili hiç bir talebi dile getirilmezken, Sırrı Süreyya Önder'in, Öcalan adına konuşması düşündürücüdür. Herkesin söylemlerine dikkat etmesi gerekiyor. Öcalan'ın kişisel talepleri şu aşamada öncelikli değildir ve olmamalıdır, milletimizin talepleri herşeyin üstündedir. Öcalan'ın kişisel taleplerinin sık sık dile getirilmesinin çözüm sürecine katkı değil, zarar vereceğini düşünüyorum. Bunu konuşmayı da doğru bulmuyorum. Çünkü, hüküm giymiş birisinden bahsediyoruz. Bana göre o defter kapanmıştır. Süreç ilerlerken Edirne'nin de Hakkari'nin de bu konuda farklı talepleri gündeme gelecekse, bunu çözen mekanizma TBMM olacaktır. Ama şu an ne Edirne'nin ne de Hakkari'nin talebi, İmralı'nın kişisel beklentileri değildir. Kürtler'in de öyle bir beklentisi yoktur. Ben Kürdüm, Kürtler'in bütün beklentisi eşit vatandaş olmaktır. Bana göre zaten Kürt sorunu bitmekle eşit vatandaşlık hakkı da doğmuştur.
Bu süreçte önemli olan şey, Edirne'deki halkımızın da Hakkari'deki halkımızın da ortak söylemlerinin Meclis tarafından kabulü ile alakalıdır. Taraflardan birinin kabulü ile bu işler yürürse, çözümsüzlük olur. Biz AK Parti olarak Meclis'te, Edirne'de de Hakkari'de de karşılığı olacak adımlar atmaya çalışıyoruz. Bu anlamda şehit annelerini de önemsiyoruz, çocukları dağa kaçırılan anneleri de önemsiyoruz."