Dolar

34,8754

Euro

36,6788

Altın

3.034,48

Bist

10.106,60

Oruca ramazandan önce başlanılması öneriliyor

Oruca ramazandan önce başlanılması öneriliyor

11 Yıl Önce Güncellendi

2014-06-25 09:05:36

Oruca ramazandan önce başlanılması öneriliyor
SEMA KAPLAN - Yılın 11 ayı normal hayatını ve beslenmesini sürdüren insanların ramazan ayında oruç tutmaya başlamasının sindirim ve hormonel sistemi etkileyeceği, bu nedenle ramazanda önce vücudun oruca hazırlanması önerisinde bulunuldu.

Dicle Üniversitesi (DÜ) Kalp Hastanesi Kardiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Habib Çil, AA muhabirine, normal şekilde beslenmeye devam edilirken ramazan ayında birden oruç tutulmaya başlanmasının sindirim ve hormonel sistemi etkileyeceğini ifade ederek, ramazandan önce vücudun oruca hazırlanmasının sağlık açısından önemli olduğunu belirtti.

Oruç tutmanın kalp sağlığı açısından son derece olumlu etkileri bulunduğuna işaret eden Çil, ramazanda daha az yemek tüketildiği için kalp sağlığı açısından önem verilmesi gereken tuz tüketiminin de doğal olarak kısıtlandığını, bunun da kalp sağlığını olumlu etkilediğini kaydetti.

- "Sağlık için oruç tutulmasını öneriyoruz"

Çil, ramazanın kendine has atmosferinde insanların stresten uzak bir şekilde maneviyata yöneldiğini, bedenlerinin ve zihinlerinin dinlendiğini ifade ederek şöyle dedi:

"Ramazanda maneviyata yönelen insanlar günlük hayatın stresinden de uzak kalmış oluyor. Sağlık için oruç tutulmasını öneriyoruz ancak dikkat edilmesi gereken vücudun oruca önceden hazırlanmasıdır. Aniden oruç tutmaya başlamak ramazanın ilk bir haftada ekstra stres kaynağı olabilir. İftar saatlerinde birden bire yemek yemek kalbe ekstra bir yük getirir. Bu nedenle ramazandan önce birkaç gün oruç tutmak, gıda alımını bu şekilde dizayn etmek, kalbin ve vücudun ramazana daha iyi uyum sağlamasına katkıda bulunacaktır."

"Kalp hastalıklarının bir kısmı oruç açısından sakınca teşkil ederken, bir kısmında ise orucun olumlu etkileri sözkonusu. Stent takılan, bypass yapılan ve kalp-damar tıkanıklığı bulunan hastalar için oruç tutmanın bir sakıncası yoktur" diyen Çil, iftar ve sahurda beslenmeye dikkat edilmesi halinde bu tür hastalarda oruç tutmanın beslenme ve günlük stresle oluşan bir takım zararlı maddelerin atılması açısından yararlı olacağını dile getirdi.

Çil, iftar ve sahurda aşırı tüketime bağlı olarak kalbin yükünün arttığını, damar tıkanıklığı olan hastalar açısından bunun sakıncalı olduğunu anlatarak, "İftar ve sahurda beslenmeye dikkat edilmesi halinde oruç, damar tıkanıklığı olan hastalar için de yararlı bir ibadettir" diye konuştu.

- "Ramazanda hastaneye başvuran hasta sayısı azalıyor"

Oruç tutmanın kalp yetmezliği ve böbrek hastalarında olumsuz etkiye neden olabileceğine dikkati çeken Çil, ağır kalp yetmezliği bulunan hastalara oruç tutmalarını önermediklerini belirtti.

Çil, hipertansiyona bağlı gelişen aort anevrizmalarında tansiyonun aşırı yükselmesinin damarın yırtılma riskini artırdığını ifade ederek, uzun süre aç kalındıktan sonra aşırı yemek yemenin tansiyonun uzun süre düşük seyrinden sonra aşırı yükselmesine neden olacağından bu hastalar için de oruç tutmanın risk teşkil ettiğini söyledi.

"Kimi hasta yarar göreceği halde endişeye kapılıp, oruç tutmaktan kaçınabiliyor kimi de dini hassasiyetleri gereği kendileri için sakınca doğuracak bir ibadeti yerine getirmekte ısrar edebiliyor. Her hastanın hastalıklarının gereği, oruçtan farklı etkilenmeleri sözkonusu olabilir" ifadelerini kullanan Çil, hastaların, doktorlarının görüşü doğrultusunda hareket etmelerinin dinen ve sağlık açısından daha ideal olacağını kaydetti.

Çil, ramazanda özellikle kalp krizi ve kalp yetmezliğinde kötüleşme şeklinde hastaneye yatışlarda bir düşüş yaşandığına dikkati çekerek, şunları dile getirdi:

"Ramazanda hastaneye başvuran hasta sayısı azalıyor. Gıda alımının sınırlandırılması birçok sistemik hastalıkta olduğu gibi kalp hastalığında da hastalığın tetiklenmesini önlüyor. Az yemek yemek toplum sağlığı için önerilen bir husus ve ramazanda bu gerçekleştiği için hastaların hastaneye başvurularında ister istemez bir azalma sözkonusu oluyor. Bunda stres faktörünün azalması da bir etken. Çünkü ramazanda insanlar biraz daha sakin yaşamayı tercih ediyor ve ibatede yöneliyor. Ramazanın teskin edici özelliği sağlığı da son derece katkı sunuyor."

- İlaç kullanımının iftar ve sahur vakitlerine göre ayarlanması

Bazı ilaçların önerilen sürelerde tüketilmesi gerektiğini vurgulayan Çil, kalp hastalarına önerilen ilaçların önemli bir bölümünün sahur ve iftar vakitlerinde alınabileceğini anlattı.

Çil, gün içinde ilaç kullanması gereken hastaların ise oruç tutmasının sakınca teşkil edebileceğini aktardı.

Kalp hastalarına özellikle güneşin etkili olduğu 11.00 ile 16.00 saatleri arasında serin ortamlarda bulunmalarını öneren Çil, "Uzun süre güneşe maruz kalındığında sıvı kaybıyla oluşan tansiyon düşüklüğü bir süre sonra tansiyon yükselmesine dönüşeceğinden tansiyon ve nabız düzeyindeki dalgalanma kalp krizi ve hipertansiyona bağlı ciddi sorunları tetikleyebilir. Hastalar özellikle kapalı mekanda bulunmaya ve risk oluşturacak saatlerde istirahat etmeye özen göstermelidir" şeklinde konuştu.

Haber Ara