Arınç, Kanal 24 Televizyonu'nda "24 Özel" programında soruları yanıtladı.
Başbakan Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığı adaylığı ile ilgili değerlendirmesi sorulan Arınç, kendilerinin de beklentilerinin bu yolda olduğunu söyledi.
Erdoğan'ın tüm kademelerde çok geniş istişarelerde bulunduğunu, bunun da faydalı olduğunu dile getiren Arınç, "Buna ilişkin bir kararını vermiş olması gerek" dedi.
Arınç, AK Parti'nin Cumhurbaşkanı adayının 1 Temmuz'da geniş katılımlı bir toplantıyla açıklanacağını anımsatarak, "Bizim de bilebildiğimiz, görebildiğimiz, hissedebildiğimiz, esasen ben 2 aydan bu yana bazı toplantılarda Sayın Başbakanımızın büyük bir ihtimalle aday olabileceğini söylemiştim. Bunu bir defa hissediyorum, öyle olması gerektiğini şahsen düşünüyorum. Bana sorulduğu zaman bu konudaki kanaatimi bazı hususlarla pekiştirerek de olması gerektiğini ifade ediyorum" diye konuştu.
Milletvekilleri, bakanlar ve diğer kesimlerin Başbakan Erdoğan'ı Cumhurbaşkanı olarak görmek istediğini ifade eden Arınç, "Burada tek husus Sayın Başbakanımızın bu konuda kendi kararının ne olacağıydı. Onun da az çok şekillendiğini tahmin edebiliyorum" değerlendirmesinde bulundu.
Adayın açıklanmasının ardından propaganda çalışmalarının başlayacağını anımsatan Arınç, "10 Ağustos'ta yapılacak ilk tur Cumhurbaşkanlığı seçiminde de sayın adayımızı, Başbakanımızı Cumhurbaşkanı olarak hepimiz göreceğiz. Büyük bir inançla büyük bir ümitle bunu ifade ediyorum. Hem birinci tur hem de yüksek bir oy oranıyla Cumhurbaşkanı seçilmiş olursa bu onun için de ülkemiz için de Cumhurbaşkanlığı makamı için de, ilk defa halk oyuyla seçilen bir Cumhurbaşkanı olmak şerefiyle de mütenasip olacak diye düşünüyorum" ifadesini kullandı.
-"Siyaset iftihar edilecek bir iştir"
Muhalefetin "Çatı adayı" olarak Ekmeleddin İhsanoğlu'yuu Cumhurbaşkanlığı seçiminde aday olarak göstermesiyle ilgili değerlendirmesi de sorulan Arınç, 14 yıl önce Ahmet Necdet Sezer'in Cumhurbaşkanı seçildiği süreci anımsattı.
2007 yılındaki Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde de dik durduklarını, bütün engellemelere rağmen ısrarlı, kararlı ve inançlı hareket ettiklerini kaydeden Arınç, "Sayın Cumhurbaşkanımız da 7 yıldan bu yana örnek bir Cumhurbaşkanlığı yaptı. Kendisine teşekkür etmemiz lazım" dedi.
Arınç, Fazilet Partisi Grup Başkan Vekili olduğu dönemde, 2000 yılında yaşadıklarının da bugün muhalefetin içinde bulunduğu ruh dünyasını yansıttığını belirterek, bu süreçte öne Demirel'in görev süresinin uzatılmasının konuşulduğunu, 5 artı 5 formülüne karşı çıktıklarını anımsattı.
Bu süreçte dönemin Başbakanı Ecevit ile Hüsamettin Özkan'ın partisini ziyaret ettiğini, daha sonra kendilerine bazı isimler önerildiğini ancak bu isimlerden vazgeçildiğini ve Ahmet Necdet Sezer isminin gündeme geldiğini anlatan Arınç, "Şunu bir benzerlik olarak söyleyeceğim. O zaman da kendi aralarında anlaşamayınca Anayasa Mahkemesi Başkanı'nın üzerinde durmuşlardı, siyaset dışından bir isim olarak da bize teklif etmişlerdi" diye konuştu.
Arınç, söz konusu dönemin siyasetin dibe vurduğu bir dönem olduğunu, her gün gelip giden hükümetler, kısa süreli koalisyonlar bulunduğunu anımsatarak, şunları kaydetti:
"O zaman bizim düşüncemiz de belki sadece hukukla bağlantısı olmuş, eviyle dosyaları arasında kalmış, siyasetin bu yıpranmışlığının dışında bir isim acaba faydalı olur mu olur diye arkadaşlarımız da düşüncelerini belirtmişlerdi. Yoksa aslında siyaset içinden bir insanın cumhurbaşkanı olması doğaldır, hatta gereklidir. Çünkü siyaset iftihar edilecek bir iştir. Siyaset demokrasinin kalbidir, mutlaka TBMM'nin ve siyaset kurumunun güçlü olması gerekir. Siyasetin içinden bir insanın bulunmasında da fayda vardır. Bunu ne zaman söyledim? Sayın Sezer'in görev süresi bitiyordu, CHP'liler kendi taraflarından 'Sayın Sezer CHP'ye katılacak siyasete atılacak' dediklerinde 'Buna çok memnun oldum, sevindim çünkü siyaset insanı eğitir ve terbiye eder' demiştim."
Muhalefetin bu kez çok çalıştığını, dolaştığını AK Parti'ye karşı güçlü bir aday çıkarmak istediğini, gitmedikleri yer de kalmadığını belirten Arınç, "Haydar Baş'ın partisine bile gittiler. Bindelik partileri dolaştılar, sivil toplum kuruluşlarına gittiler. Küçümsemek için söylemiyorum. Buradan ne çıkıyor diye baktığımızda herhalde çok güçlü siyasi bir figür bunlardan aday olacak" diye konuştu.
-İhsanoğlu'nun adaylığı
Arınç, CHP'nin ve MHP'nin kendi adaylarının göstermesinin daha doğru olacağını belirterek, Erbakan'ın, kendi adaylarını çıkarma konusunda görüşleri bulunduğunu söyledi.
İhsanoğlu'nun adaylığını CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun açıkladığını, yanında da MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin bulunduğunu anımsatan Arınç, bunların dışındakilerin görüşlerinin alınmadığına dikkati çekti.
İhsanoğlu'nun şahsıyla ilgili olumlu ya da olumsuz söz söyleme noktasında olamayacaklarını vurgulayan Arınç, bunun nezaketsizlik olacağını söyledi. Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Olumlu söylememiz gerekirse de artık bir adaydır ve bize bize karşı bir adaydır o da benim işime gelmez. Ama ben duygusallığı ön planda tutan bir insanım. Siyasette duygusallığa yer yoktur diyenler de var. Ama duygusal bir yönümüzün de olması lazım. Şimdi ben Ekmeleddin İhsanoğlu olsaydım ve Sayın Kılıçdaroğlu bana Cumhurbaşkanı adaylığı için gelseydi önce ben kendimi bir yoklardım ben de bir eksiklik mi gördüler acaba diye. Beni niye aday yapacaksınız siz? Recep Tayyip Erdoğan'a veya Abdullah Gül'e karşı. Onlar kazanmasın da siz kazanın diye arkanızda duracağız. Bu insanlar kim? Bu insanlar Ekmeleddin İhsanoğlu diye bir figür varsa İslam Konferansı Teşkilatında veya IRCICA'da başkanlık yaptığı dönemlere ait de birkaç hatırası varsa, onun arkasında duran iki kişi. Onu genel sekreter yapan, onu muhtelif uluslararası platformlarda hükümetimizin desteklediği, öngördüğü bir insandır, saygı gösterin yardımcı olun diye hergün referans mektupları yazan iki kişidir. Böyle iki kişinin adaylığına karşı kendisini aday göstermek isteyen Bahçeli olsaydı pek birşey demezdim ama sayın Kılıçdaroğlu ise işin bu tarafını bir düşünmesi lazım."
"Niye CHP?" sorusunu yönelten Arınç, şunları söyledi:
"Benim hayat tarzım, dünya görüşüm belli. Babamın belli, çektiği çileler belli, sıkıntılar belli. Din, devlet, laiklik, irtica konularında hedef olmuş bir insanın yaşam tarzıyla ilgili olarak CHP veya Kılıçdaroğlu bana nasıl teklifte bulunabilir diye bir muhasebe yapması lazım. Kısaca şunu söyleyeyim, ben İhsanoğlu'nun yerinde olsaydım ve bu teklif bana yapılsaydı şahsen bunu reddederdim. Ama bu duygusal planda düşünebileceğimiz bir şey."
Arınç, İhsanoğlu'nun "Siyaset farklı bir şeydir, benim de Cumhurbaşkanı olma ihtimalim görüldü, hayır diyemem" düşüncesi taşıyabileceğini ifade etti.
İhsanoğlu'nun adaylığından sonra çizilen karikatürlere, sosyal medyada yazılanlara dikkati çeken Arınç, şöyle konuştu:
"Önce ismi üzerinde bir tartışma oldu. Kimse doğru dürüst telaffuz edemedi. Kimisi Faruk Bal gibi İslamoğlu demeyi tutturdu. Kimisi Ekmaleddin, kimisi Ekemeddin kimisi bir başka şey söylemeye başladı. Hatta bir karikatür vardı söylemeyeyim. Bütün bunlar yapılırken bir şey oldu. Sonunda Ekmeleddin İhsanoğlu, hatta Ekmeluddin İhsanoğlu 'Herkes bana Ekmel bey der zaten' deyip kestirdi attı. Bunu ben çok büyük bir eksiklik olarak görüyorum. Madem ki seni aday yapmışlardır içinde din kelimesi geçen ismine de saygı duyacaklardır. Senin ismin kötü bir isim değil ki. Şerafettin neyse o, Kemalettin neyse o, Hayrettin neyse o. Yani Kemaleddin Kılıçdaroğlu olsaydı Kemal beyin ismi, 'yahu ben dini attım kardeşim ben artık Kemalim" diyor mu, diyecek miydi, demesi mi gerekirdi. Böyle bir ismi babası koymamış. Öyle isimler var ki Hayrettin'ten, Şerafettin'den, Bahrettin'den tutunuz, sonunda din eki varsa bunlar güzel tamlamalardır ve bizim güzel isimlerimizin içinde geçer."
CHP'lilerin bu tür isimlere uzak olabileceğini, soğuk bakabileceğini belirten Arınç, "Ama bunlar isim olarak İslam tarihinden bu yana bizim dünyamızda da İslam dünyasında da en güzel isimler olarak belirlenir. Ne demek 'bana herkes Ekmel bey' der ve niçin? Ekmeleddin diyemiyorlar, mahçup oluyorlar ben de perişan oluyorum, en iyisi Ekmel desinler" ifadesini kullandı.
Arınç, ABD Başkanı Barack Obama'nın, seçildikten sonra and içerken "Hüseyin" ismini de kullandığını anımsattığını belirterek, bunun şahsiyetli bir iş olduğunu vurguladı.
Arınç, şunları kaydetti:
"Bu şahsiyeti niye siz gösteremiyorsunuz? Ekmal bey, Ekmel bey diyeceğine 'benim adım Ekmeleddin kardeşim. Sen ismimi söylemek zorundasın. Ama bu ismini söylersek şunlar oy vermezler, bunlar kızarlar, zaten şöyle şöyle diyorlardı. Sen aday olduysan onlar da buna razı olacaklar. Madem ki Türkiye'de bir şeyler değişiyorsa ismin üzerinde herhangi bir şekilde vazgeçemezsin. Ben ismimin değiştirilmesine nasıl razı olmazsam sen de herkes bana Ekmel bey der gibi adeta nezaket içerisinde bir ikramda bulunamazsın. Senin ismini söylemek istemiyorlar. Madem ki seni aday yapmışlardır sen artık Ekmeleddin İhsanoğlu'sun. Yoksa oy pusulasına gittiği zaman Ekmel bey diye hatırından geçiren adam 'bu herhalde farklı bir insan Ekmeleddin yazıyor burada' diye düşünmez mi? Bunu da ciddiye almayabilirler ama ben şahsen ciddiye alıyorum. Sırf CHP'den aday olabilmek için isminden vazgeçen bir insan yarın başka şeylerden başka değerlerinden de vazgeçebilir."
(sürecek)