Medikal Turizm Derneği tarafından gerçekleştirilen "Ankara Yaşlanmasının Etkileri ile Yaşlı Bakımında Sürdürülebilir Politikalar ve Stratejiler Projesi"nin sonuçları, Ankara Üniversitesi Rektörlüğünde düzenlenen toplantıda açıklandı.
Akşit, toplantının açılışında yaptığı konuşmada, küresel ısınma ile küresel yaşlanmanın dünyanın en önemli sorunları arasında yer aldığını belirterek, yaşlılığın mutlaka dikkate alınması gereken bir konu olduğunu ifade etti.
Türkiye'nin yaşlı nüfus konusunda ABD, Japonya, AB ülkelerindeki gibi tedbirler almasının çok önemli olduğunu vurgulayan Akşit, "Ancak bu tedbirlerin yaşlı nüfus arttıktan sonra değil, şimdiden alınması lazım" diye konuştu.
Yaşlılık konusunda Türkiye'de farkındalık yaratıldığını anlatan Akşit, bugün yapılan çalışmaların aslında geleceğe yapılan yatırım olduğunu söyledi.
Yaşlanmanın kaçınılmaz bir süreç olduğunu ifade eden Akşit, "Kaçındığımız şey yaşlanma olmamalı. Fakat yaşlılık döneminin en iyi, en sağlıklı şekilde nasıl geçirileceği konusunda gereken çalışmalar yapılmalı" şeklinde konuştu.
- Yaşlanmayı yavaşlatacak 3 çocuk önerisi
Dünyada bir yandan sanayileşme artarken, bir taraftan da sağlıklı ve uzun yaşama gayretleri bulunduğunu belirten Akşit, dünya genelinde artık ülkelerin yaşlanma sürecini yavaşlatmaya yönelik çalışmalar yaptığını kaydetti.
Türkiye'de de yaşlanma hızının arttığına dikkati çeken Akşit, genç nüfusun korunabilir olması, biraz daha uzun ömürlü olması için bilim adamlarının ileri sürdüğü en önemli hususun Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da sık sık dile getirdiği gibi "3 çocuk" olduğunu söyledi.
Akşit, "Bunun amacı aslında aileyi büyütmek, genişletmek değil, hatta artık hesaplara göre 3 çocuk da yetmiyor" dedi.
Yaşlılık konusunda sadece devlet eliyle ya da üniversitelerle değil, tüm toplumun sahip çıkacağı politikalar oluşturulması gerektiğini vurgulayan Akşit, Türkiye'nin pek çok ülkeye göre yaşlıya hizmet ve maneviyat konusunda şanslı bir ülke olduğunu sözlerine ekledi.
- Ankara Üniversitesi Rektörü
Ankara Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Erkan İbiş de üniversite olarak kadın, çocuk, yaşlı, engelli gibi bir çok konuda toplumsal buluşma, sosyal sorumluluk etkinlikleri düzenlediklerini belirterek, bu çalışmalarla amaçlarının toplum sorunlarına duyarlı olmak, halkla buluşmak, toplumun refahını çocuğundan yaşlısına tüm kesimleriyle yükseltmek olduğunu söyledi.
Yaşlı nüfusun her geçen gün arttığına dikkati çeken İbiş, mevcut durumda yaşlı nüfusun yüzde 6 olduğunu, bu yüzyılın sonunda yüzde 30'lara çıkmasının beklendiğini ifade etti.
Yaşlı nüfusu topluma kazandırmak, toplum içinde daha fazla rol almalarını, yaşamlarını üretken bir şekilde sürdürmelerini sağlamanın ülkenin temel sorumlulukları arasında yer aldığını belirten İbiş, "Yaşlı insanlara daha iyi imkanları nasıl sağlayabiliriz, tedavileri ve rehabilitasyonları açısından nitelikli insanları nasıl yetiştiririz, bu konuda yapılması gereken bir çok çalışma var' dedi.
- Araştırma sonuçları
Medikal Turizm Derneği Başkanı Sinan İbiş de Ankara Kalkınma Ajansı'nın işbirliği, Ankara Üniversitesi ve Ankara Valiliği Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü katkılarıyla, Medikal Turizm Derneği tarafından gerçekleştirilen "Ankara Yaşlanmasının Etkileri ile Yaşlı Bakımında Sürdürülebilir Politikalar ve Stratejiler Projesi"nin sonuçları hakkında bilgi verdi.
Türkiye'de yaşlılık konusunda yapılması gereken bazı çalışmalar olduğunu belirten İbiş, yaşlanmayı daha mutlu, aktif, keyifli ve yaşanabilir hale getirmek amacıyla bir takım politikalara ihtiyaç bulunduğunu bildirdi.
Ankara'da yaşlılar üzerinde ve hizmet ile tedarik noktalarında yaptıkları araştırmalara göre huzurevlerinde kalan yaşlıların yüzde 85'inin çocukları olmasına karşılık, huzurevlerinde yaşamalarının dikkat çekici olduğunu belirten İbiş, huzurevlerinde kalanların yüzde 86'sının sosyal güvencelerinin olduğunu kaydetti.
- 'Yaşlıların yüzde 58'i kendi evinde yaşamak istiyor'
Huzurevlerinde kalanların yüzde 80'lik kısmını, çocuk, eş, akraba ve yakınlarının ziyaret ettiğini, ancak bu ziyaretçiler içerisinde çocukların ziyaret etme oranının yüzde 38 olduğunu ifade eden İbiş, bunun üzücü bir durum olduğunu söyledi.
Yaşlıların nerede yaşamak istedikleri sorulduğunda yüzde 58'lik bir kesimin kendi evlerinde, yüzde 40'ının huzurevinde, yüzde 2'sinin de çocuklarının yanında yaşamak istediklerini belirttiğini anlatan İbiş, araştırmanın yaşlılar için dizayn edilmiş akıllı evlere ihtiyaç bulunduğunu gösterdiğini kaydetti.
Yaşlıların ortalama 5 yıl huzurevlerinde kaldığına işaret eden İbiş, yaşlıların yüzde 85'inin huzurevlerinden memnun olduğunu, ancak sağlık hizmetinden memnuniyetin ise yüzde 49'da kaldığını bildirdi.
Yaşlı bakım evlerinde çalışan elemanların yaşlılarla doğru iletişim kurmasının önemli olduğunu vurgulayan İbiş, huzurevlerinde barınmanın dışında, yaşlıları mutlu etmek için daha geniş bir vizyona ihtiyaç olduğunu söyledi.
Huzurevlerinde kalan yaşlıların yüzde 73'ünün diyabet, yüksek tansiyon ve kalp hastalığı gibi kronik hastalığının olduğunun görüldüğünü ifade eden İbiş, 'Yaşlılarda müthiş bir yanlızlık duygusu, korku duygusu var. Bu da depresyonu doğuruyor. Yaşlıları sosyalleştiren etkinlikler yapılırsa, hem depresyonu hem de buna bağlı kronik hastalıkları azaltabiliriz' şeklinde konuştu.
Yaşlılara yönelik fiziksel aktivite ve egzersiz ortamlarının artırılması gerektiğini de dile getiren İbiş, yaşlı bakım sektörüne daha çok yatırım yapılması gerektiğini ifade etti.